Antalya’da yepyeni statta güzel çimler üzerinde hem de merdivenleri bile dolu tribünler önünde oynanacaktı maç.
Antalya yaşaması çok güzel olan şehirlerimizden biri.
Antalyaspor başkanlığına gelmek elde edilmesi zor bir iş.
Sonra da iyi bir teknik direktör bulmak, iyi futbolcular transfer etmek.
Fakat anlaşılan çok daha zoru sportmen ve olgun bir başkan tavrına sahip olabilmek. Antalyaspor başkanının önce Beşiktaş’la Eto’o transferi görüşmeleri sırasında gösterdiği tavır şimdi de bu maçın hakemiyle ilgili polemik yaratma amaçlı açıklamaları düşündürdü tüm bunları bana.
Mete Kalkavan’nın düdüğüyle top dönmeye futbolcular koşmaya başladı. Kafalardan da tüm bu düşünceler uçup gitti. Artık tek arzumuz güzel bir maç izleyebilmekti.
Nitekim beklentileri karşılamak istercesine hızlı ve canlı başladı karşılaşma. Ama Rıza Hoca takımını sert, yakın markajla başlatınca tempolu fakat dağınık ve de faullü bir oyun çıktı ortaya.
İlk on dakikanın ardından daha çok Beşiktaş çoğalarak ve paslı gelmeye çalıştı rakip kaleye.
Ne var ki Quaresma’nın harcadığı toplar yüzünden yaratılan bir kaç atak da etkili olmadı. Bu arada Aboubakar’ın pas isabetsizliği de düşündürücüydü. Adriano da sanırım yorgunluk yüzünden çok top kaybı yaptı. Aslına bakarsanız Beşiktaş takımı tümüyle -Atiba hariç- belki de en fazla top kaybı yaptığı maçı oynuyordu.
İkinci yarı da aynı şekilde başladı. Siyah - Beyazlılarda tek değişiklik Quaresma’nın çıkıp Cenk’in, ardından da Talisca’nın çıkıp Necip’in oyuna girmesiydi.
Ve fakat oyunun dengesini asıl değiştiren anlamsız bir şekilde ikinci sarıdan atılan Aboubakar’dı. İkinci sarıda hakem Kalkavan Antalyalı futbolcuların isteğini kırmadı bence. Yine de kırmızı kartın sorumlusu Kiev ve Olympiakos maçlarında oyundan atılan Aboubakar’a gerekli cezayı vermeyen Yönetim ve Güneş.
Olympiakos maçı bir istisnaydı. 10 kişiyle iki gol bulmuştu Siyah - Beyazlılar. Ama bu kez sihir işlemedi.
Sonuçta yorgun Kartal rakipleriyle puan farkını artıramadı ama Fabri sayesinde fark da kapanmadı.