Aslında birçok soru işareti vardı karşılaşma öncesinde. Maçın hakemi FıratAydınus 600 gündür Beşiktaş maçlarına verilmiyordu ve bu kritik derbiyle dönüş yapmıştı.
Takımın en vazgeçilmezi sakat Atiba’nın ve cezalı Tosic’in yokluklarında Güneş’in çözümü ne olacaktı?
Atiba’nın eksikliğinde Necip, Oğuzhan ve Tolgay’dan oluşan orta alan yaratmak, sonra forvet hattı kurmak benim ilk aklıma gelendi ama Şenol Hoca takımı hiç bozmamış; eksikleri orta alanda Atiba’nın yerine Tolgay’ı, savunmada Tosic’in yerine de Atınç’ı tercih ederek gidermeye çalışmıştı. Buna karşın Quaresma, Talisca ve Babel gibi savunmaya yardım etmeyen, takım oyununda olmayan üç futbolcusundan vazgeçememişti. Ama özellikle Talisca iyi başladı oyuna. Q7 ise yine kendine oynadı. Top ona geldiğinde Beşiktaş atakları söndü hep. Ta ki 45’te Tolgay’ın uzun topu ayağının önüne düşene kadar. Mecburen basit oynadı ve Aboubakar golünü attı.
Aslında Aboubakar daha maçın başında Oğuzhan’ın harika pasıyla Volkan’la karşı karşıya kaldığında pası iyi değerlendirebilse gol 15. dakikada gelecekti.
Derbi olur da gerginlik olmaz mı? Hasan Ali’nin 28’de Aboubakar’la hava topuna çıkmasının ardından yerde uzun süre yatması ve Volkan’ın sahne alması ise derbinin ilk gergin anıydı. Rekabet başka şey sportmenlik dışı hareketler başka.
Advocaat ise Türkiye’de işin kolayını bulmuş; anti futbol oynayacaksın, uzun topa adam koşturduğun pusu oyununa yatacaksın. Böylesi futbol anlayışı Fenerbahçe’ye uygun değil. Zaten yenik duruma geçince daha pozitif oynamaya başladılar.
Hakem Aydınus avantaj kuralını uygulamaya çalıştı ama Fenerbahçelilerin sertliğine de müsaade etmiş oldu. 60’ta da Beşiktaş’ın gollük atağını faul gerekçesiyle resmen kesti.
Giderek oyunun temposu düştü ama gerginlik de giderek arttı. Sarılar, kırmızılar derken Fenerbahçe son dakikalara 9 kişi girdi. Fakat son saniyedeki inanılmaz Beşiktaş savunma hatasıyla da skoru 1-1’e getirdi. Yani Beşiktaş kendine attığı golle hak ettiği önemli bir galibiyetten oldu.