Önce F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’dan söze gireyim. Biliyorsunuz ki Metris Cezaevi’nde 6. ayını tamamladı. Oraya girmesi dün gibi. Ama bir de kendisine sorun. Zaman geldi sağlığı bozuldu, hastane hastane dolaştı, zaman geldi gecesini revirde geçirdi. Aramız iyi olmasa da gidip Yıldırım’ı görmeyi çok istedim ancak prosedürlere takıldım. Yine de bazı meslektaşlarım benden daha şanslı olacaklar ki görüşme şansı buldular. En son Faik Çetiner Metris’e gitmiş. Faik çok eski dostum, şu anda TV8’in spor sorumlusu. Başkanın Faik arkadaşıma söylediklerini sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü duymadıklarınız, bilmedikleriniz var; işte Yıldırım’ın açıklamalarının özeti: “Gece gündüz dersimi çalışıyorum. Bu iddianame bizleri beraat ettirecek. Hani 19 maçta şike vardı, iddianamede 13 maç var. 6’sı buharlaştı mı? İlk duruşmayı iple çekiyorum. Kimsenin söylemeye cesaret edemediklerini ben açıklayacağım. Sonra herkes şapkasını önüne koyup bir daha düşünecek. 6222 sayılı kanunda değişikliğe gidildi. Kürsüden çıkıp “Bu, Aziz Yıldırım’ı kurtarma operasyonu” dediler. Hani nerde, hâlâ tutukluyum. Bunu konuşanlar şimdi niye yorum yapmıyor? “Maçlarda şike var” diyorlar. Şike sahada olur ama gel gör ki tek futbolcu tutuklu değil. Bir tek Bülent Uygun var o da teknik direktör. “Eskişehir-Trabzon maçında 7-8 futbolcu teşvik almış” diyorlardı, kimseyi sorgulamadılar. İbrahim Akın’a 100 bin Avro vermişiz. Kim kime vermiş, para nerede? 3 maç için “Tarlalar sürüldü” deniyordu. İddianamede sürülen tarla sayısı da 1’e inmiş. Sürülen 2 tarlaya ne oldu? Medya bu işi sorgulamıyor. 6 maç buhar olup uçtu mu? Buca-F.Bahçe maçı şikeydi. İddianamede o maç yok, Etik Kurulu raporunda var. Bunu anlayan varsa bana anlatsın. Üstüne basarak söylüyorum; 58. madde değişmemeli. Bunu, bizi kurtarma operasyonu olarak gösteriyorlar. Ben bunu istemiyorum. Herkes temiz, F.Bahçe mi kirli? 50 yılın faturasını bize çıkaramazlar. 1998’de göreve geldim, o günden bugüne tüm maçlar incelensin. Hodri meydan. 13 yılda yaptıklarımı 5-6 ayda bitirmeye çalışıyorlar. Türk futboluna büyük hizmetler verdim. 30 milyon dolar cebimden para harcadım. Stat, kapalı salon, tesis yaptım. 2 bin amatör sporcuyu barındırdım. Tek gün bir çalışanımın ya da sporcumun maaşını ödememezlik yapmadım. Bütün bunları yapmayıp, parayı transfere yatırsam 3 yıl değil, her yıl şampiyon olurduk. Geçen yılki takıma bir de Emenike’yi koyun, bizi kim yenebilirdi?.”

Şimdiden büyük bir heyecanla ilk duruşmanın yapılacağı 14 Şubat’ı iple çekiyorum. Bu tarih ilk bakışta takvim yaprağında yazılı olan ‘Sevgililer Günü’nü anımsatıyor olsa da ne tesadüftür ki Aziz Yıldırım’ın da mahkemeye çıkacağı gün. Sarı - Lacivertlilerin başkanı, dersini iyi çalıştığını söylediğine göre demek ki o gün ‘Yıldırım’ düşecek.

Özgür Çek’in yeniden F.Bahçe ailesine dönmesine sevindim, Alper Potuk’a gelince; 20 yaşındaki bu gencin futboluna sözüm yok ama dudak uçuklatacak para koparmanın derdinde. Eğer istediği parayı koparırsa (zannetmiyorum ama!) geldiğinde dengeleri bozar. Yöneticilerin ısrarına hiç gerek yok. Bir kere görüşüldü, olmadı. İyisi mi bir daha görüşülmesin.

Ayıp etmedik mi?

3 gün önce Keşan Belediyespor kafilesi kaza geçirmiş, 2 futbolcu kardeşimiz hayatını yitirmişti. Dün geceye kadar hiç bir statta saygı duruşunun yapılmaması büyük ayıptı. Doğrusu yadırgadım. Ölenler yoksa başka ülkenin evlatları mıydı? Bana göre herkes suçlu.

Maçın ilk bölümünde olağanüstü mücadele eden G.Antepspor karşısında sanki F.Bahçe’yi ‘sabote’ etmek için sahaya çıkmış Sarı - Lacivertli 11 (Volkan hariç) vardı. Volkan, bir gol yemesine karşın 6 net pozisyonu önledi. Neden F.Bahçe ilkyarıda bu kadar kötüydü, hiçbir anlam veremedim. Herbirinin üzerinde ölü toprağı örtülüydü. Anlayın ne demek istediğimi..

İkinci yarının son 20 dakikasında ise farklı bir F.Bahçe ortaya çıktı. Bu ani dönüşümü ben dahil kimseler anlayamadı. F.Bahçeli futbolculara sormak gerekir “Daha önce aklınız neredeydi?” diye... Önce Stoch attı, sonra Cristian öne geçirdi. Arkasından Mehmet Topuz gecenin kapanışını yaptı. Bu takım bir zoru daha başardı, kazandı. Yorum sizin..