Trafik cezası kesilen kişinin "MOBESE incelensin" talebi reddedildi, AYM ihlal kararı verdi

Trafik cezası kesilen kişinin "MOBESE incelensin" talebi reddedildi, AYM ihlal kararı verdi

10.12.2025 13:38:00
Güncellenme:
ANKA
Takip Et:
Trafik cezası kesilen kişinin

Anayasa Mahkemesi, trafik cezasına karşı, "Aracı ben kullanmıyordum" savunması yapan ve "MOBESE kaydı incelenmesini ve tanık dinlenmesini" talep eden başvurucunun itirazının yerel mahkemelerce reddedilmesi nedeniyle ihlal kararı verdi. Yüksek Mahkeme, "İtirazların Hakimlikçe değerlendirmeye bile alınmaması sebebiyle somut olaydaki uygulanma tarzı itibarıyla karinenin başvurucuyu otomatik olarak kabahatli hale getirdiği anlaşılmıştır" tespitini yaptı.

Denizli'de trafik kurallarını ihlal gerekçesiyle toplam 5 bin 489 TL idari para cezası uygulanan bir kişi, alkolmetreye üflemeyi reddettiği iddiasıyla de iki yıl süreyle ehliyetinin geçici olarak alınması işlemiyle karşı karşıya kaldı.

Olay sırasında "aracı kendisinin kullanmadığını, polis denetiminden kaçan sürücünün başkası olduğunu, kendisinin aracın arka koltuğunda oturduğunu" öne süren kişi, "MOBESE kayıtlarının incelenmesini ve tanıkların dinlenmesini" isteyerek cezaya itiraz etti. Taleplerinin dikkate alınmadığını ifade ederek cezaların iptalini isteyen başvurucunun itirazı, Denizli 1. Sulh Ceza Hakimliği'nce reddedildi. Ret kararına yaptığı itiraz da Denizli 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından kabul edilmeyen kişi, AYM'ye bireysel başvuruda bulundu.

TRAFİK CEZASI YARGILAMASINDA "SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ" İHLAL EDİLDİ 

AYM, başvurucunun, adil yargılanma hakkı kapsamındaki "silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri"nin ihlal edildiğine hükmetti, kararı, yeniden yargılama yapılmak üzere Denizli 1. Sulh Ceza Hakimliğine gönderdi.

Yüksek Mahkemenin gerekçeli kararında, başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların ve delil taleplerinin mahkeme tarafından dikkate alınmaması eleştirildi.

Mahkemeden, başvurucunun iddia ve itirazlarını dikkate alması, bunları ilgili ve yeterli gerekçe ile karşılaması, bu iddialara da yeterli ölçüde şans tanıdığını ortaya koymasının beklendiği vurgulanan gerekçede, "Suç isnadına ilişkin bir yargılamada karinenin adil yargılama hakkını ihlal etmemesi için karineyle kişinin otomatik olarak suçlu ilan edilmemesi, bu bağlamda karinenin aksinin ispat edilebilir nitelikte olması ve başvurucunun karinenin aksini ispatlama gayesiyle yaptığı açıklama ve sunduğu delillerin mahkeme tarafından titizlikle ele alındığının gösterilmiş olması gerekir" denildi.

"KAMU GÖREVLİLERİNCE DÜZENLENEN TUTANAĞIN GERÇEKLİĞİ KARİNESİ AKSİ İSPAT EDİLEBİLİR NİTELİKTE"

Somut olayda hakimliğin, kolluk tarafından tutulan tutanağı dikkate alarak başvurucunun idari yaptırıma konu kabahatleri işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara yapılan itirazın da reddedildiği hatırlatılarak, şunlar kaydedildi:

"Somut olayda başvurucuya isnat edilen eylem, sadece kolluk görevlileri tarafından düzenlenen Olay Tutanağı'na dayanılarak delillendirilmiştir. Hakimlik de itirazı reddederken, idare tarafından sunulan olay sürecine ilişkin Olay Tutanağı ile başvurucunun itirazlarının soyut nitelikte olduğuna, bu belgenin aksine yeterli ve geçerli belge sunulamadığına vurgu yapmıştır.

Başvurucu ise olay anında 2918 sayılı Kanun uyarınca sürücü konumunda olmadığına dair iddialar ileri sürmüş, itirazlarının delillendirilmesi için kamera kayıtlarının getirtilmesini ve araçtaki diğer kişilerin tanık sıfatıyla dinlenilmesini talep etmiştir. Kamu görevlilerince düzenlenen tutanağın gerçekliği karinesi aksi ispat edilebilir nitelikte olup, başvurucu olay anında otomobil kullanmadığına, dolayısıyla anılan cezaların kanuni muhatabı olarak öngörülen sürücü konumunda olmadığına dair argümanlar ileri sürmüştür. Başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların ve bu hususta ileri sürdüğü delillerin toplanması taleplerinin, tutanağın içeriğinin gerçekliğine ve itibar edilebilirliğine gölge düşürecek ve Hakimliğin açık yanıt vermesini gerektirecek mahiyette olduğu değerlendirilmiştir. Bu koşullarda Hakimliğin olayın gerçekleşme koşullarıyla ilgili olarak ortaya çıkan şüpheleri ortadan kaldırmak için tutanak mümzilerini, varsa diğer olay tanıklarını dinlemesi, temin edilebiliyorsa kamera kayıtlarını değerlendirmesi sonuca etkili olacakken, Hakimliğin bu yönde bir adım atmadığı görülmüştür.

Sonuç olarak kamu görevlilerince düzenlenen tutanağın gerçekliği karinesi aksi ispat edilebilir nitelikte olsa da başvurucunun bunun aksini ispatlamak için ileri sürdüğü iddia ve itirazların Hakimlikçe değerlendirmeye bile alınmaması sebebiyle somut olaydaki uygulanma tarzı itibarıyla karinenin, başvurucuyu otomatik olarak kabahatli hale getirdiği anlaşılmıştır.

"HAKİMLİĞİN KAMU GÖREVLİLERİNCE DÜZENLENEN TUTANAĞA ÜSTÜNLÜK TANIYAN YAKLAŞIMI..."

Başvurucuya savunma imkanı tanınmış ise de Hakimliğin kamu görevlilerince düzenlenen tutanağa üstünlük tanıyan yaklaşımı başvurucunun savunma yapmasını anlamsız hale getirmiş ve başvurucuyu kamu otoritesi karşısında dezavantajlı konuma düşürmüştür. Bu durumda başvurucunun itirazının kamu görevlilerince düzenlenen tutanakların gerçekliği karinesine dayalı olarak değerlendirmeye alınmamasının -başvurucunun savunmalarının hiç irdelenmediği gözetildiğinde- silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal ettiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."