Yaşasın çağdaş sanat

31 Mayıs 2013 Cuma

55. Venedik Bienali’nde Türkiye Pavyonu’nda Ali Kazma’nın ‘Rezistans’ı

\n

Kısa bir süre önceydi. Henüz Venedik’te değildik. İstanbul’da tam da Galata Kulesi’ne göz kırpma mesafesinde bir terasta karşımdaki iki insanın açıklamalarını hayranlıkla dinliyordum. Bu yılki Venedik Bienali’nde Türkiye Pavyonu’nun küratörü olan Emre Baykal ve Türkiye Pavyonu’nda sergilenen “Rezistans” eserinin yaratıcısı genç sanatçı (1971 d.) Ali Kazma... Hayranlığım, anlattıkları “olay” kadar, anlatma biçimlerine de odaklanıyordu. Çünkü aşkla anlatıyorlardı...

\n

Ali Kazma’dan ‘Direnç’

\n

Ali Kazma’yı dinlerken İKSV’nin “Rezistans”la ilgili hazırladığı kitabı inceliyordum bir yandan da. Adeta sinematografik bir kitaptı bu. Kitabın boyutları da bir video ekranını çağrıştırıyordu. Ve sayfaları çevirdikçe, sanki videodaki filmleri izliyordum...
Anladınız elbet:
“Rezistans” çok ekranlı bir video yerleştirmesi. Bienalin ana binası Arsenale’nin Artigliere binasında yer alan sergi alanında çepeçevre 5 dev ekran, mekânın ortası boş. Her birinde dönüşümlü filmler. En kısası 4, en uzunu 8 dakikalık filmler... “Benim için sanki ikinci bir ten, bedenimin derisi bu ekranlar” diyor...
Ali Kazma oldum olası beden çalışmalarına ilgi duymuştu. Bedeni şekillendiren toplumsal, kültürel, ekonomik, siyasi, bilimsel ve düşünsel katmanları irdeliyordu. Bedenin sınırları, bedenin olanakları, bedenin dili...
“Beden olmak”, “Bir bedene sahip olmak”... Bunların her biri belli bir gerilimi içeriyordu. Bu gerilimi , “materyal beden”, “toplumsal beden”, “denetlenen beden”, “disipline edilmiş beden”, “çalışan beden”, “konuşan beden”, “yaşanan beden”, “cinsel beden” gibi farklı tanım ve algılar içinde araştırıyordu.
Farklı ülkelerde farklı eğitimler alan, farklı kaynaklardan beslenen, 2000 yılından beri İstanbul’da yaşayan Ali Kazma, UNESCO Ödülü, Nam June Paik Ödülü gibi önemli ödülleri toplamış; Tokyo’dan
Sao Paulo’ya uluslararası çağdaş sanatın nabzı nerede atıyorsa orada sözünü söylemiş bir sanatçı.

\n

SAHA’nın açtığı saha

\n

Venedik Bienali coşkusunun aşkla dile getirildiği, sözünü ettiğim teras, SAHA Derneği’nin İstanbul’daki merkezinin terasıydı. Çağdaş sanatı destekleme amacıyla bir grup sanatsever tarafından 2011’de kurulmuştu dernek. Genç sanatçılara özgür ve bağımsız bir “saha açıyor”, Türkiye çağdaş sanatının tanınırlığını ve bilinirliğini artırıyor; bu doğrultudaki projelere karşılıksız destek veriyordu. Nitekim Ali Kazma’nın bu eserinin üretimine de SAHA destek vermişti.
En başa dönmeliyim: Dünyanın en köklü sanat etkinliklerinden Venedik Bienali 55. kez 1 Haziran’da kapılarını açıyor. Etkinlikten çok bir manifesto niteliğinde! 24 Kasım’a dek sürecek. Her yıl 400 bin izleyicinin akınına uğrayan bienalin ön açılışı için bir grup gazeteci TOFAŞ’ın davetlisi olarak Venedik’teyiz.
Fiat sponsorluğunda, TC Dışişleri Bakanlığı ile TC Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde ve TC Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu’nun desteğiyle gerçekleştirilen Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun koordinasyonunu İstanbul Kültür Sanat Vakfı yürütüyor.
Söylemedim değil mi?
“Rezistans” sözcüğü Latinceden geliyor: Direnç, direnme, metanet, dayanma, dayanıklılık, dayanma gücü, karşı koyma, karşı çıkma, karşı gelme gibi anlamlar taşıyor! Yani anlam açısından da toplumumuza cuk oturuyor! (Devamı yarın ya da öbür güne...)

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nice 100 yıllara 9 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları