İstanbul seçimleri için karar haftasına girildi. Son anda bir değişiklik olmazsa, AKP yeni bir itiraz malzemesi çıkarmazsa YSK’nin 3 Mayıs’ta son noktayı koyması bekleniyor.
AKP’nin 16 Nisan’da verdiği 44 sayfalık olağanüstü itiraz dilekçesinde daha önce İstanbul il ve ilçe seçim kurullarında incelenmiş konuların yeniden gündeme getirilmesinden başka bir şey yok.
Öncelikle şunu vurgulayalım; AKP’nin elbette itirazda bulunma hakkı vardır. Önceki kıl payı kaybedilen seçimlerde CHP’nin yaptığı itirazlar AKP tarafından şöyle karşılanıyordu:
“Seçimi kaybettiniz, ağlamayın. Bu tür itirazlarla da halkın iradesine gölge düşürmeyin...”
Biz bunu söylemiyoruz; sadece şunu istiyoruz:
Yaptığınız itirazların somut delilinin olması gerekir. YSK, AKP için delil bulmakla sorumlu değil...

***

AKP’nin itirazlarını ana başlıklar halinde irdeleyelim...
Sandık kurulu başkanları: AKP, son yapılan değişiklikle sandık kurulu başkanlarının devlet memuru olması gerektiğini, ancak buna uyulmadığını iddia ediyor. Pek çok başkan gerçekten de devlet memuru değil. Ancak yasa, yeterli memurun olmadığı durumlarda sorumluluk almasında sakınca olmayan herkesin başkan olmasına izin veriyor. Burada asıl olan başkan görevini yaptı mı yapmadı mı? Yaptıysa, yani seçmen iradesini sakatlayan bir tutumu yoksa “tam kanunsuz” bir durum yok demektir.
Tutukluların iki listede olması: Bunun somut örneklerinden biri benim. 1729 günlük mahpuslukta, 2009 yerel seçimleri, 2010 referandumu, 2011 genel seçimleri olmak üzere 3 kez Silivri’de oy kullandım. Adalet Bakanlığı, hapiste oy kullanacak kişilerin listesini cezaevlerine gönderiyor. O kişilerin dışarıdaki adreslerine de seçmen pusulası gidiyor. Ola ki seçime 3 gün kala özgürlük gelirse, oyu dışarıda kullanıyor.
Ölü seçmenin listede yer alması: İstanbul’da günde 200-220 kişi yaşamını yitiriyor, 600 çocuk dünyaya geliyor. Seçmen listeleri teknik olarak seçimin yapılacağı haftanın başında son kez yenilenip seçim takvimi döneminde ölenler çıkarılıyor. 31 Mart seçimleri için bu güncelleme 23 Mart Pazartesi günü yapıldı. Sonrasında ölenler istatistiki olarak 1500 kadar. AKP’nin “ölü seçmen listede” itirazındaki rakam da buna yakın.
Kısıtlıların oy kullanması: Bize göre en insani olmayan itiraz maddesi bu. AKP, hastane raporuyla oy kullanma iradesini yitirmiş kişilerin araştırılmasını istiyor. YSK, bu araştırmayı nasıl yapacak? Örneğin bir yurttaşa gidip, “Sen bunamış görünüyorsun, nasıl oy kullandın” diye mi soracak?
Bu ana maddeler dışındaki oy kaydırmalarının düzeltilmesi, geçersiz oyları yeniden sayma gibi itirazların gereği zaten yerine getirildi.

***

AKP, dilekçesinin 40. sayfasında, yukarıdaki iddialarıyla ilgili delillerin YSK tarafından araştırılmasını istiyor.
Bunun Türkçesi şu:
Eyy YSK, ben itirazlarımı yaptım ama, bunları delillendiremiyorum. Onu da sen yap, seçimi iptal ettirecek deliller bul!
YSK’nin böyle bir görevi yok. YSK, önüne konan bilgi ve belgelerle hareket eder.
Hukuk devleti kavramını kullanmaktan vazgeçtik; Türkiye bir kanun devleti ise yürürlükteki kanunlar yürürlükte ise AKP’nin başvurusunun reddedilmesi gerekir.
Başka yorum yok!