Eşzamanlı, göstere göstere müdahale...

21 Mayıs 2016 Cumartesi

AKP’nin bir dönemle sınırlı anayasa değişikliği içinde, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin hızlandırılmış oylamalardan çıkan ilk turların sonuçları referanduma gidişi zorluyordu... Televizyonların canlı yayınları Meclis’in içine taşınmış, öncelik, öngörü kapma yarışı içindeki kanallarda, kritik havayla uyumlu parti sözcüleri ağırlıklı ne olabileceğine ilişkin görüşlere yer veriliyordu.. Geçen haftanın AKP milletvekillerinin Saray’a sadakatlerinin ölçümlenmesinin belgesi oy kullandırma ayıplı durumlarından sonra, partilerin sandıktaki oy dağılımları, denetimlerine ilişkin suçlamaların dozu üzerinden de tartışmalar tırmanmıştı...
İki tur oylamalar arasındaki partiler adına yetkin sözcülerin açıklamalarına bakılırsa, AKP kadroları da referanduma kalacak oylama sonucunu istemiyor, terör kıskacında sandık kurulması kaygılarını paylaşıyorlardı. MHP ve HDP oyları tarafların önceden keskinleşmiş olması bağlantılı fazlaca sorgulanmazken AKP adına ana akım medya kadrolarından da CHP’ye baskılar yoğunlaşmıştı. CHP’den, milletvekillerinin anayasal hakları gereği oylarında serbest bırakıldıkları tezinde ısrarcı, her renkten sayısı asla kesin bilinemeyecek oy kullanan milletvekili olduğu gerçeğinin altı çizilerek yetersiz oyda AKP’nin öncelikle kendi milletvekillerini sorgulaması gerektiği açıklamaları geliyordu...
Meclis’ten yapılan canlı yayın haberlerinin hepsi birden, eşzamanlı, göstere göstere yapılan müdahalenin kanıtı niteliğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı yayın konuşmaları ile, birçok kez gün boyu kesilmesi çok dikkat çekiciydi... Rize Ticaret Odası organizasyonunda düzenlenmiş çayın tanıtılması gündemli bir dizi etkinlik söz konusuydu. En ilginç zamanlama Meclis yayınları kesilerek yapılan canlı yayınlardan birinin gerekçeleştirilmesindeydi... Gönüllü kalabalıkların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlemek için toplanmasıyla bağlantılı yapılan kısa ve öz bir sesleniş konuşması tam da çok kritik 2. tur oylamasının öncesine gelmişti..

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan çok kesin bir dille referanduma gerek kalmadan milletvekillerine dokunulmasını öngören tezkerenin yeterli oyla kabul edilmesi dileğini açıklıyor, olmazsa hiç tereddüt etmeden referanduma gidileceği kararının verileceğini açıklıyordu... “Terör örgütlerini destekleyen Meclis’teki milletvekillerinin Meclis’ten temizlenmesi için, dokunulmazlıkların kaldırılmasında..” yapılacak referandumda halktan çok yüksek oy çıkacağını muştuluyordu. Gönüllü hemşerileri “Başkan Erdoğan” sloganları arasında alkışlı desteklerini esirgemiyorlardı.
Meclis’te 2. tur oylama ile milletvekillerine dokunulması kararının çıkmasından sonraki canlı yayın konuşmalarında, paralel çizgideki canlı yayın seslenişlerinde ise evet oyu vermeyen milletvekillerini, terör suçlarının destekçiliğini yapmakla suçlamakta daha keskin bir söylemden kaçınmıyordu. Meclis’in dokunulmazlıklara ilişkin iradesinden, HDP’lilerin siyaseten Meclis’ten temizlenmesi gibi bir sonucun çıktığı siyasal algısını vermekten de çekinmiyordu.. “Benim milletim vatana ihanet suçu işleyenleri parlamentoda görmek istemiyor..” türünden cümleleri peş peşe kullanıyordu.
Meclis’ten yapılan canlı yayınlarda yeterli oyu alan, AKP’nin anayasa değişikliği metninin nasıl uygulanabileceği, ortaya çıkabilecek çok boyutlu dev siyasal sorular üzerinden de gerek uzman milletvekilleri, gerekse metni incelemiş gazetecilerden de çok çarpıcı bilgilendirmeler vardı. En başından, sözü edilen dokunulmazlık dosyalarının, anayasa metninin çalakalem, hukuksal yanlışlıklar içinde hazırlanmış olması bağlantılı, bilinen sayıları katlayan boyutlara varabileceği gerçeği var. Çok fazla boyutlu hukuksal sorunun çıkabileceği bilgilendirmeleri örnekleri, katlanabilecek siyasal boyutları ile ürkütücü.. Ancak milletvekillerinin güçlü dayatma, içinde bulundukları siyasal çıkmaz içinde bile bile bu sorunları görmezlikten geldiklerinin altı çizilmekle yetiniliyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları