Kızlarının sınıf arkadaşına koruyucu aile oldular

Yenimahalle ilçesi 25 Mart Mahallesi'nde 2 dönemdir muhtarlık yapan Ayşegül Kıyak ve grafiker eşi Fatih Kıyak, 1999 yılında evlendi. İki kız çocukları olan çift, 2020'de küçük kızları Zeynep'in sınıf arkadaşı Banu'ya koruyucu aile olmak için Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne başvuru yaptı.

Gerekli prosedürlerin tamamlanması ardından çift, Banu'ya koruyucu aile oldu. Banu, 13 yaşındayken sınıf arkadaşı olan Zeynep ile şimdi farklı liselerde okuyor ancak evde aynı odayı paylaşıp, birlikte üniversite sınavına hazırlanıyor.

"SANKİ BEN DOĞURMUŞUM GİBİ"

Ayşegül Kıyak, kızı Zeynep'in okulunda okul aile birliğinde sınıf annesiyken Banu'yu gördüğünü belirterek, "Bir gün sınıfa girdiğimde saçları örgülü bir kız oturuyor orada. Koca koca gözleriyle bakıyor bana. 'Hoş geldin' sınıfımıza dedim. O gün bir şey başladı zaten aramızda. Sonradan öğrendim onun koruma altında olduğunu. Zeynep'le çok samimi bir arkadaşlık kurdular. Koruma altında olduğunu öğrendikten sonra sorduk, 'Bizimle yaşamak ister misin?' diye. Kendisi de kabul etti. Bizim sürecimiz böyle başladı" dedi.

Ayşegül Kıyak, 2 kız annesiyken, artık 3 kız annesi olduğunu söyleyerek, "Koruyucu aile olduktan sonra daha çok dikkat, daha çok önem vermeye başladık kızlarımızın üçüne de. Sonuçta Allah'ın bir emaneti, korktuğumuz yerler de oluyor, ben de korktum, 'Ya bizi sevmezse' diye düşündüm, 'Ya başına bir şey gelirse' dedim. Ama kendisi de bizim ailemize çok güzel uyum sağladı. İlk günden itibaren o korkularım gitti. Sanki ben doğurmuşum gibi; bazen diyorum ki ona 'İyi ki doğurmuşum kız seni' diyorum. Bizimle 4 yıldır beraber değil de sanki daha uzun yıllardır aynı evde berabermişiz gibi hissediyorum" diye konuştu.

"MARMARA DEPREMİ BENİ ÇOK ETKİLEDİ"

Almanya'da doğup büyüdüğünü söyleyen Ayşegül Kıyak, evliliklerinin ilk yılında yaşanan Marmara depreminden çok etkilendiğini belirterek, "1999 yılında Fatih ile evlenerek Türkiye'ye, Ankara'ya gelin geldim. O zaman Türkiye’de büyük bir deprem olmuştu. İlk defa bir depremle karşılaştım. Çok fazla vefat eden anne-babalar, bebekler vardı. O zamanlar istemiştim aslında, bir bebek evlat edinmek. Ama o zamanlar, yani 25 yıl önce aileler, 'Kendi bebeğiniz olsun, daha yeni evlendiniz' diye geçiştirdiler. Bütün koruma altında olan çocuklarımız yaralı. Yaranın büyüklüğünü, küçüklüğünü tartışmayacağım ama hepsinin bir hayat hikayesi var. Beraber oturuyoruz, ağladığımız günler de oluyor. Psikolojik destek aldığımız zamanlar da oldu, dertleştiğimiz zamanlar da, güldüğümüz zamanlar da oluyor. Hep birlikte vakit geçiriyoruz ama arada bir de ayrı ayrı hepsiyle vakit geçirmeye çalışıyorum, onlara ayrı zaman ayırmaya çalışıyorum. Beraber yemeğe çıkıyoruz, alışveriş yapıyoruz, anne kız günleri yapmaya özen gösteriyorum" diye konuştu.

Ayşegül Kıyak, '30 Haziran Koruyucu Aile Günü'ne dikkat çekip, çiftlere koruyucu aile olma çağrısında bulunarak, "İnanın ki zor değil. Eğer gücünüz yetiyorsa, eğer prosedürlere uyuyorsanız mutlaka gidip 'Sevgi Evleri'ni görün. Zaten gidip bir görsünler, oradaki çocukları görünce ister istemez bir yakınlık duyacaklar. Türkiye'de 10 bin çok az bir rakam. Binlerce çocuk aile bekliyor" dedi.

8 BİN 555 KORUYUCU AİLE VAR

Çeşitli nedenlerle biyolojik ailesinin yanında bakımları sağlanamayan çocukların bakım ve yetiştirilme sorumluluğunu devlet denetiminde paylaşan kişilere koruyucu aile deniliyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, Türkiye'de sürekli ikamet eden, 25-65 yaş arasında olan evli ya da bekar, en az ilkokul düzeyinde eğitim almış, düzenli gelire sahip herkes koruyucu aile olmak için başvurabiliyor. Koruyucu aileliğin teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla Cumhurbaşkanlığı'nın 23 Haziran 2021 tarihindeki genelgesiyle 30 Haziran 'Koruyucu Aile Günü' olarak ilan edildi. Türkiye'de 8 bin 555 çift, 10 bin 270 çocuğa koruyucu aile oldu.