Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yargıyı AKP'leştirmek!

26 Eylül 2008 Cuma

Şu AKPliler Alman adaletini, Deniz Feneri davasına bakan mahkemeyi, yargıçlarını, savcıyı ve soruşturmayı yapan komiseri bir ele geçirseler neler olurdu? Sürüm sürüm süründürürlerdi! Baskılar, yer değiştirmeler, AKP yandaş medyasının linç girişimleri ile davayı zıvanadan çıkarırlardı... Frankfurttaki davayı beraatla sonlandırırlardı ve/veya kan gövdeyi götürürdü!

Önceki günkü ve dünkü Cumhuriyetteki haber durumu anlatıyor: Şehitlere kelle ve Öcalana sayın diyen RTErdoğanı, şehit ailelerinin başvurusu üzerine 3er kuruş tazminat ödemeye mahkûm eden mahkemenin yargıcı Sevgi Övüçe, Adalet Bakanlığının görevlendirdiği 6 müfettiş”, “denetim veya sorgu baskını yapıyor! Bakanlık, yargıç hakkında soruşturma açıyor; nedeni, mahkeme kararlarının gerekçelerini yazmakta gecikmesi...

Neden gecikmiş? Bakanlık Övüçe gerekli destek eleman vermemiş! Yargıç her şeyi tek başına yapmak zorunda bırakılmış. Dolayısıyla Övüçün biriken gerekçeleri yazması fiziki olarak (zaman yokluğu) mümkün olamıyor!

Yani Adalet Bakanlığı, önce yargıcın elini kolunu bağlayıp sandalyeye oturtuyor, sonra şu su bardağını bize ver bakalım! veya yargıcın önüne bir kamyon dolusu dosyayı yığıyor sonra da Şunları bir gün içinde karara bağla diyor!

Eğer ortada bir suç varsa, bunun teşvikçisi ve yaratıcısı Bakanlığın ta kendisi!

Bakanlık, adalet değil adaletsizlik dağıtan yapısına baksın önce! Mahkemelerin neden her davaya üç-beş ayda bir gün vermelerinde kendi ihmallerini, yeteneksizlik ve yetersizliklerini kamuya açıklasın!

Adalet Bakanlığı yargının sorunlarını çözeceğine, müfettişleri marifetiyle, özellikle AKPye ve iktidara ucu dokunacak konuları cısss ilan ediyor, dikkat et elin kolun yanar, diyor... Yargıç Övüçe 6 müfettişin ifade alma baskını, aslında bütün yargı sistemine verilen Ayaklarınızı denk alın mesajıdır!

***

Yargı bağımsız değil! Bunu bağımsız hukukçuları bir yana bırakın, yargının en üst kurulu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek diyor. Akşam gazetesi muhabiri Ersin Bala yaptığı açıklamada, 12 Eylül öncesi Yüksek Kurulu arıyoruz... Siyasi iktidarlar yargı benim elimde olsun anlayışıyla hareket etti... Bugünkü HSYKnin sekreteryası bile Adalet Bakanlığına bağlı. Yazı yazdıracak kâtibimiz bile yok...” diyor.

Başka? Yargı bağımsızlığı, demokraside olmazsa olmaz bir kuraldır. Yargının da kendi içinde bağımsız olması gerekir. Bir hâkimin, önce kendisine karşı bağımsız olması şart... Hâkim ve savcılar hakkında yapılan şikâyetler Adalet Bakanının izin vermesi durumunda, Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişleri tarafından soruşturuluyor. Teftiş Kurulunun bağlı olduğu Adalet Bakanı, siyasi bir partinin temsilcisi. Böyle olunca, Teftiş Kurulu Başkanlığı siyasi iradeye bağlı bir kurum, müfettişler de bakanlığın ajanı gibi algılanıyor. Teftiş Kurulunun, HSYKye bağlanması gerekir...

Yargıç Özbek başka ne desin!.. Şunu da diyor: “Bugün bakanlık izin vermezse Soruşturma aç deme yetkimiz bile yok. HSYKye ulaşan şikâyetleri, üst yazı ile bakanlığa gönderiyor ve sonucunun bildirilmesini istiyoruz...”

Bağımlı yargının ta kendileri!

AKP, yargıyı elinde tutuyor! Adalet Bakanı ve müsteşarı 7 kişilik HSYKnin doğal üyeleri! Adalet Bakanlığı, kendine bağlı müfettişleri de, tamamen kendi adamlarından oluşturmak için üstelik çeşitli girişimler içinde... Denetim, giderek siyasallaştırılma yolunda!

***

Yargı, AKPnin en önemli hedeflerinden biri! Bizzat RTErdoğan yargı tarafsız değil, deyip duruyor... Yargı tarafsız değil demesi, aslında Yargı bizden taraf değil anlamına geliyor!

RTErdoğanın tarafsızlık kavramı ve içeriğinden ne anladığını, yandaşı olmayan basına karşı açtığı savaştan çok iyi biliyoruz: Tarafsızlaştırmak, AKPleştirmek demektir. Adamlar, bağımsız sözcüğünden nefret ediyor!

RTErdoğan iktidarının yargıya bakışları da, tıpkı basına bakışları gibidir! İktidar, el altından ve el üstünden, yardakçı ve cellat basını aracılığıyla ne hukuk bırakıyor, ne insan hak ve özgürlükleri... Ergenekon soruşturmasında bunu yaşıyoruz...

Bir de, pek çok örnekte!

Pazar yazımda ele alacağım, bir savcı üzerinde aylardır sürdürülen alçakça linç olayı, bunun çok tipik örneklerinden biridir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları