4-2-3-1... Derbide iki takımın da dizilişi bu. Ancak ev sahibi adına beklerin ileri çıktığı, oyunun kanatlara yayıldığı ve bol temponun sağlandığı bir formüle dönüşürken, Galatasaray için herkesin kapana kısılıp kaldığı bir tuzak haline geliyor! ‘Çakma’ stoper Hakan Balta’ya ek olarak, çakma ön libero Chedjou eklenmiş kurguya. Takımı hantallaştıran bu tercihten mi yoksa teknik direktörün taktiğinden midir bilinmez, ileri giden yok. Beşiktaş’tan da baskı gelince, Galatasaray kendi sahasına mahkum kalıyor. En hareketli topçusuysa Muslera: İlk yarıda Beşiktaş’ın daha 5. dakikadan itibaren bulduğu birbirinden net 5 pozisyonda adeta bir ahtapota dönüşerek imkânsızı başarıyor!

Koru ve yüklen
Beşiktaş içinse günün çalışkanı yaptığı bindirmelerle ataklarda rol üstlenen İsmail. İkinci yarıda Galatasaray’ın hareketlenmesiyle anlıyoruz ki, Denizli’nin taktiği, ilk yarı koru, ikinci yarı yüklen. Beşiktaş’a oranla yine zayıf kalsalar da bu yarıda oyunu ileriye yığmaya çalışıyorlar. Beşiktaş da ısrarını sürdürünce tempo da artıyor hatalar da. 54’te futbolun cilvesi yaşanıyor. İleri hatalı çıkıp kaleyi bomboş bırakan Günay, Sneijder’in akıl dolu vuruşuyla golü yiyor. Ancak orta sahadan hızlı çıkan Gomez, tam 2 dakika sonra sol çaprazdan golü yazarak Galatasaray’ın ‘Sönmez-yıkılmaz’ kalecisini avlıyor. Yine Beşiktaş hâkimiyetinde geçen müteakip dakikalarda gelen pozisyonlarda Beşiktaş, Muslera’yla kozlarını paylaşmaya devam ediyor!!! 74’te, düelloda öne geçen taraf oyuna daha iki dakika önce giren Gökhan Töre’nin golüyle Beşiktaş oluyor. Son düdük hak eden tarafa 3 puanı verirken, Galatasaray adına tablo, teknik direktörden öte formüller gerektiğinin altını bir kez daha çiziyor.