Emperyalistler niçin laikliği sevmezler: Atatürk sendromu!

Emperyalistler niçin laikliği sevmezler: Atatürk sendromu!

08.04.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Emperyalistler, sömürdükleri toplumların, kendilerinin “Özgürlük, Eşitlik, Bağımsızlık, Demokrasi, Laiklik, İnsan Hakları, Kadın Hakları, Temel Hak ve Özgürlükler” gibi değerlerini benimsemelerini, özetle, “uygarlaşmalarını” istemezler.

Çünkü kilisenin yani dinin egemenliğinden kurtulan Batı’nın, “Aydınlanma” sonucu geliştirdiği bu çağdaş değerleri fark eden ve benimseyen toplumlar, sonuçta, Emperyalist Batı’nın kendilerini sömürmesine karşı çıkarlar.

***

“Batı”, asıl gelişmesini, Kilise’nin egemenliğini reddeden Aydınlanma’ya olduğu kadar, Endüstri Devrimi’ne yol açan ve bu Devrim’den sonra daha da yoğunlaşan Emperyalizme borçludur.

Örneğin İngiltere’nin, Endüstri Devrimi’ni başlatan ve “Dünya İmparatorluğunu” Osmanlı’dan devralan ülke olmasının arkasında, o dönemdeki en büyük emperyalistlerden biri olması yatar.

Fakat Emperyalist Batı, Çin, Hindistan, Güney Amerika ve Afrika deneyimlerinden sonra, sömürdükleri ülkelerdeki bazı liderlerin kendilerine, Batı değerlerini öne sürerek karşı çıktıklarını, Bolivar, Lumumba, Atatürk ve Gandhi gibi liderlerden öğrendikten sonra:

Batı değerlerini dışlayan ve sömürdükleri ülkelerin Din-Tarım Toplumu döneminde kalmış olan değerlerini yücelten bir yaklaşım uygulamaya başladılar.

Bu görüşü dünya çapında savunan iki düşünür, Orientalism (1978) adlı kitabı yazan Edward W. Said ve The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order (1996) adlı kitabı yazan Samuel P. Huntington’dır.

Said de Huntington da özellikle İslam Kültürünü yücelten ve “Özgürlük, Eşitlik, Laiklik, Kadın Hakları” gibi ilkeleri “Batı Emperyalizminin değerleri” olarak niteleyen iki yazardır.

Her ikisi de benim “Atatürk Sendromu” diye nitelediğim, Batı Emperyalizmine karşı Batı’nın “Özgürlük, Bağımsızlık, Laiklik, Kadın Hakları” gibi değerleriyle başkaldırılmasını önlemeye yönelik kuramsal, siyasal ve ahlaki paradigmalar geliştirmeye çalışmışlardır.

***

Batı Emperyalizmine karşı Batı’nın “Özgürlük, Bağımsızlık, Laiklik, Kadın Hakları” gibi değerleriyle başkaldırma eylemine neden “Atatürk Sendromu” adı verdiğimi şöyle açıklamalıyım:

Yakın tarihte “Batı’nın Aydınlanma Kültürü”nden etkilenen ve “Batı Emperyalizmi”ne başkaldıran liderlere baktığımızda, İspanyol sömürgeciliğine karşı çıkan Simon Bolivar hemen akla gelen isimlerden biridir.

Fakat, Batı kültüründen etkilenmiş olan Bolivar, İspanyolları yenmesine ve Büyük Kolombiya Devleti’ni kurmasına rağmen, Güney Amerikalıların birbirlerine düşmeleri yüzünden asıl siyasal hedefini gerçekleştirememiştir.

Avrupa kültürüyle yetişmiş olan bir başka Özgürlükçü, Antiemperyalist, Bağımsızlıkçı lider Lumumba’dır.

Ne yazık ki o da bağımsızlığı ilan edecek kadar başarı göstermesine rağmen, sonunda önce bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılmış, sonra da dövülerek ve kurşuna dizilerek öldürülmüştür.

Elbette bir başka lider, İngiliz Emperyalizmine karşı direnen Gandhi’dir.

O da Atatürk’ün ölümünden sonra “Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar Tanrı’yı da İngiliz’in yanında zannediyordum” diyerek Atatürk’ün öncülüğünü kabul etmiştir.

ABD’nin Bağımsızlık Savaşı’nın komutanı Washington, Batista’yı deviren Castro gibi “Özgürlükçü ve Bağımsızlıkçı” liderler de önemlidir.

Hele ABD’nin Bağımsızlık Savaşı çok ilginçtir:

İngilizlerin uzantısı olan bu sömürge halkı “İngiliz Emperyalizmi”ni yenmiş, üstelik de Dünya İmparatorluğu’nu İngiltere’nin elinden alarak, tarihsel bir rövanş(!) gerçekleştirmiştir.

Washington, İngiliz Emperyalizmi’ne karşı başkaldıran sömürge halklarının birikiminin temsilcisi olan ve sonra da Emperyalizmin tahtına ABD’yi oturtan savaşı kazanan, Bağımsızlıkçı bir askeri komutan ve siyasal bir lider profiline sahiptir.

Atatürk ise Antiemperyalist bir lider olarak sadece “Batı”ya karşı “Bağımsızlık Savaşı”nı kazanmakla kalmamış, bir Din-Tarım Toplumu olan ülkede, Aydınlanma ilkelerini uygulamaya koymuş ve topluma çağ atlatarak “Laik Cumhuriyeti” kurmuş olan bir Devrimci profilini temsil etmektedir.

Bu nedenle Emperyalistleri korkutan sendroma “Atatürk Sendromu” adını verdim.

***

Emperyalistlerin “Kimlik Politikası”, bütün “Özgürlükçü, Bağımsızlıkçı, Demokrat, Laik” akımlara, eğilimlere ve bunları savunanlara karşıdır.

Çünkü sömürdükleri ülkelerde, din-mezhep, ırk-milliyet bazındaki farklı kimlikleri birbirlerine karşı kullanarak kendilerine karşı olan direnişleri kırarlar.

Ayrıca iktidara gelmek için, içerden, mukaddes din, mezhep, ırk, milliyet kimliklerini istismar ederek kendilerine destek verenlerin yönetime gelmelerini kolaylaştırırlar.

Laikliğe karşı olmaları da laiklik ilkesinin, bu ayrımları yok eden, bütün kimliklere eşit uzaklıktaki bir devlet biçimine dayalı olmasıdır.

Dolayısıyla, Bağımsızlıkçı ve Özgürlükçü Antiemperyalizmin en önemli ilkesi Demokrasi ve Laikliktir.

Atatürkçülük adına Taliban’ın desteklenmesi ise Marksizm adına Özal’ın desteklenmesi kadar büyük bir aymazlıktır.

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025