Elçin Poyrazlar

‘Düzensiz’ Göçmen

21 Temmuz 2021 Çarşamba

Annem Kıbrıslı, babam Boşnak. 


Babamın babası Kosovalı, anneminki Filistinli Arap. 


Ben şans eseri bu topraklarda, birkaç yıllık bir pencerede yeşeren bir aşkın sonucuyum. 


Türkiye'deki milyonlarca insan gibi..


Çünkü bu topraklara has bir şeydir, göçmenlik. 


Anadolu, medeniyetin beşiğidir…Üstelik o beşik, bu topraklara varan insanları bir doğuya bir batıya savurur. 


Yıllar önce Cumhuriyet için söyleşi yaptığım ABD'li tarih profesörü Bernard Lewis bana ‘Türkiye’ye ilk defa doğudan mı yoksa batıdan mı girdiğin ülkeyle ilgili fikrini şekillendirir’ demişti. 


Doğudan girenler için Atatürk devrimleri sayesinde bir kurtuluş, Avrupa'ya açılan umut kapısı, batıdan girenler için henüz modernleşmesini tamamlamamış, demokrasi dersinde karnesi zayıf bir öğrenci. 


Türkiye binlerce yıl akıncıların, işgalcilerin, maceracıların, imparatorlukların, derebeyliklerinin, aşiretlerin, en eski uygarlıkların, bir sürü dinin, mezhebin, yüzlerce dilin, şivenin, etnik kökenin, halkların ülkesi olagelmiş. 


Bu düzeyde kültürü, rengi, tarihi birikimi yaşamasının sebebi ise göçmenler. 


Hem nihai durak olarak hem de başka topraklara açılan bir köprü olarak. 


Şimdi Afganistan’da gücü eline alan Taliban’dan kaçarak Türkiye'ye gelen ‘düzensiz’ Afganlar’dan söz ediyoruz. 


Suriye'deki iç savaşın doğurduğu büyük akına benzer bir dalga yaşanır mı yönünde endişeler dile getiriliyor.  


Ülkede IŞİD militanlarının cirit attığı, mahalleler kurduğu, hastanelerde tedavi edildiği bir dönemden sonra kaygıların haklılık payı var. 


Suriyeli genç kızların para karşılığı kuma olarak satıldığı, fuhuşa sürüklendiği, çocukların sokaklarda yaşadığı, dilendiği, kölelik koşullarında çalıştırıldığı bir düzende üstelik vicdanı mesele de var.


Ayrıca baskıyı giderek artıran, kendi tarafında olmayanlara yaşam hakkı tanımayan bir iktidardan kurtulmak, insanca çalışmak, yaşamak ve kendini güvende hissetmek için eğitimli, yetenekli, değerli beyinler de Türkiye’den gitmeye çalışıyor. 


Ülkede yaşayan gençlerin yüzde 76’sının hayali Batılı ülkelerde yaşamak. 


Açlıktan, savaştan, kuraklıktan kaçmak, berbat rejimlerden canlarını kurtarmak, kendisinin ve çocuklarının geleceği, refahı, güvencesi için yollara düşmek, başka ülkelerde hayat kurma hayali taşımak sadece bu döneme ait bir refleks değil. 


Şimdi göçmenlere yönelik endişelerimiz, aslında içinde yaşadığımız sisteme dair endişelerimiz. 


‘İşsizlik çok, ya bizim işimizi elimizinden alırlarsa…’


‘Güvenlik yok, ya bizim kafamızı keserlerse…’


‘Sağlık sistemi çökmek üzere ya bu hizmetlerde bize öncelik gelmezse…’


Mesele hukukun üstünlüğü, sağlam demokratik kurumlar, ulusal güvenlik, adalet ve halka hizmet mekanizmasının iyi çalıştırılması. 


Uluslararası hukuka göre herkes, kendi ülkesi dahil olmak üzere herhangi bir ülkeden ayrılma hakkına sahiptir. 


Sınırlara varan herkesin hem doğuştan gelen insan hakları vardır, hem de durumlarına özgü insan hakları korumasına ihtiyaçları bulunur. 


Göçmenlere duyulan korku aslında çökmekte olan bir siyasi sistemin ve ideolojinin verdiği güvensizliğe duyulan kaygının yansıması..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları