Bütün seçimler yorum ve analiz ihtiyacı doğurur. Bazı seçimlerse taşıdıkları tarihsel önem nedeniyle, daha farklı okumalara açıktır.
24 Haziran seçimleri, iktidarın başta OHAL rejimi, medya sansürü altında dayatması olmak üzere, sistem değişikliğiyle sonuçlanmasına uzanan unsurları nedeniyle benzersiz bir karakter taşıyordu.
Bıkkınlığın, yaklaşan yoksulluğun, olağanüstü koşulların, hukuksuzlukların, derin hile kuşkularının varlığını bir “kader” gibi taşıyarak gittik sandık başına.
Bu “kader” tablosunun içinde, pazar gecesinin seyri ile CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin seçmenlerinde yarattığı hayal kırıklığı ayrı bir tartışmayı hak ediyor.
Boşuna bekleyiş
İnce, dün 15 milyon kişi olarak açıkladığı seçmen kitlesiyle, kısacık bir sürede farklı, güçlü bir bağ kurdu. Sıkışık bir takvimde bir yandan zamana karşı yarışırken, sürekli yükselttiği ivme içinde pozitif duygu ve düşünceler yaydı. Bir güven ilişkisi kurdu. Değiştirme cesareti ile umudu çoğalttı.
Kampanyasının ilk gününden itibaren, seçmenlerinden sandıklarına sahip çıkmalarını, gerekirse, aç susuz ve uykusuz kalmalarını isteyen, kendisininse gerekirse canını feda edebileceğini söyleyen, cüppelerini yanına almış 50 bin avukat ile Yüksek Seçim Kurulu (YSK) önünde randevu veren İnce, ülke sathında kitlesel olarak beklendiği gecenin en kritik saatlerinde bir türlü çıkıp açıklama yapmadı.
Bir kişinin bile çıkıp “Çok güvenilirdir” diyemediği, iktidar uydusu Anadolu Ajansı’nın bütün ekranları kapladığı saatlerde, milyonlarca insan Muharrem İnce’nin söz verdiği gibi YSK önünde açıklama yapmasını sabah saatlerine dek boşuna bekledi.
Kamuoyu karşısına “canlı” çıkmak yerine, Fox TV anchormani gazeteci meslektaşım İsmail Küçükkaya’nın soru mesajına verdiği “Adam kazandı” yanıtıyla gündeme gelmesi, tartışma yarattı. O yayının üzerine dahi İnce’nin açıklama yapmaması seçmenleri nezdinde umut kırıcı oldu. (İnce’nin mesajına dair görüşüm nettir: Haberdir.)
Şunu hemen belirtelim. İzlediğim kadarıyla hayal kırıklığının temel sebebini, ikinci tura kalamamak değil, henüz oy sayım, tutanak, çuvalların taşınması gibi işlemler sürerken ve seçmenlerin “oylarımız çalınmasın” diye cansiperane çalışırken hissettiği “ortada bırakılmışlık” duygusu oluşturuyor. Dolayısıyla düş kırıklığı yaratan asıl yenilginin rakamlar değil, bu duygu olduğunu söylemek zorunlu.
Diğer yandan, sosyal medya üzerinden yürüyen spekülatif haberler ile doğrulanmamış komplo teorileri, tahribatı derinleştirdi.
CHP Sözcüsü Bülent Tezcan’ın iki saat arayla yaptığı açıklamalar arasındaki ciddi ton farkıyla (“Kimse gelin güvey olmasın, seçim ikinci tura kalıyor.” / “Kimsenin canının yanmasını arzu etmiyoruz.”) birleştiğinde de “Acaba başına bir şey mi geldi” sorusuna dahi yol açtı.
Tehdit yok
Neyse ki dün basın karşısına sağlıklı biçimde çıkan İnce, sözlerine sosyal medyada dolaşan “tehdit” iddialarını kesin bir dille yalanlayarak başladı.
Bu da yüreklere su serpti şüphesiz.
İnce’nin, gerektiğinde özür dileyebilen, özeleştiri yapabilen bir siyasetçi oluşu önemlidir. Zaten bu özrü ile birlikte eşzamanlı olarak yenilgiyi kabul etmesi de belli bir sempati yarattı. Ancak kitlelerin zihnindeki sorular tam cevap bulmuş değil.
Bu nedenle, dün CHP’nin geleceğinde söyleyecek sözünün bitmediği sinyalini veren İnce’nin milyonlarla kurduğu gönül bağını bir çırpıda onarıp ilk haline getirmesi biraz zaman alacağa benziyor.
Tabii o gece, kimsenin bilmediği gri sayfalarla gerçekten gölgelenmediyse.
İnce’nin pazar gecesi (26.06.2018)
Yazarın Son Yazıları
Hoşça kalın
O fayansın talimatı kimden?
Bakan düzeyinde 2018’de biteceği açıklanmış ilk metro hattında işlerin planlandığı gibi gitmeyeceği, herhalde baştan belliydi ki, İETT yarım milyar TL’lik bir otobüsle taşıma ihalesini yapıverdi. Otobüsle taşıma seçeneği zorunluysa, özel taşımacılık şirketlerine kaynak aktarmak zorunlu muydu? Otobüsle taşıma işini İETT’nin organize edip gerçekleştirmesi daha mı pahalı olurdu?
‘Enflasyonla topyekûn mücadele’
Bankalara ne oluyor?
Tek hane hedefi
Boykot ve adanmışlık
Otağ Merkezi ve bütçe
Cevapsızlığın şiddeti
Türkiye’nin Uluslararası Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki sırası 81’inciliğe düştü. “Vergi Barışı” tebliği, uluslararası yükümlülükleri hiçe sayıp Türkiye’yi kara para aklayan ülkeler konumuna sokabilir. CHP’li Utku Çakırözer, yurtdışındaki paraların ülkeye transferini yapanların sorgulanmamasını sağlayan düzenlemeyle kimlerin korumaya alındığını sordu.
2019 bütçesinde KÖİ garantileri
Devletin dövizli sözleşmeleri
Türkiye kara para cenneti midir?
İstanbul metrolarının geleceği
Müteahhit kriterleri
3. Havalimanı’na nasıl gidilir
Matrah artırın, yoksa…
Melen Barajı 11 Ağustos’ta açılacak mı?
Tarım alanına santral yaparsanız
Tarım alanlarına Danıştay’dan destek
Yap-işlet-devret yöntemiyle yapılacak Kanal İstanbul büyük bir rant yaratacak. Ancak Kanal İstanbul’un mühendisliği ne kadar mükemmel olursa olsun, çarpık kentleşmiş, betona boğulmuş, neredeyse her gün yeni bir felaket yaşayan ve deprem beklenen bir metropolde doğayla oynanacak. Giresun’da 82 yaşındaki Yusuf Topal, gittiği aile hekimliğinde doktorla tartıştı. Doktorun “beyaz kod” alarmı vermesi üzerine hastaneye gelen polisler, yaşlı vatandaşı gözaltına aldı. Gözaltına alınmasına tepki gösteren Topal’a polislerce biber gazı sıkılıp ters kelepçe takıldı. CHP’li Gülizar Biçer Karaca, Meclis’te milletvekillerini uyardı: “Bu projeyle İstanbul’da milyonlarca metreküp toprak taşınacak. Güzergâh üzerindeki Sazlıdere Barajı yok edilecek. Hafriyatla ekolojik sistem değişecek, sular kirlenecek.”
Büyük ihalede itirazlar dinlendi
Devlet şişmanlıyor ‘Yeni devlet’ darmadağın ve çok başlı
Şehir hastanelerinde ‘kur’ virüsü
Berberoğlu kararı ve ‘kapsayıcı Meclis’
TCDD’nin mali yüküymüş!
SGK neden Sayıştay’dan kaçırıldı?
Torba teklif dönemi
‘Ses ve öfke’
Perhizler ve turşular
Madde 104 yokmuş gibi davranmak
1 numaralı kararname
Ucuz hayatlar
Kişiye özel elbise
‘Yeni’ Meclis dalsız bir çınar gibi
‘Helalinden yüzde 31’
Yüksek enflasyonda dolarlı ihale
Sahip çıkma becerisi
Sonuna dek beklense ne olurdu?
Asıl sorudan kaçmak