Ülkü Tamer

Peride Celâl

14 Mayıs 2011 Cumartesi
\n

Bir yazarı uzun süredir özlüyorum. Peride Celâli. Ne zaman adını bir yerde görsem ya da bir kitabını elime alsam, onunla karşılaştığım ilk günü hatırlıyorum.

\n

Peride Celâl, bence, günümüz Türk edebiyatının yüz aklarından biri. Kendisini tanımaktan kıvanç duyduğum yazarlar arasında yer alıyor. Ama yukarıda sözünü ettiğim ilk gün böyle düşünmüyordum.

\n

Milliyet Yayınlarının başına yeni geçmiştim. Ercüment Karacan ile Abdi İpekçi, beni Cağaloğlunda Gazeteciler Cemiyeti binasındaki asma kata uğurlarken, Ne yaparsan yap demişlerdi. Ben de kolları sıvamış, nitelikli bir yayın programı hazırlamaya koyulmuştum.

\n

O hafta içinde Peride Celâl telefon etti. Bir kitabı için görüşmek istediğini söyledi. Üç Yirmidört Saat romanı Milliyet gazetesinde yayımlanıyordu. Belli ki, kitabın Milliyet Yayınları arasında çıkmasını isteyecekti. Gönülsüzce kendisine bir randevu verdim.

\n

Gönülsüzcediyorum, çünkü kafamda belirli bir Peride Celâl imajı vardı. Benim için Kerime Nadirler, Muazzez Tahsinler çizgisinde yer alan bir yazardı o. Böyle yazarların kitaplarını yayımlamayı ise düşünmüyordum. Ne etsem de kendisini kırmadan kitabını geri çevirseydim?

\n

Peride Hanım geldi. Dünyanın en zarif insanlarından biri. Onun inceliğini, hanımefendiliğini görünce, kitabını geri çevirmek daha da güç geldi bana. Ama, Yayın programımız çok yüklü. Kitabınızı yayımlamamız şimdilik olanaksız dedim. Üzüldü Peride Hanım. Yine de teşekkür edip gitti.

\n

O gittikten sonra düşünmeye başladım. Ülkü dedim kendi kendime, sen bu kitabı okudun mu? Okumadın. Madem bu masaya oturdun, okumadığın bir kitabı nasıl geri çevirirsin! Ya haksızlık ediyorsan? Bir yayınevi yöneteceksen, önyargılardan sıyrılmalısın”.

\n

Arkadaşlardan birini gazeteye gönderip Üç Yirmidört Saati getirttim. Bir tomar gazeteyi eve götürüp o gece okudum romanı. Okur okumaz da Peride Hanıma gerçekten haksızlık ettiğimi anladım.

\n

Ertesi sabah ilk işim kendisine telefon etmek oldu. Mümkünse bir daha görüşmek istediğimi söyledim. O gün öğleden sonra geldi.

\n

Her şeyi açık açık anlattım. Kafamdaki imajdan, önyargıdan söz ettim. O gece Üç Yirmidört Saati okuduğumu, kitabı hemen yayımlamak istediğimi söyledim. Özür diledim.

\n

Biliyorumdedi Peride Hanım. Dün yayınevinden çıkıp Cağaloğlu yokuşundan inerken, daha önce yazdığım bütün kitaplara lânet ediyordum.

\n

Üç Yirmidört Saat kısa süre sonra çıktı. Çıkar çıkmaz da okurların, eleştirmenlerin büyük ilgisiyle karşılandı. Benim gibi düşünenlerin kafalarındaki önyargı silinmişti. Peride Celâl çağdaş edebiyatımızda seçkin yerini almıştı.

\n

Artık daha sonraki kitaplarını, önceden okumaya bile gerek duymadan, gönül rahatlığıyla, kıvançla yayımlayacaktım.

\n

Yeni kitabını ne zaman okuruz acaba?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları