De facto...

22 Ağustos 2022 Pazartesi

“De facto” Latince bir deyimdir, “fiilen” ya da “Yaptım oldu” anlamını taşır.

***

Şehitler

Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri,

Sakarya’da, İnönü’nde, Afyon’dakiler

Dumlupınar’dakiler de elbet

ve de Aydın’da, Antep’te vurulup

düşenler,

Siz toprak altında ulu köklerimizsiniz

yatarsınız al kanlar içinde.

Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri,

siz toprak altında derin uykudayken

düşmanı çağırdılar,

satıldık uyanın!

Biz toprak üstünde derin uykulardayız,

kalkıp uyandırın bizi!

Uyandırın bizi!

Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

Nâzım Hikmet-1959

***

IŞIK KANSU’YU OKURKEN

“Sosyolojik helalleşme” yazısını okuyorum sevgili Işık Kansu’nun.

CHP milletvekili Turan Aydoğan’ın konuşmasını cesur yazarımız Zülâl Kalkandelen’den alarak yazmış.

CHP milletvekili Turan Aydoğan, “Eğer kanunlar kadükleşmişse, sosyolojik yapı başka yerlere gelmişse oraları da çok kaşımamak lazım” demiş.

“Sosyolojik yapı” denilen de “tarikatlar, cemaatler, şeyhler, şıhlar, hocaefendiler”. 

Dinci siyasetin topluma, “sivil toplum kuruluşu-STK” diye kabul ettirmeye çalıştığı yapılar.

Atatürk’ün partisinin milletvekili, “durumun de facto-fiilen kabul edilmesini” istiyor. “Olan oldu, şimdi bunları konu edip kışkırtmamak gerekiyor, olanla yaşamaya bakalım” demeye getiriyor.

Bu milletvekilinin açıklamaları partisini rahatsız etmiyorsa, partisi de “de facto” durumu kabul ediyorsa bilmeleri gereken şudur:

Bu tutum aslında teslim olmaktır. 

Kadük olan “tarikatları cemaatleri yasaklayan yasa” değildir.

Kadük olan sizsiniz. Siz ve sizin gibi tarikat ve cemaatlerin yaptıklarını görmezden gelen, duymak istemeyen, karşı çıkmaya cesaret edemeyen aymazlar yüzünden olanlar buralara kadar geldi.

Yenmek istediğiniz Erdoğan kadar açık olamadınız.

O gidip tarikat şeyhinin tabutunu omuzluyor, onu “önderimiz” diye niteliyor.

Siz susa susa, görmeye duymaya, böyle bir şey yokmuş gibi davranarak toplumu tarikatlara, cemaatlere teslim edenlere destek vermiş oldunuz.

Hâlâ da bu aymazlığı sürdürüyorsunuz.

Laikliği ağzınıza alamıyorsunuz.

Laik Cumhuriyetin ulusalcı generallerinin hapiste yatmasına karşı çıkamıyorsunuz.

Kimden ne bekliyorsunuz?

Girmeye çalıştığınız sağ kulvarın ustaları ile yarışamazsınız.

Onlar bu kulvarın “yalanları, iftiraları, yasa tanımazlığı, şiddet yöntemleri” ile işgalcileri olan barbarlardır.

Bu kulvardan oy bekleyerek iktidar olmayı da ummayın.

Onlar size oy vermezler.

Eğer size oy verirlerse bilin ki yanlış yerdesiniz.

O yanlış yerin faturasını da önünüze koyarlar.

‘DE FACTO’YU REDDEDİN

Asla ama asla “Ben yaptım oldu”yu kabul etmeyin.

“Bu iş buraya geldiyse sonrasına bakalım” demeyin.

Uzlaşma adı altında teslim olmayı asla kabul etmeyin.

“Oldubitti”yi kabul ederseniz adı konmamış şeriat da gelir.

“Yapacak bir şey yok” derseniz adı konmadan halifelik de gelir.

“Saltanat” da gelir, “sultan” da sarayında oturur.

Yasalarla değil, fetvalarla yönetilirsiniz.

Laik eğitiminiz biter, medreselerin rahlesine razı olursunuz.

Kurallarla değil, emirlerle yönetilirsiniz.

Yoksa bütün bunlar adım adım oluyor da siz “görmüyorum, duymuyorum, bilmiyorum” oyunu mu oynuyorsunuz?

Yoksa bütün bunlar oluyor da siz uyuyor musunuz?

Nâzım Hikmet “Kuvayı Milliye şehitleri”ni çağırıyor.

“Uyanın, bizi de uyandırın” diyor.

Uyanın.

Siz uyanın ki “Kuvayı Milliye şehitleri” de uyuyabilsin.

Uyanın.

Hiç değilse şimdi uyanın...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları