AKP iki cephede asimetrik savaş sürdüremez

11 Ağustos 2015 Salı

Türkiye AKP tarafından şiddet sarmalına sokuldu ve bundan nasıl çıkacağı belli değil. Bu gidişatın mantıklı sonucunda bir iç savaş var. AKP, bu yoldan gidip Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği erken seçimleri kazanarak, “kurtarıcı” kisvesiyle ülkeyi tekrar “normal” rayına oturtmayı planlıyorsa, hayal görüyor. El Nusra gibi örgütlere yardım ederek Beşşar el Esad’ı devirme hesapları ne kadar tuttuysa, bu da o kadar tutacaktır.
AKP’nin, PKK ile savaşı ve HDP’yi siyaset alanının dışına itme çabalarında uluslararası destek alamayacağı da gün geçtikçe netleşiyor. Batı, PKK’ye karşı savaşın meşruiyetini teslim etmekle birlikte, ısrarla bunun “orantılı” olmasını ve barış sürecine dönülmesini telkin ediyor. Batı’nın tepkisi daha sert olurdu ama Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadele taahhütleri bunları yumuşatıyor.
Ancak gelişmeler ve Ankara ile Washington’da yapılan bazı toplantılardan sızanlar, ABD’nin AKP iktidarına perde arkasından ciddi baskı yaptığını gösteriyor. İncirlik’e ABD’ye ait F-16’ların indirilmeye başlandığı ve IŞİD’e karşı yeni bir cephe açmanın hazırlıklarının yapıldığı bir sırada Türkiye’nin PKK ile girdiği savaş Washington’ın işine gelmiyor.
Başkan Obama’nın, PKK’ye karşı mücadelenin haklılığını kabul etmesine rağmen, Ankara’nın “PKK değil, IŞİD üzerinde yoğunlaşması gerektiğini” söylemesi de bunu kanıtlıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, tam bu sırada, ABD’li mevkidaşı John Kerry ile Malezya’da görüştükten sonra, Türkiye’nin yakında IŞİD’e karşı kapsamlı mücadele başlatacağını söylemesi de haliyle, dikkat çekiyor.
Türkiye’nin PKK’ye karşı Irak topraklarında düzenlediği operasyonların meşruiyetini asıl sorgulayan ülkeler ise Arap ülkeleri, İran ve Rusya. Arap Birliği’nin bu konudaki kınama kararı, oyunu Türkiye’den yana kullanan Katar hariç, tüm üyelerini bağlıyor. Moskova ile Tahran da bu operasyonları gayrimeşru olarak gördüklerini duruydular. Özetle AKP’nin Türkiye’yi hem Batı’da, hem de Doğu’da içine sürüklediği “değersiz yalnızlık” burada da baş gösterdi.
Çavuşoğlu’nun açıklamasından, AKP’nin PKK konusunda ipi elinden kaçırmak üzere olduğunu gördüğünü ve bu nedenle ağırlığı IŞİD ile mücadeleye çevirmek istediğini mi anlamalıyız, belli değil. Gerçekten öyle ise Erdoğan bundan çok memnun olmaz. AKP, iç siyasi hesapları uğruna PKK’ye karşı topyekûn savaşını sürdürürken, özellikle dışarıda dikkatleri farklı yöne çekmek için eşzamanlı olarak IŞİD’e karşı “kapsamlı mücadeleye” girmeyi de planlıyor olabilir.
Ancak bu son derece tehlikeli olur, zira bu plan, PKK saldırıları artarken bunlara IŞİD saldırılarını ekleyecektir. Bunlar da ağırlıklı olarak sivil hedeflere yönelecektir. Uzun lafın kısası, Türkiye’nin iki cephede yürüttüğü asimetrik bir savaştan başarılı çıkma olasılığı çok düşük. Olan sonunda masum insanlara olacaktır. Göz göre göre ülkeyi bu noktalara sürükleyen politikacıların varlığı en büyük talihsizliğimizdir.

***

Rahmetli babamın yakın dostlarından ve Ankara’daki lise yıllarımda evimizi sık sık ziyaret eden renkli simalardan olan Fikret Otyam’ın vefatını derin üzüntü ile öğrendim. Gençliğimin en güzel dönemine ait bir yıldız daha kaymış oldu. Son görüşmemizde, o tatlı tebessümüyle, “Herkes gitti anahtar bende kaldı, kapıyı ben kilitleyip gideceğim” demişti. Başta eşi Filiz Hanım ve liseden beri tanıdığım kızı sevgili Elvan olmak üzere, ailesine başsağlığı dilerim. Huzur içinde yat Fikret Abi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları