Kurultaydan Vazgeçme Gerekçeleri

09 Temmuz 2011 Cumartesi
\n\n\n

CHPdeki muhalifler, kurultayı olağanüstü toplantıya çağırmaktan vazgeçtiler. CHP Genel Merkez yöneticilerine bakılırsa, gerekli imzayı bulamamışlardı. Muhalifler öyle demiyor ama:

\n

Parti öyle bir noktaya getirildi ki, kurultayla CHPnin ikiye kırılma olasılığı vardı. Vazgeçtik.

\n

Bu karara, yemin direnişinin mi etkili olduğunu soruyoruz. Tek gerekçe o değilmiş:

\n

Grup, MYK ve PM dağınık. Parti içinde çok ciddi mezhepsel ve kökensel kemikleşmeler başladı. Bütün bunları göre göre partiyi çetin geçecek bir kurultaya taşıyamazdık.

\n

Bir başka gerekçeleri daha var:

\n

Kurultay ile birlikte partide bir çatlama yaşanırsa, bunun sorumlusu olarak kurultayı toplayanlar gösterilecekti.

\n

Muhaliflerin yemin direnişini nasıl gördüklerine gelince:

\n

Yargıyla inatlaşma, yargı üzerinde baskıda bulunmanın sonucunu gördük. CHP bir kitle partisidir. Marjinal partiler gibi eylem içinde bulunamaz, bir makul noktada uzlaşmak gerekiyordu, hatta bu olanak hâlâ var. Yoksa, çıkmazdan sıyrılamayacağız.

\n

Çok yanlış buldukları yemin eyleminin asıl sorumlularını da saptamışlar:

\n

Sezgin Tanrıkulu ve Süheyl Batum.

\n

\n\n\n

Bir Anayasal Yorum

\n\n\n

Geçmişte Ankara Baro Başkanlığı ve CHP Genel Başkan Yardımcılığı yapmış olan Hakkı Süha Okay, Mustafa Balbayın ülkenin bölünmez bütünlüğünü bozmak ya da anayasal düzeni değiştirmek değil, hükümeti devirme savıyla yargılandığına dikkat çekti:

\n

Benim yorumuma göre, Balbayın durumu, serbest bırakılıp yemin ettirilmemesine gerekçe olarak gösterilen anayasanın 14. maddesi,hükümeti devirmesuçuna bir gönderme yapmıyor. Yine, gösterilen bir gerekçe olan anayasanın 83. maddesi, seçimden sonra TBMM üyesinin mahkûm olsa dahi, cezasının infazının dönem sonuna erteleneceğini öngörüyor. Balbay açısından ortada bir mahkûmiyet bile yok. Ortada bir tedbir var, yani tutukluluk. Dolayısıyla, hem 14. maddesi, hem de 83. maddesi açısından anayasanın yorumlanmasında çok ciddi yanlışlar yapılıyor. Bunalım, bu çerçevede hukuksal açıdan çözülebilir.

\n\n\n

Dokunulmazlık Tartışması

\n\n\n

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlunun, daha adaylıklar kesinleşmeden, geçen mart ayında, Anayasanın 14 ve 83. maddeleri, Ergenekon gibi bir davadan herhangi bir şekilde yargılananların milletvekili seçilse dahi dokunulmazlık kazanamayacağını açıkça ortaya koyuyor. Aday olmalarında bir engel yok, ama dokunulmazlık kazanamazlar. Tutuklu olanlar Dokunulmazlık kazandıgerekçesiyle tahliye de edilemez, milletvekili olduğu için tahliyesi söz konusu olamaz; böyle bir gerekçe kullanılamazdediğini anımsatmıştık.

\n

Eski CHP Grup başkanvekillerinden Ali Nejat Ölçen, Kanadoğluna katılmadığını bildirdi. Ölçene göre, anayasanın 14 ve 83. maddelerinin, tutuklu bulunan ve 12 Haziranda milletvekili seçilen bireyler için uygulanması olanak dışı:

\n

Anayasanın 14. maddesinde Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan faaliyette bulunduğusavı yargı tarafından kanıtlanmamış ve anayasanın 83. maddesinde belirtilen suçüstü halisöz konusu olmamış ve karara bağlanmamıştır. Milletvekili seçilen bu bireylerin tutukluluk halinin devamı, hukukun AKEPEleşmesinin sonucudur. Tutuklu bulunan milletvekilleri dokunulmazlık hakkını kazanırlar ve onların TBMMde görevlerini engellemek aslında anayasanın özüne ve sözüne aykırıdır. Seçilen kişi milletvekilidir, dokunulmazlık zırhına bürünmüştür. Yargı onu bu düzeyin dışına itemez. Meclis kararı olmadıkça.

\n\n\n

Danıştayın Görevi Nedir?

\n

\n\n\n

İdare hukuku kitaplarının yalnızca şöyle bir kapağını açmış olanlar bile bilir ki, Danıştay idareyidenetler. Danıştay, yüksek idare mahkemesidir; devletin en yüksek danışma ve inceleme organıdır.

\n

Oysa, Bülent Arınçın Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyordiye tanımladığı yeni Danıştay Başkanı Hüseyin Hüsnü Karakullukçu, İdare, siyasi iktidardır. Bizim derdimiz idareyle sürtüşme yaratmak değildir. Ben burada idareyi yargılamıyorumdemiş bulunuyor.

\n

Danıştay, idareyi denetlemeyecek, yargılamayacak da ne yapacak? Dahası, Sayın Karakullukçu, idareyi denetlemeyecek olan Danıştayın Başkanlığında ne diye oturacak?

\n

Karakullukçu, gazetecilere bir şey daha söylemiş:

\n

Adamsan sonuna kadar adam gibi yaşarsın. Tavuk gibi yaşasaydım tavuk olurdum.

\n

Danıştay Danıştaysa eğer, sonuna kadar Danıştay gibi olmalı değil mi? Hem, devlet kümes idaresi değil ki, her önüne geleni tavuk gibi kestirip attırasın.

\n\n\n

Şike

\n

\n\n\n

Şike gerekçesiyle soruşturulan Aziz Yıldırımın birkaç saatliğine de olsa rahatsızlığı nedeniyle gözaltı kararının kaldırılmasıbir başka olaya götürdü bizi:

\n

Silivri tutuklusu Kuddusi Okkır, 14 Nisan 2008de Acilen tedavi edilmek istiyorum.Tam teşekküllü hastanede. Arz ederimdiye dilekçe vermişti. Kanser olan Okkır, ancak yaklaşık 2.5 ay sonra, 1 Temmuz 2008de tahliye edilmiş, 5 gün sonra da ölmüştü!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları