Laiklik Meclisi ‘Eylül’ ayı raporunu yayımladı: ‘Ümmet vurgusu laikliği hedef alıyor’

Laiklik Meclisi tarafından eylül ayına ilişkin laiklik ihlalleri raporu yayımlandı. Raporda bürokrasiden eğitime, yargıdan orduya kadar uzanan ihlaller 144 maddede işlendi. Raporun değerledirme kısmında; “Laiklik ihlalleri, Eylül ayında da yargı, devlet kademeleri ve toplumsal alanda sistematik bir biçimde artarak sürmüştür. Başta AKP’li Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu ve gerici faaliyetleriyle bilinen yapılar olmak üzere, tarikat cemaat uzantısı gerici vakıf ve derneklerle resmi işbirlikleri devam etmiştir. Eylül ayı verileri, siyaset ve devlet kademeleri ile bürokrasinin, Anayasa’nın laiklik ilkesini hiçe sayarak tamamen dini içerikteki programlarını sürdürdüğünü göstermektedir” denildi.

‘ÜMMET VURGUSU ANAYASANIN HEDEF ALINDIĞINI GÖSTERMEKTE’

Yüksek yargıda tarikat ve cemaat bağlantılarının arttığına vurgu yapılan açıklamada; “Yargı kararları laik hukukun tasfiyesinde gelinen tehlikeli aşamayı ortaya koymaktadır. TBMM’nin 28. Dönem 3. yasama yılının başlaması yaklaşırken siyasi iktidarın ‘yeni anayasa’ dayatmasına, meclisteki diğer laiklik ve cumhuriyet karşıtı unsurlarla birlikte devlet ve yargı kademelerinin ortak olduğu görülmektedir. Eylül ayı boyunca, kadın ve çocuk cinayetleri başta olmak üzere ülkemizde artan istismar ve şiddeti gerekçe gösteren gerici unsurların ‘idam cezası’ taleplerinin ‘yeni anayasa’ dayatmasından bağımsız olmadığı görülmelidir. Açıkça şeriat propagandası içeren bu söylemler, ülkemizin büyük bir karanlığa doğru hızla itildiğini ortaya koymaktadır” ifadeleri kullanıldı. Filistin destek yürüyüşlerinin cihat eylemlerine döndüğünün belirtildiği raporda, “İsrail’in Filistin’e dönük saldırganlığı siyasi iktidar ve dinci gerici çevreler tarafından laiklik karşıtı eylem ve söylemlere kılıf olarak kullanılmaya devam etmiştir. Hilafet ve cihat çağrılarının yapıldığı gövde gösterileri ile ümmet vurgusu anayasanın, cumhuriyetin ve laikliğin açıkça hedef alınması anlamına gelmektedir” değerlendirmesinde bulunuldu.

‘BİLİMSEL DEĞİL, DİNİ EĞİTİM’

Eğitim sisteminin hızla dinselleştirildiğinin vurgulandığı raporda, şu ifadeler kullanıldı:

“Diyanet İşleri Başkanlığı ile tarikat ve cemaat yapılanmaları  özellikle Milli Eğitim Bakanlığı ile süren ortak programları çocukları ve gençleri laiklik karşıtı, gerici uygulamalara maruz bırakırken, siyasi iktidarın yetkili ağızları tarafından açıkça dillendirilen ‘bilimsel değil, dini eğitim’ vurgusu ülkemizin nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. 2024-2025 eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ adı altında uygulamaya konan eğitim programı ve araçlarına ilişkin veriler ise bilim dışı ve hurafelerle dolu bir karanlığın gelecek kuşakları piyasa ve gericilik kıskancına mahkum etmeyi hedeflediğini ortaya koymaktadır.