Şiirle, kalemle, kitapla direnenler
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Şiirle, kalemle, kitapla direnenler

03.07.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Madımak’ta onlarca aydınımızın yakılarak katledilmesinin yıldönümüydü dün. Orada yitirdiğimiz şairlerimizden Metin Altıok, Bir Gün Ölürüm adlı şiirini “Soğur cehennem bile!” dizesiyle bitirmişti. Soğumadı. İçimizdeki yangın sürüyor.

Bu memlekette halk ozanları, halkın şairleri, zihninde dünyayı yeniden yorumlayıp halka sunan yazarlar hep tehlikeliydi. Baskıya kalemle, kâğıtla direnenler; siyasi baskılara kitap bastırarak göğüs gerenler hep tehlikeliydi. Baskı bir bitiyor, bir başlıyordu. Yeri geliyor, Namık Kemal’i sürgüne gönderiyordu. Sonra o itiraz, Tevfik Fikret’in şiirinde yeniden beliriyordu. Hapsedilen Nâzım Hikmet’in yasaklı dizeleriyle, Rıfat Ilgaz’ın “Sınıf”a dönük kararlılığıyla, Metin Altıok’un, Behçet Aysan’ın direngen cesaretiyle uyanıyordu ardından da. Bitmedi. O cesaret, Ataol Behramoğlu’nun dizeleriyle yayılıyor hâlâ.

Tam da bu nokta, haftalardır “akış” serisinde altını çizmeye çalıştığımız olguyu daha da görünür kılmıyor mu? Memleketin ilerici aydın birikimi, dizeleriyle, şiirleriyle, sonra romanları ve öyküleriyle halktan aldığını daha ileri bir programa dönüştürüp yeniden halka sunuyor. Halka ulaşan, halkta daha iyi bir dünyayı hayal etme kapılarını açan her eser kendiliğinden siyasal nitelik kazanıyor. Uyandırmaya başlayan her eser, her kalem, siyasal güç dengelerine karşı bir tehdit olarak görülüyor. Öyleyse bizde “edebiyat” ile “siyaset” ilişkisi, daha genel olarak da kültürel hegemonya kavgasıyla siyasal hegemonya kavgası birbirinden ayrı olmadı hiç. Konu yine buraya geliyor.

Fakat Madımak bambaşka bir eşikti. Enis Batur, Şiir ve İdeoloji başlıklı kitabında, Cemal Süreya’dan, Metin Altıok’un “Sen ki şiirin kilit diliydin/İmgeyle gerçek arasında” diyerek andığı şairden, şu saptamayı aktarıyor: “Her düzen, her yeni devrim işe sanatı, özellikle de şiiri lanetlemekle başlamıştır... Yeni düzen, zaferi kazandıktan, yerine oturmaya başladıktan sonra kendi mantığının kuralları uyarınca amansız bir şekilde aforoz edeceği, darağacına yollayacağı ilk adam olarak şairi seçiyor.”

Bu saptama karşıdevrim için de geçerli. Fakat fark şurada: Her karşıdevrim iktidara ulaşmadan önce, kültürel alandaki tasfiye/bastırma harekâtıyla mevzi kazanmaya başlıyor. Karşıdevrimler, tam da ilerici/kültürel temelin dağıtıldığı, zorla sindirilmeye çalışılan kitlelerin öncüsüz, aydınsız bırakıldığı zeminde büyüyor. 12 Eylül’e giderken sıklaşan aydın katliamları faşizmin karşıdevrim sürecinin zeminini hazırlamıştı. 90’larda Uğur Mumcu’dan Madımak’a uzanan çizgideki katliamlar da yeni karşıdevrimlerin kapısını araladı.

MADIMAK EŞİĞİ

Hiçbir şey bir günde gerçekleşmedi. Madımak yeni, çok büyük bir kırılmaydı. Meydan okumaydı. Tekil cinayetlerin ötesine geçen, kitlesel nitelikte bir “aydın kırımı”ydı. Ve öldürenler de kitleseldi. Hedefinde açıkça aydınlanma, laiklik, Cumhuriyet vardı. En tehlikeli eşikti ve önlenmemişti.

Metin Altıok’un dizeleriyle haber verdiği üzere: “Amansız bir yurt yangınından/Bu düştü bizim de payımıza.” Yine de bitmiyoruz. Kalemle, fikirle, inatla hakikat aşkına tutunuyor, yılmıyoruz. Madımak Katliamı gerçekleştiğinde ortaokulu yeni bitirmiştim. Edebiyatla aileden ilgiliydim; fakat belki de dönüm noktası, Eylül 1993’te başladığım lisede edebiyat öğretmenimizin okuttuğu Türk dili ve edebiyatı ders kitabı olmuştu. Büyülenmiştim. Her hafta hangi parçayı değerlendiriyorsak o parçanın yer aldığı kitabı, İzmir Karşıyaka’daki sahaf Aydan Ağabey’e giderek bulur (Aydan Sahaf hâlâ açık, ne iyi ki şehirlerin kimliğinde böyle devamlılık izleri var), harçlığımdan artırdığım parayla alır, yutarak okurdum. O ders kitabı, Madımak’ta katledilen büyük değerimiz Asım Bezirci tarafından Nalan Göker ile birlikte yazılmıştı. Bezirci son eserinin ilerici öğretmenler tarafından okullarda okutulmaya başladığını görememişti. Bugün edebiyatla ilgili yazılar yazıyor, aylardır cumartesi günleri edebiyat aracılığıyla dünyayı, ülkemizi, güç ilişkilerini yorumlamaya çalışıyor ve affınıza sığınarak başınızı ağrıtıyorsam, bu, Asım Bezirci’nin büyük bir özenle hazırladığı ve sonuçlarını göremediği o kitap sayesindedir biraz da. Bugün mümkün mü? Hayır. Çünkü karşıdevrim önce eğitimi bitirir.

Sevgili Metin Celal, Asım Bezirci’nin ders kitabıyla ilgili olarak 1994’te Cumhuriyet Kitap ekine nefis bir yazı yazmış, arşivi tararken denk geldim. Şöyle diyor bir yerinde: “Asım Bezirci’nin en çok önem verdiği, her kelimesinin üzerinde tek tek düşündüğü, sorumluluğunu seve seve yüklendiği bir eser. Çünkü bu kitapların gencecik beyinlere okuma sevgisini, insan sevgisini aşılayacağını, onlara yepyeni ufuklar açacağını çok iyi biliyordu... Hayatı boyunca toplumcu görüşten bir milim bile olsa sapmamış, umudunu yitirmemiş bir edebiyat adamının, sistemi bir noktadan da olsa delip ona yepyeni bir aşı yapmasının keyfini çıkaramamış olması çok acıdır.”

O aşıları etkisiz kılamazlar. Anılarına saygıyla.

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021