Polis memuru Hakan Telli'nin şehit edilmesine ilişkin davada 17 tahliye: Polis olduklarını düşünmemişler
Kağıthane'de polis memuru Hakan Telli'nin şehit edildiği, 1 polis memurunun ise ağır yaralandığı silahlı saldırıya ilişkin 30'u tutuklu 51 sanığın yargılandığı dava 18 Eylül'de görüldü. Mahkeme, 17 sanığın tahliyesine, 13 sanığın ise tutukluluk halinin devamına karar verdi.
İstanbul Kağıthane'de 25 Ağustos 2023'te uyuşturucu ticareti yapıldığı ihbarı üzerine belirtilen adrese düzenlenen operasyonda açılan ateş sonucu polis memuru Hakan Telli'nin şehit edildiği, polis memuru A.Y.Ç.'nin ise ağır yaralandığı olaya ilişkin 51 sanığın yargılanmasına İstanbul 16.Ağır Ceza Mahkemesi'nde 18 Eylül'de devam edildi.
"KUZENİM KELEŞLE ATEŞ ETTİ"
Tutuklu sanıklardan Akın Arsakay, mahkemedeki savunmasında kapıyı çaldıklarında polislerin kendilerini bina yöneticisi olarak tanıttıklarını, kapı deliğini ise parmaklarıyla kapattıklarını, aşağıda iki motosiklet olduğunu ve gelip motosikletlere bakmazlarsa polisi arayacaklarını söylediklerini öne sürdü. Polis memurlarının, 'Polisi arıyorum' demeleri üzerine dayısı Ozan Anucur'un kapıyı araladığını, polisin dayısı Ozan Anucur'un üzerine atladığını, bu sırada kuzeni olan Diyar Anucur'un ise evde bulunan keleş diye tabir edilen silahla ateş etmeye başladığını, polis memurunun açılan ateş sonucu yaralandığını, bu sırada dayısının da yaralandığını, kuzeni Diyar Anucur'un ısrarı üzerine kendisinin de eline bir silah aldığını ve birlikte otoparka indiklerini anlattı. Sanık, savunmasında, "Diyar Anucur kapıyı açmaya çalıştı. Diyar Anucur kendisi kapıyı açtı. Hepimizden önce çıktı. Bizden önce çıktığı için vuruldu. Sonra teslim olmaya gittik" dedi.
"POLİS OLDUKLARINI DÜŞÜNMEDİK"
Diğer tutuklu sanık Ozan Anucur ise olay günü Akın Arsakay ile ölen Diyar Anucur ile birlikte evde oturduklarını, Diyar'ın yemek siparişi verdiğini, kapı çaldığında Diyar ile Akın'ın kapıya yöneldiklerini, otomatiğe bastıklarında kimsenin ses vermediğini, yemek zannettikleri için binanın giriş kapısını açtıklarını, Akın ile Diyar'ın endişeli olduklarını, kapının gözetleme deliğinin kapıdaki kişi tarafından kapatıldığını söylediklerini, kim olduklarını sorduklarında ise polislerin bina yöneticisi olduklarını söylediklerini, ısrarla kapıyı çaldıklarını, kapıyı araladığında silah kabzasıyla kafasına vurulduğunu öne sürerek, "3 ay önce abim rahmetli olduğu için sağda solda bizi öldüreceklerini söyleyenler olmuştu. Abimin düşmanlarının elinden ölmektense kendimi atacaktım. O sırada koridordan büyük silah sesleri gelmeye başladı. Polis olduklarını kesinlikle düşünmedik. Koridorda yaralandıkları zaman polis lafını duydum. Diyar'ın elinde tüfek vardı. Otoparka inip kapıyı açmaya çalıştık. Diyar önce çıktı, Diyar vuruldu. Vurulduktan sonra biz de geri çıktık. Polis olduklarına inandık. Binanın ana merdivenlerinden çıkıp teslim olduk" ifadelerini kullandı.
"POLİS OLDUĞUMZU SÖYLEYİP KAPIYI AÇMALARINI İSTEDİK"
Müşteki polis memuru B.Ö., mahkemedeki beyanında ihbar üzerine olay yerine diğer polis memuru A.Y.Ç. ile şehit polis memuru Hakan Telli ile birlikte gittiklerini ve incelemeye başladıklarını belirterek, "Uyuşturucu ticareti olduğunu düşünüyorduk. İhbarcılar motorcuların gelip paket verildiğini söylediler. Biz de izlediğimizde motorun geldiğini ve paket verildiğini gördük. O motoru takip ederken aradan dereden kaçtı. İhbarın aslında doğru olduğunu gördük. Olay günü polis memuru Telli, lokum kutusu gibi olan kutuyu açtı. İçinde 'uzi' diye tabir edilen madde çıktı. Diğer polis A.Y.Ç. 'hemen takviye ekip çağıracağım' dedi. Görüşmesini yaptı, daha sonra 2 personel çıkmayalım, 3 olalım dedik. Konuyu savcıya aktararak yukarı çıktık. Kapıyı çaldık, polis olduğumuzu söyleyip 'açın' dedik. Polis olduğumuzu biliyorlardı. Açtı açmadı diye beklerken Ozan Anucur, sol eliyle kapının koluna, sağ eliyle silahı doğrultarak kapıyı açtı. En başta üçümüzü Ozan vuracaktı, vuramadı. Sonrasında boğuşma oldu. Sağ taraftan bir el ateş oldu, ilk atış Hakan Telli'nin göğsüne geldi. 3-5 saniye sonra vurulduğunu fark etti. Kan fışkırmaya başlamıştı. İçeri girip kafamı çevirdiğim anda diğer koltuğun altına koydu silahı ve Diyar silahı kurdu, bana sıktı ancak beni vuramadı. Bana karşı 2-3 kez atış yaptı. Ben karşılık veremedim" dedi.
"HAKAN ABİYİ AŞAĞI İNDİRDİM SİLAH SESLERİ DEVAM EDİYORDU"
Vurulan meslektaşı Hakan Telliyi omuzlayarak ağapı indirdiğini kaydeden B.Ö., "Bir yandan da komutayı arıyordum, takviye ekip çağırdık ve 'vurulduk, özel harekat gelsin' dedik. Üçüncü kata kadar Hakan abi ile geldim. Gücünün kalmadığını söyledi. Hakan abiye 'abi otur, yardım çağırıp geliyorum' dedim. Yukarıda hala silah sesleri geliyordu. Geri dönüp Hakan abiye gidecekken binanın girişinde 3 kişi gördüm. Diyar'ın vurulduğunu gördükten sonra baş edemeyeceklerini düşünüp teslim oldular" ifadelerini kullandı.
Mahkemede, savunma yapan diğer sanıklar haklarındaki suçlamaları kabul etmedi.
17 SANIĞA TAHLİYE
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Burak Altundal, Emre Oral, Abdulmutalip Suratlı, Aykut Yalçın, Aziz Korkusuz, Emre Yalçın, Nafiz Karçığa, Ömer Çakmaz, Özgür Özterzi, Şerif Korkusuz, İbrahim Tacar, İbrahim Mücahit Baran, Semih Beyazkılınç, Engin Kadalık, Harun Bakaç, Muhittin Mert Durmuş ve Burak Pola olmak üzere 17 sanığın, yurt dışına çıkış yasağı ve imza atmak şeklinde adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.
13 TUTUKLU SANIK KALDI
Mahkeme, 13 sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, firari sanıklar Sinan Anucur, Ersin Aydar ve Yılmaz Burak hakkındaki yakalama kararlarının infazının beklenmesine karar vererek duruşmayı 11 Aralık'a erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, sanıklar Ozan Anucur, Sinan Anucur, Serhat Anucur ve Yılmaz Burak'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme", "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs", "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama", "izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma, imal etme, nakletme ve satma", "resmi belgede sahtecilik", 4 kişiye karşı "kasten öldürmeye teşebbüs", "mala zarar verme", "görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından ayrı ayrı 107'şer yıl 4'er aydan 146'şar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
İddianamede 47 sanığın ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma", "izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma imal etme, nakletme ve satma", "uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama", "parada sahtecilik", "suç delillerini yok etme", "mala zarar verme", "kasten öldürmeye teşebbüs", "resmi belgede sahtecilik", "sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermilerin satın alınması, taşınması ve bulundurulması" suçlarından ayrı ayrı 5'er yıldan 97'şer yıla kadar hapisleri isteniyor.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev