Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kurultaydan Vazgeçme Gerekçeleri
CHP’deki muhalifler, kurultayı olağanüstü toplantıya çağırmaktan vazgeçtiler. CHP Genel Merkez yöneticilerine bakılırsa, gerekli imzayı bulamamışlardı. Muhalifler öyle demiyor ama:
\n“Parti öyle bir noktaya getirildi ki, kurultayla CHP’nin ikiye kırılma olasılığı vardı. Vazgeçtik.”
\nBu karara, yemin direnişinin mi etkili olduğunu soruyoruz. Tek gerekçe o değilmiş:
\n“Grup, MYK ve PM dağınık. Parti içinde çok ciddi mezhepsel ve kökensel kemikleşmeler başladı. Bütün bunları göre göre partiyi çetin geçecek bir kurultaya taşıyamazdık.”
\nBir başka gerekçeleri daha var:
\n“Kurultay ile birlikte partide bir çatlama yaşanırsa, bunun sorumlusu olarak kurultayı toplayanlar gösterilecekti.”
\nMuhaliflerin yemin direnişini nasıl gördüklerine gelince:
\n“Yargıyla inatlaşma, yargı üzerinde baskıda bulunmanın sonucunu gördük. CHP bir kitle partisidir. Marjinal partiler gibi eylem içinde bulunamaz, bir makul noktada uzlaşmak gerekiyordu, hatta bu olanak hâlâ var. Yoksa, çıkmazdan sıyrılamayacağız.”
\nÇok yanlış buldukları yemin eyleminin asıl sorumlularını da saptamışlar:
\nSezgin Tanrıkulu ve Süheyl Batum.
\n\n\n\n
Bir Anayasal Yorum
\n\n\nGeçmişte Ankara Baro Başkanlığı ve CHP Genel Başkan Yardımcılığı yapmış olan Hakkı Süha Okay, Mustafa Balbay’ın ülkenin bölünmez bütünlüğünü bozmak ya da anayasal düzeni değiştirmek değil, hükümeti devirme savıyla yargılandığına dikkat çekti:
\n“Benim yorumuma göre, Balbay’ın durumu, serbest bırakılıp yemin ettirilmemesine gerekçe olarak gösterilen anayasanın 14. maddesi, ‘hükümeti devirme’ suçuna bir gönderme yapmıyor. Yine, gösterilen bir gerekçe olan anayasanın 83. maddesi, seçimden sonra TBMM üyesinin mahkûm olsa dahi, cezasının infazının dönem sonuna erteleneceğini öngörüyor. Balbay açısından ortada bir mahkûmiyet bile yok. Ortada bir tedbir var, yani tutukluluk. Dolayısıyla, hem 14. maddesi, hem de 83. maddesi açısından anayasanın yorumlanmasında çok ciddi yanlışlar yapılıyor. Bunalım, bu çerçevede hukuksal açıdan çözülebilir.”
\n\n\nDokunulmazlık Tartışması
\n\n\nYargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, daha adaylıklar kesinleşmeden, geçen mart ayında, “Anayasanın 14 ve 83. maddeleri, Ergenekon gibi bir davadan herhangi bir şekilde yargılananların milletvekili seçilse dahi dokunulmazlık kazanamayacağını açıkça ortaya koyuyor. Aday olmalarında bir engel yok, ama dokunulmazlık kazanamazlar. Tutuklu olanlar ‘Dokunulmazlık kazandı’ gerekçesiyle tahliye de edilemez, milletvekili olduğu için tahliyesi söz konusu olamaz; böyle bir gerekçe kullanılamaz” dediğini anımsatmıştık.
\nEski CHP Grup başkanvekillerinden Ali Nejat Ölçen, Kanadoğlu’na katılmadığını bildirdi. Ölçen’e göre, anayasanın 14 ve 83. maddelerinin, tutuklu bulunan ve 12 Haziran’da milletvekili seçilen bireyler için uygulanması olanak dışı:
\n“Anayasanın 14. maddesinde ‘Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan faaliyette bulunduğu’ savı yargı tarafından kanıtlanmamış ve anayasanın 83. maddesinde belirtilen ‘suçüstü hali’ söz konusu olmamış ve karara bağlanmamıştır. Milletvekili seçilen bu bireylerin tutukluluk halinin devamı, hukukun AKEPE’leşmesinin sonucudur. Tutuklu bulunan milletvekilleri dokunulmazlık hakkını kazanırlar ve onların TBMM’de görevlerini engellemek aslında anayasanın özüne ve sözüne aykırıdır. Seçilen kişi milletvekilidir, dokunulmazlık zırhına bürünmüştür. Yargı onu bu düzeyin dışına itemez. Meclis kararı olmadıkça.”
\n\n\nDanıştay’ın Görevi Nedir?
\n\n\n\n
İdare hukuku kitaplarının yalnızca şöyle bir kapağını açmış olanlar bile bilir ki, Danıştay “idareyi” denetler. Danıştay, yüksek idare mahkemesidir; devletin en yüksek danışma ve inceleme organıdır.
\nOysa, Bülent Arınç’ın “Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyor” diye tanımladığı yeni Danıştay Başkanı Hüseyin Hüsnü Karakullukçu, “İdare, siyasi iktidardır. Bizim derdimiz idareyle sürtüşme yaratmak değildir. Ben burada idareyi yargılamıyorum” demiş bulunuyor.
\nDanıştay, idareyi denetlemeyecek, yargılamayacak da ne yapacak? Dahası, Sayın Karakullukçu, idareyi denetlemeyecek olan Danıştay’ın Başkanlığı’nda ne diye oturacak?
\nKarakullukçu, gazetecilere bir şey daha söylemiş:
\n“Adamsan sonuna kadar adam gibi yaşarsın. Tavuk gibi yaşasaydım tavuk olurdum.”
\nDanıştay Danıştay’sa eğer, sonuna kadar Danıştay gibi olmalı değil mi? Hem, devlet kümes idaresi değil ki, her önüne geleni tavuk gibi kestirip attırasın.
\n\n\nŞike
\n\n\n\n
Şike gerekçesiyle soruşturulan Aziz Yıldırım’ın birkaç saatliğine de olsa “rahatsızlığı nedeniyle gözaltı kararının kaldırılması” bir başka olaya götürdü bizi:
\nSilivri tutuklusu Kuddusi Okkır, 14 Nisan 2008’de “Acilen tedavi edilmek istiyorum.Tam teşekküllü hastanede. Arz ederim” diye dilekçe vermişti. Kanser olan Okkır, ancak yaklaşık 2.5 ay sonra, 1 Temmuz 2008’de tahliye edilmiş, 5 gün sonra da ölmüştü!
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama