19 Mayıs ruhu yaşıyor

19 Mayıs ruhu yaşıyor

19.05.2025 04:00:00
Güncellenme:
19 Mayıs ruhu yaşıyor

Tarihçi Uyar: Türk gençliği rüştünü ispat etti. Tarihçi Ör: 19 Mayıs, egemenliğin simgesidir. Siyaset bilimci Övgün: Sırrı hitabede.

Anadolu’da tarihin seyrini değiştiren yürüyüş, 16 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın, İstanbul’dan Bandırma Vapuru’yla Samsun’a 72 saatlik yolculuğuyla başladı. Türk ulusunun kaderi Mustafa Kemal’in önderliğinde bağımsızlık ve Cumhuriyetle taçlanacaktı. Sahadaki zaferin masadaki Lozan zaferi ile tamamlanması sonrası 1924 Anayasası, Atatürk Cumhuriyeti’nin hukuki zeminde ete kemiğe bürünmesi anlamı taşıyacaktı. 

Mustafa Kemal, Mondros ve Sevr’le Anadolu’nun paylaşılmasına, Sykes-Picot Antlaşması’yla Ortadoğu’nun yeni baştan dizayn edilmesine ve dolayısıyla emperyalizme meydan okudu. Tarihçi ve siyaset bilimciler, Atatürk’ün 19 Mayıs’ta Samsun’a adımını attığı büyük yürüyüşü değerlendirdi. 19 Mayıs ile başlayan mücadelenin zaferle sonuçlanmasının Sevr’i engellediğini belirten Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar, “Sevr ölü, geçersiz ve kağıt üzerinde bir antlaşma değildir. Kanlı, canlı ve bugün halen uygulanmak isteyen bir antlaşmadır. Lozan düşmanlığı ile Cumhuriyet düşmanlığı paralellik göstermektedir. Birine düşman olan diğerine de düşmandır” tespitinde bulundu.


‘SİYASAL ZEMİN YARATILMALI’

“106 yıl önce Kürt Teali Cemiyeti ile Teali İslam Cemiyeti nasıl emperyalizmin hizmetinde ve ulusal direnişin karşısında idiyse bugün de PKK güdümündeki Kürtçülük ile Siyasal İslamcılık benzer bir pozisyondadır” diyen Uyar, “Dün İstiklal Savaşı’na ve Cumhuriyeti karşı çıkanların, emperyal aparatların maddi ve manevi torunları bugün Lozan, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı yapmaktadır. Manevi mirasında birleşilen Şeyh Sait’tir, yeni Şeyh Saitlerdir. Yüzyıllardır bölgeyi dizayn eden ve yöneten güçler, gelecek bin yılda da bölgeyi etnik ve dini temelde parçalayarak kendi uzantılarını bölgede hakim kılmaya çalışmaktadır. Mücadelemiz 100 yıl önce kimlere karşıysa bugün de onlara karşıdır.” İfadelerini kullandı. 19 Mart sonrasındaki süreçte Türk gençliği bir kere daha rüştünü ispat ettiğine ve Atatürk’ün mirasına sahip çıktığına dikkat çeken Uyar, “Gençlik, Atatürk'ün tanımladığı gençlik olduğunu açık bir şekilde göstermiştir. Mesele bu gençliğin kendini ifade edebileceği siyasal zemin ve program yaratabilmektedir” dedi. 


‘ANLAMI HİTABEDE GİZLİ’

19 Mayıs'ın, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaş olarak değil; ruh ve düşünce olarak kendisini genç hisseden ve çağdaşlaşmayı kendisine temel hedef olarak seçmiş Türk milletine hediye ettiği bir bayram olduğunun altını çizen Siyaset Bilimci Prof. Dr. Barış Övgün, “Bu bayramın anlamı Atatürk’ün bu gençlere yazmış olduğu Gençliğe Hitabe’de gizlidir. Hitabede gençlerin birinci vazifesinin Lozan Barış Antlaşması ile kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, onun bağımsızlığını ve değerlerini korumak olduğu ön plana çıkarılmaktadır” ifadelerini kullandı.

‘NE OLURSA OLSUN...'

Hitabede her zaman Cumhuriyetimizin var oluşuna ve değerlerine göz dikenlerin olabileceğinin altı çizildiğini belirten Övgün, sözlerini şöyle tamamladı: “İç ve dış kötü niyetli kişiler ne kadar çok ve hatta iktidar sahipleri de şahsi menfaatlerini her şeyin üstüne koymuş olurlarsa olsunlar, gençlerin temel görevinin şartlara bakmaksızın mücadele etmek olduğu vurgulanmaktadır. İşte, 19 Mayıs bayramının ruhu budur.”


‘BOP, 19 MAYIS’IN KARŞISINDADIR’

Türk ulusunun sömürgeciliğe karşı dirilttiği direnişin adı olan “19 Mayıs ruhunun” dışarıdan dayatılan küresel planları reddetmeye devam ettiğinin altını çizen Tarihçi Dr. Çiğdem Bayraktar Ör,  “Dün olduğu gibi bugün de ülkemizi bölüp parçalamak, sonunda da ulusumuzu bu coğrafyadan külliyen atmak isteyen proje ve programlar yürürlüktedir. Bunlardan biri hiç şüphe yok ki, ABD’nin 2000’li yıllarda tanımını yaptığı, hatlarını çizdiği Büyük İsrail tasarısını hedefleyen Büyük Orta Doğu Projesi’dir” dedi. Kısa adıyla BOP’un, 19 Mayıs ruhunun tam karşısında yer aldığının altını çizen Bayraktar Ör, sözlerine şöyle devam etti:

‘SEVR'İ YIRTIP ATAN İRADE'

“BOP gibi projeler Mustafa Kemal Atatürk’ün; yaşam hücrelerini, dokularını ördüğü Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ilkeleri ile tamamen zıttır. 19 Mayıs özgürlük, egemenlik, ulusal bütünlük ve rejimde devamlılık iradesinin simgesidir. Bu irade Sevr’i yırtıp atmış, Türk ulusunun atomlarını oluşturan ilkeler ve değerler ışığında ulusal varlığımızı belgelendiren Lozan Antlaşması’nı ortaya koymuştur.

'DERİN BİR ÇATIŞMA'

19 Mayıs’ın sembolize ettiği ulusal ruh, her türlü dış müdahaleye karşı tam bağımsızlık ve direnişin yol göstericisi olmayı sürdürecektir. Nitekim; bu bilinç, irade, direniş ve ruhtan beden bulan Lozan Antlaşması’nın gerekleri ile BOP’un özü arasında aşılamaz, derin bir çatışma vardır. Bir ulusun bağımsızlığı, bölünmez bütünlüğü ile sömürgecilerin “Böl-parçala-yönet” hedeflerinin arasındaki bu kavga sürecektir. 19 Mayıs ruhu bağımsızlığı savunur, diğeri ise sömürgecilerin hayal ettiği yönetim ağlarını kurgulamayı hedefler.