Biliyorum belki şu gün yeri değil ama yazma zorunluluğu hissettim. Bir aya yakın hatta belki de geçen süreçte bazı kişilerin Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’a inanılmaz derecede yüklendiklerini görüyorum. Neymiş efendim, Yıldırım askere gitmemiş çürük raporu almış, neymiş efendim bedelli yaptı diye gösterilmiş. Miş... Mişşş... Aziz Yıldırım cezaevinden çıktıktan sonra hem suskun, hem de artık eskisi gibi ön planda görünmek istemiyor. Yani öyle tuttuğunu koparan, sesini yüselten Aziz Yıldırım yok. Hani “masum” diye kullandığımız bir deyim vardır. Aynen Aziz başkan şu anda öyle. Ama bu onun hep sessiz kalacağı anlamına gelmemeli. Bazı kişiler son zamanlarda F.Bahçe Başkanının kişilik haklarına aşırı derecede saldırıyor. Bu insanların ağzından hep Aziz Yıldırım çıkıyor. Yatıyorlar, kalkıyorlar Aziz Yıldırım. Neden? Sanırım bir kuyruk acıları var. Yıldırım, askerliğini yapmış veya yapmamıştır kime ne? Gider hesabını verir. Aziz başkan bana göre şu anda iyi bir takipçi rolünü oynuyor. Bazen susmak karşı tarafa en büyük cevaptır. Tabi ki anlayabilene... Ben derim ki herkes kendi kapısının önünü süpürsün. Bir de şunu söylememde yarar görüyorum, “Rayting yapalım” uğruna Aziz Yıldırım yanlış seçimdi. “Ses getiririz” diye düşünenler ne yazık ki amaçlarına ulaşamadılar. Doğru, Aziz Yıldırım’la hep rayting patlaması yapılır ama bu sadece o konuşursa olur.

Arif Kızılyalın, bizler servisimizde bu durumu tartışırken aldı eline telefonu Aziz Yıldırım’ı aradı. Önce ulaşamadı, sonra Aziz başkan Arif’e döndü ve “Varsa yoksa askerlik... Beni takım niye şampiyon olamadı, niye kupa alamadı, tesisler niye bitmedi, kulübün borcu niye bu kadar diye eleştirsinler. Askerlik durumumla Fenerbahçe’nin ne ilgisi var? Acaba ben olmasam ne konuşacaklar. Dillerine dolamışlar Aziz Yıldırım... Aziz Yıldırım... Böylesine kişisel bir saldırı dünyanın hangi ülkesinde var” dedi.. Yorum sizin...

Bir diğer hedef adam Aykut Kocaman. Kimdir Kocaman? Fenerbahçe’de futbol oynamış, goller atmış gol kralı olmuş, şampiyonluklar yaşamış, takımın başına geçtikten sonra lig şampiyonu yapmış Türkiye Kupası’nı kazandırmış birisi. Peki “Oklar” neden bu kadar fazla geliyor üzerine hâlâ anlamış değilim. Takım inişli çıkışlı grafik çizebilir, Aykut Hoca da ekibini kötü idare etmiş, oyuncu değişikliklerinde hata yapmış olabilir. İnsanoğlunun hata yapması kadar doğal bir şey var mı? Sonuçta herkes hata yapıyor. Dava aslında Sarı - Lacivertlilerin kötü futbolu değil. Dava Aykut - Alex kavgası.Ve Alex’in gönderilmiş olması. İşin özeti bu. Aykut Kocaman düne kadar çok zor günler geçirdi. Hatta istifa ile burun buruna geldi. Yıldırım engelledi. Hocanın yüzünü şu son birkaç gündür gülerken gördüm. Hoşuma gitti. Umarım hep böyle görmeye devam ederiz.

İstanbul trafiği felç durumda. Tam 3 saatte Şişli’den Kadıköy’e vardık, düşünün insanların sabah akşam çektiği eziyeti. Fenerbahçe için iyi bir gece oldu. Gollerin erken gelişi futbolcuları rahatlattı. Meireles’in dönüşü Cristian’ın özverisi, Mehmet Topal’daki yardımlaşma, Gökhan’ın sağ kanat bindirmeleri, Sow’un alkış alan golü ve futbolu Sarı - Lacivertlilerin olumlu yönleriydi. Üst üste maçlar oynayan Hasan Ali’nin yorgun görünmesini normal karşılıyorum. Ancak madem Stoch oynuyor o zaman Caner de bir süre için bu yere geçebilir. Hollandalı Kuyt düşüş gösteren bir diğer futbolcu ama golü muhteşemdi. Limassol’un bu karşılaşmaya kadar sadece 1 puan alması ahım şahım bir takım olmadığını gösteriyordu. Yine de Fenerbahçe karşısında etkili oldukları anların varlığından söz edebilirim. Tribünler doldu, ne yazık ki destek sürekli değildi. Çoğu taraftar 90 dakikayı sinemadaymış gibi izledi. Futbol iyi, skor güzel, 10 puan çok çok iyi, daha ne olsun ki...