Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İflasın İlanı

08 Ocak 2013 Salı

\n

\n

Balyoz davasında verilen ağır cezaların gerekçelerini 2 ayda ancak tamamlayan ve Yargıtaya başvurma sürecini uzatarak mahkûmların biraz daha mağdur olmalarına neden olan mahkemenin sıkıntısı anlaşıldı: Verdikleri mahkûmiyet kararlarına bir gerekçe bulamamak! \n

\n

Gerekçeleri, verdikleri mahkûmiyet kararları gibi: Kanıtsız... Keyfi... İzledikleri hukuksuz ve intikamcı yönetimlerine uygun... Bilinçli olarak yanlış... Dosyadaki evrakı hukuka uygun olarak değil de keyifleri istedikleri gibi yorumlama...\n

\n

Mahkeme, uydurukluğu, sahteliği ulusal ve uluslararası bilirkişiler tarafından defalarca gösterilmiş, sözde darbe planlarını içeren esas CDleri delil olarak kabul ediyor. Zaten mahkûmiyet kararını da bunlara dayanarak verdiği için gerekçeli kararında da kendini inkâr etmesi beklenmiyordu... Acaba nasıl bir kıvırtıcı gerekçe gösterilecek merakı içindeydi herkes...\n

\n

Şöyle sudan gerekçelerine baktığınızda, verdikleri kararın hukuken tamamen gerekçesiz bir karar olduğunu görüyorsunuz.. \n

\n

***\n

\n

Darbe CDsinin, devlet içindeki sahte delil üretme çetesince üretildiğinin kanıtlanmasına, bakın mahkeme ne diyor: Hiçbir bilirkişi raporu, yargıcı kesin olarak bağlayamaz.\n

\n

Şüphesiz, bilirkişi raporları, yargıç olanlara kararlarında yol göstericidir. Yargıç, dosya bütünlüğü içinde bilirkişi raporlarını değerlendirir. Balyoz davası dosyasında ise çok sayıda delil falan yok, tek bir delil var: Sözde darbe planlarını içeren CDler! Dosyada ne bir ıslak imza var, ne darbe planlarını doğrulayacak tek bir ifade veya başka bir kanıt... \n

\n

Yargılanan subaylar veya sivil sekreterler arasında, sahtekârların istedikleri doğrultuda ifade verecek ve yalan beyanda bulunarakevet darbe planları yapıldıdiyecek tek bir kara yüzlü ve alçak da bulamadıkları için, mahkeme dosyasındakidarbe CDleri tek sözde kanıttır. \n

\n

Bu nedenle, Balyoz davasının temel delili olan CDlerin gerçek mi, sahte mi olduklarını saptamak mahkemenin karar vermesinde temel yol göstericidir. Bu bakımdan, bu davada bilirkişi raporu hayati önemde ve değerdedir... Yargıçlık cüppesi taşıyan hiçbir hukukçu, kalkıp da bu dava içinben bu CDlerin sahte olduğunu belirten bilirkişi raporlarını kabul etmiyorumdiyemez…\n

\n

Bilirkişi raporlarını kabul etmiyorum dediğine göre, sanıklar ve dava konusunda karar verici tek delilin sahteliğini görmezden geliyorlar. Doğru mu, sahte mi merak etmiyorsun! Dahası, sahteliği belgelenen bu raporları kabul edersem, mahkûmiyet kararı veremem, en iyisi bunları yok sayayımtutumunu açıklıyorsun!..\n

\n

***\n

\n

TÜBİTAKın verdiği tartışmalı bilirkişi raporunu, CDlerin doğruluğu konusunda yol gösterici kabul ediyorsan eğer, CDlerin 2003te kaydedildiğini ve değiştirilmediğini de kabul ediyorsundur... O zaman, CDlere, 2008 yılına kadar bir dizi olayın nasıl girdiğini, 2007de bulunan yazı fontlarının 2003te nasıl kullanıldığını da açıklamalısın! Ama bunu da yapmıyorsun!\n

\n

Hem TÜBİTAK, hem ulusal ve uluslararası diğer bilirkişilerin raporlarını reddediyorsan eğer, o zaman CDlerin varlığı da ortadan kalkıyor demektir. Acaba onlar gerçekten CD mi, yoksa ekmek kadayıfı mı... İçlerinde darbe planı mı var, yoksa muzlu ballı içecek mi... Belki de porno filmleri içeren birtakım CDleri size içlerinde darbe planları var diye yutturuyorlar, nereden bileceksiniz?!..\n

\n

Verdikleri mahkûmiyet kararlarıyla kendilerini tam köşeye sıkıştıran heyetin gerekçesine bakın: Bu CDlerin aynılarının Genelkurmayda da bulundukları teyit edilmiştir”, o halde CDlerdeki darbe planları doğrudur...\n

\n

Artık pes mi dersiniz, yoksa ne... Genelkurmaydaki CDler, sadece Plan Seminerini içeriyor. Yargılananların hiçbiri, Plan Seminerini içeren CDleri reddetmiyor... Plan Seminerini reddeden tek kişi yok! \n

\n

Genelkurmayın CDlerinde, sahtekârların ürettikleri 11, 16 ve 17 Nolu CDlerse yok... Gerekçeli kararda bir ayakoyunuyla sahte darbe planı CDlerin de Genelkurmayda bulunduğu ve mahkemeye gönderildiği görüntüsü yaratılıyor... \n

\n

Ben utanıyorum...\n

\n

Şu gerekçeye bakar mısınız, darbe neden olmamış: “Çetin Doğanın Mayıs 2003te kalp ameliyatı olması ve Ağustos 2003te emekli edilmesi gibi nedenlerle, Çetin Doğan liderliğindeki cunta yapılanmasının darbe harekâtını ellerinde olmayan nedenlerle tamamlayamadığı”...\n

\n

Yahu Çetin Paşa, tam kalp ameliyatı geçirecek zamanı bulmuşsun kardeşim demekten başka söz bırakmıyor mahkeme heyeti!\n

\n

***\n

\n

Ayıptır bu gerekçeli karar. Heyeti de bitirmiştir, hukuku da, yasayı da, anayasayı da...\n

\n

Askeri darbelerde sorguya alındığımızda hep şunu dinledik: Burada ne anayasa var ne babayasa... Burada Allah biziz...\n

\n

Balyoz davası, yargılaması, kararları ve gerekçeleriyle kulağımızdan hiç gitmeyen bu sesi yeniden çağrıştırdı... Sanıyorduk ki sadece askeri darbelerde hukuk guguk olur...\n

\n

Hayır, sivil darbe içinde yaşadığımızın kanıtı, bu kararlardır. \n

\n

Askeri dönemle bugünün benzerliğini asla askeri mahkemelerle kuramazsınız...\n

\n

Ama, MİT ve kontrgerillanın sorgu odalarıyla rahatça kurarsınız...\n

\n

Yaşadığımız tam bir hukuk iflasıdır...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları