Kadın cinayetleri politiktir
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Kadın cinayetleri politiktir

28.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Çok kullandığımız iki sözcük var: Ekonomi ve Politika. Kökleri Antik Yunan’a, özel olarak da Atina şehir devletine uzanıyor. Bir yanda Oikos var; yani hane. Oikos evin, geçim işle­rinin, özel işlerin alanı. Hanenin, evin, genel olarak özel alanın yönetimi anlamında doğuyor Oikonomia, yani Ekonomi sözcüğü de.
Diğer yandan oikosların dışında bir pazar alanı da ticaret canlılığıyla birlikte gelişiyor. Herkesin kullanımına açık bir ortak alan, kamusal yaşam doğuyor. Agora, meydan, pazar, tiyatrolar böyle yayılıyor. Bu ortamda oluşan yeni şehir devletleri Polis olarak anılıyor. Ve artık tüm oikosları/haneleri ilgilendiren ortak, kamusal meseleler söz konusu­dur. ‘Polis’e, yani şehir devletine dair bu ortak meselelerin yönetimi ise Po­litika sözcüğünü doğuruyor. Demek ki politika kamusal alanda, herkesi ilgilen­diren ortak konular etrafında beliriyor.
Ama “demokratik” politika yapı­mından, yani kamusal alanın ortak konularında karar verecek yurttaşlar kesiminden kadın en başta dışla­nıyor. Kadının alanı oikos, yani hane oluyor. Kadının evin, hanenin, ailenin devamlılığı işlerine, özel alana hapsiyle “demokratik” politikanın doğuşu aynı madalyonun iki yüzü gibi. Bu nedenle kadının tarih boyu bu özel alandan kamusal alana sıçramaya dönük her girişimi, kendiliğinden politik nitelik kazanıyor. Kamusal alana çıkmak, çalışmak, sosyalleşmek, oy vermek, seçilmek, ayrımcılıkla mücadele etmek, eğitim almak, yaşamak adına her tarih­sel atılım, verili politika tanımının erkek niteliğini sarsıyor.
Gelelim bugüne. Türkiye’de her yıl yüzlerce kadın öldürülüyor. Öldürülen kadınlar çoğu zaman isimsiz birer ra­kam olarak kalıyor. Oysa son yıllarda iki kadına dönük cinayet, rakamlardan isimlere sıçrayan bir öfke kabarması yarattı. Adlarını ezbere biliyoruz. İlki okuldan eve dönerken toplu taşıma aracının şoförü tarafından kaçırılarak öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’dı; diğeri de geçen günlerde eski eşi tarafından öldürülen Emine Bulut.
Rakamların isimlere dönüşmesini sağlayan nedir? Çok açık: Kadın cina­yetlerine dönük toplumsal tepki en fazla, her iki vakada da olduğu gibi, cinayet kadın kamusal yaşama çıktığı anda gerçekleştiğinde ve kamusal görünürlük, bilinirlik kazandığında belirginleşiyor. Çünkü burada artık sadece kadının bireysel yaşamı değil, kamusal alandaki varlığı da tehdit altın­da. Bütün kadınlar aynı tehdidi hisse­diyor. Cinayet haneden, özel alandan kamusal alana taştığı anda, etkileri ve tepkileri de kamusallaşıyor. Bu bir du­rum saptaması; özel alanda işlenen cinayetlere aynı tepkinin verilmemesi eksikliğinin mazereti değil.

‘Öldürülmek istemiyoruz’
Emine Bulut’un acılı annesinin ferya­dına dikkat ettiniz mi mesela, şöyle di­yor: “Yazıklar olsun. Issız yer olsaydı tamam da en kalabalık yer. Kadınlar böyle kesilip kesilip de atılmasın.” Vurguya dikkat; kadınlar en kalabalık yerde hiç kimsenin müdahale etmediği bir ortamda öldürülebiliyor. Aynı şekil­de, ülke geneline yayılan protestolarda öne çıkan ortak slogana, yani talebe iyi bakalım: “Öldürülmek İstemiyoruz”. Konu can güvenliği, “yaşam hakkı” talebi ve toplumsal varoluş müca­delesiyle birleşiyor. Bunlar politikanın konusu. Ve bütün bunlar, ağzından “güvenlik” sözcüğü düşmeyen bir iktidar koalisyonunun ülkeyi yönettiği şartlarda oluyor. İşçiler ölüyor, kadın­lar ölüyor. Güvenlik bu alanlarda niye sağlanamıyor?
Öte yandan ilgili politik talebin kendisi kadar, ülkeyi yönetenlerin yaratmaya çalıştığı toplumsal dönüşüm projesine de odaklanmak gerekiyor. Adını koya­lım: İktidar, Cumhuriyet devrimleriyle kamusal görünürlüğü artan kadını yeniden Oikos’a, yani hane alanına hapsetmeye çalışıyor. Bakanlıktan “Kadın” ibaresinin silinmesi, ilgili ba­kanlığın adının Aile olarak değiştirilmesi, yani kadının toplumsal rolünün sadece hane, aile ve yeniden üretim işleriyle birlikte tanımlanması, kadının erkekle eşit olamayacağının her fırsatta vur­gulanması, karma eğitimin ve ortak toplumsal yaşamın bir tehdit olarak görülmesi, kadınlara siyasete, iş yaşa­mına katılmada veya etkin makamlara gelmede negatif ayrımcılık uygulanma­sı, kadının özel alana hapsedilmesiyle ilgili daha geniş bir siyasal projenin de işaretleri. Özetle, kadını kamusal alandan dışlayan kapsamlı bir siyasal program uygulanıyor.
Demek ki kadının kamusal alandan dışlanmasına karşı mücadele de po­litik olmak zorunda. Artan kadın cina­yetlerine karşı çıkış da, kadının kamusal alanda varlığını güçlendirmeyi savunan bir siyasal programı zorunlu kılıyor. Ka­dınların yaşam ve kamusal varlık mü­cadelesiyle, iktidarın kadını kamusal alandan çıkarma programının birlikte yürüme şansı bulunmuyor.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021