Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yiğido
İspanyol Pansiyonu diye bir gençlik filmi vardı, adında İspanya geçtiği için 5-6 yıl önce izlemiştim, bir de İtalyan Pansiyonu diye bir film mi vardı, yoksa Ferzan Özpetek’in filmlerinden doğru onu ben mi gördüm yalnızca?
\nÜç yolun ve bir sokağın güzeli yeşil apartman da ne zaman baksam bir pansiyon duygusu uyandırıyor bende. Cihangir Pansiyonu diyelim. Çoğunlukla da evde çalıştığım için, pencereden her baktığımda o pansiyonu yerinde görüyor ve “gösteri sürüyor” diye seviniyorum. Hayatı gösteriye benzettiğimizden beri böyle. Gösteri sürüyorsa hayat da sürüyordur.
\nFerzan Özpetek filmlerini anmamın bir nedeni var, aslında iki nedeni var, hayır hayır üç nedeni var. Kimi filmleriyle yine çok sevdiğim Pedro Almodovar filmleri arasında yakınlık bulurum. Hiçbir konuda hiçbir zaman “cool” bir adam olmadığım için, sıcaklık kurmak, yakınlık bulmak türünden ısınık fiillere de bayılırım. Kim bayılmaz ki demeyin hemen, gösteri sürüyorsa her türlü numara da yapılıyor demektir. Ah şu insanların “kendilerine rağmen” yaptıkları şeyler yok mu?
\nİki, Özpetek filmlerini severim, üç, o “Yeşil Pansiyon” apartmanında uzun yıllar onun kadın oyuncusu oturdu. Renkli saçlı, büyük gözlü, çevirmenlik de yapan oyuncu şimdi orada oturmuyor. Onun çıktığı daire ya da bir alt dairenin balkonunda, bir yılı aşkın süredir bir cansız manken var. “Yeşil Pansiyon” yolların buluştuğu yerde boy gösterdiği için de mankeni fark etmemek olanaksız. “Sen mevsimler gibisin/değişirsin sevgilim.” Değişiyor da. Bazen geceleri anadan doğma oluyor. Yazın bikinisiyle denize selam gönderiyor. Güzün bir atkı ve üstünde bir pardösü, kışın bereli. Yılbaşında bir kırmızı şapka takmıştı. Manken oradaysa mevsimler de değişiyor demektir.
\n“Küçük köpekli adam” da orada oturuyor, bir Cumhuriyet okuru, yazılarımı okuyormuş, zaman zaman bir şeyler söylüyor, tabii size söyleyemem bunları. Sanırım o “yeşil köşe”nin yerlisi. (Ah “Mavi Köşe”, ah Eskişehir, ah babacığımın eski meyhanesi, mavi köşenin mavi ustası göğe göçtüğünden beri, eski mavi oldunuz ikiniz de.)
\nYeşil köşenin altı katı var. “Yiğido” en alt’ıncı katında oturuyor. İki yıl önce görmüştüm onu ilk kez Sanatkârlar Parkı’nda. O zamanlar Cihangir Parkı onarımdaydı, ben de Nar’ı eskiden Roma Bahçesi’nin olduğu yerde kurulan ve Sanatkârlar Mektebi Sokak’ta bulunan bu parka götürürdüm. Başı örtülüler, örtüsüzler, buralılar, “ecnebi”ler, çocuk bakıcısı Moldovalılar, Türkmenler, Filipinliler, kediler, çocuklar, liseli âşıklar ve “adem baba”ların doldurduğu bu parka, köpeklerini gezdirenler ve köpek gezdirmekle “vazifeli” olan apartman görevlileri de gelirdi. “Yiğido”yu o zaman fark ettim, fark etmemek olanaksızdı. Çok zayıf, kısacık bir adamdı, kimin kimi gezdirdiği de biraz kuşkuluydu; köpek mi onu, o mu köpeği! Kocaman, güzel bir köpekti, biraz da yaşı küçüktü sanırım, oynamak için adamı sürüklüyordu. Adamın üstünde boyuna çizgili birtakım elbise vardı, onu uzun göstereceğine ne tuhaf, kısalığını daha da görünüyor kılıyordu. (Lafa bak, “görünür kılıyor”muş, lütfen siz daha iyi sözcüklerle değiştirin burayı.)
\nParkın kapısında durdu ve bir sigara yaktı, “sigarası boyundan büyük” dediğimi unutmadım. Uzun bir sigaraydı. Gözlüklerini yüzüne takmış gibiydi, gözlükleri kocaman yüzü küçücüktü. Selam verdim, dalgınlığına geldi.
\nCihangir Parkı onarıldı, yeniden açıldı. Eskisinden beter oldu. Bir “ucube” oldu, “mermer ucube”. Fakat yakındı, Sanatkârlar Parkı’nı terk ettik. “Yiğido”yu sonra “Yeşil Pansiyon” apartmanının önünde beyaz eski model bir arabayı silip parlatırken gördüm, dudağındaki sigaranın uzun külünü dökmemeyi beceriyordu gıcır gıcır arabanın üstüne. Sonra da arka camın önündeki Sivasspor atkısını ve üstündeki “Yiğidolar” yazısını gördüm. Hasan Hüseyin’in hiç unutmadığım ikiliğinin tam sırasıydı: “Memleketimiz Sivas kazamız Gürün/İstanbul illerinde sürün Allah’ım sürün.”
\nArabasını nerdeyse hiç kullanmıyor, hep apartmanın önünde. Bazen içine oturuyor, sanki bir pilot, uçağın motorunu çalıştırıyor, ısıtıyor ya da bir gemi kaptanı gibi, tüm ışıklarını yakıyor. Çevresinde geziniyor. Apartmanın çöplerini hep karanlıkta çıkarırken görüyorum onu. Galiba artık onun evi de, memleketi de, gurbeti de arabası. Her şeyini ona yüklemiş, bir yalnızlığını yüklememiş. Ağır gelir diye mi? Sigarası boyundan uzun adamın, yalnızlığı da kendisinden ağırdır belki de. “Yeşil Pansiyon” apartmanının yalnız “Yiğido”sunu görünce, aklıma geliyorum. Niye bilmiyorum.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza