Anadolu’da tarihin seyrini değiştiren yürüyüş, 16 Mayıs
1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın, İstanbul’dan Bandırma Vapuru’yla Samsun’a 72
saatlik yolculuğuyla başladı. Türk ulusunun kaderi Mustafa Kemal’in
önderliğinde bağımsızlık ve Cumhuriyetle taçlanacaktı. Sahadaki zaferin
masadaki Lozan zaferi ile tamamlanması sonrası 1924 Anayasası, Atatürk
Cumhuriyeti’nin hukuki zeminde ete kemiğe bürünmesi anlamı taşıyacaktı.
Mustafa Kemal, Mondros ve Sevr’le Anadolu’nun
paylaşılmasına, Sykes-Picot Antlaşması’yla Ortadoğu’nun yeni baştan dizayn
edilmesine ve dolayısıyla emperyalizme meydan okudu. Tarihçi ve siyaset
bilimciler, Atatürk’ün 19 Mayıs’ta Samsun’a adımını attığı büyük yürüyüşü
değerlendirdi. 19 Mayıs ile başlayan mücadelenin zaferle sonuçlanmasının Sevr’i engellediğini
belirten Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar, “Sevr ölü, geçersiz ve kağıt üzerinde
bir antlaşma değildir. Kanlı, canlı ve bugün halen uygulanmak isteyen bir
antlaşmadır. Lozan düşmanlığı ile Cumhuriyet düşmanlığı paralellik
göstermektedir. Birine düşman olan diğerine de düşmandır” tespitinde bulundu.
‘SİYASAL ZEMİN YARATILMALI’
“106 yıl önce Kürt Teali Cemiyeti ile Teali İslam Cemiyeti nasıl emperyalizmin
hizmetinde ve ulusal direnişin karşısında idiyse bugün de PKK güdümündeki
Kürtçülük ile Siyasal İslamcılık benzer bir pozisyondadır” diyen Uyar, “Dün
İstiklal Savaşı’na ve Cumhuriyeti karşı çıkanların, emperyal aparatların maddi
ve manevi torunları bugün Lozan, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı yapmaktadır.
Manevi mirasında birleşilen Şeyh Sait’tir, yeni Şeyh Saitlerdir. Yüzyıllardır
bölgeyi dizayn eden ve yöneten güçler, gelecek bin yılda da bölgeyi etnik ve
dini temelde parçalayarak kendi uzantılarını bölgede hakim kılmaya
çalışmaktadır. Mücadelemiz 100 yıl önce kimlere karşıysa bugün de onlara
karşıdır.” İfadelerini kullandı. 19 Mart sonrasındaki süreçte Türk gençliği bir
kere daha rüştünü ispat ettiğine ve Atatürk’ün mirasına sahip çıktığına dikkat
çeken Uyar, “Gençlik, Atatürk'ün tanımladığı gençlik olduğunu açık bir şekilde
göstermiştir. Mesele bu gençliğin kendini ifade edebileceği siyasal zemin ve
program yaratabilmektedir” dedi. 
‘ANLAMI HİTABEDE GİZLİ’
19 Mayıs'ın, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaş olarak değil; ruh ve düşünce olarak kendisini genç hisseden ve çağdaşlaşmayı kendisine temel hedef olarak seçmiş Türk milletine hediye ettiği bir bayram olduğunun altını çizen Siyaset Bilimci Prof. Dr. Barış Övgün, “Bu bayramın anlamı Atatürk’ün bu gençlere yazmış olduğu Gençliğe Hitabe’de gizlidir. Hitabede gençlerin birinci vazifesinin Lozan Barış Antlaşması ile kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, onun bağımsızlığını ve değerlerini korumak olduğu ön plana çıkarılmaktadır” ifadelerini kullandı.‘NE OLURSA OLSUN...'
Hitabede her zaman Cumhuriyetimizin var oluşuna ve değerlerine göz dikenlerin olabileceğinin altı çizildiğini belirten Övgün, sözlerini şöyle tamamladı: “İç ve dış kötü niyetli kişiler ne kadar çok ve hatta iktidar sahipleri de şahsi menfaatlerini her şeyin üstüne koymuş olurlarsa olsunlar, gençlerin temel görevinin şartlara bakmaksızın mücadele etmek olduğu vurgulanmaktadır. İşte, 19 Mayıs bayramının ruhu budur.”
‘BOP, 19 MAYIS’IN KARŞISINDADIR’
Türk ulusunun sömürgeciliğe karşı dirilttiği direnişin adı
olan “19 Mayıs ruhunun” dışarıdan dayatılan küresel planları reddetmeye devam
ettiğinin altını çizen Tarihçi Dr. Çiğdem Bayraktar Ör, “Dün olduğu gibi
bugün de ülkemizi bölüp parçalamak, sonunda da ulusumuzu bu coğrafyadan
külliyen atmak isteyen proje ve programlar yürürlüktedir. Bunlardan biri hiç
şüphe yok ki, ABD’nin 2000’li yıllarda tanımını yaptığı, hatlarını çizdiği
Büyük İsrail tasarısını hedefleyen Büyük Orta Doğu Projesi’dir” dedi. Kısa adıyla
BOP’un, 19 Mayıs ruhunun tam karşısında yer aldığının altını çizen Bayraktar
Ör, sözlerine şöyle devam etti: