Bilmece, Gizem ve Enigma Olarak IŞİD

20 Ağustos 2014 Çarşamba

IŞİD, katliam, soykırım, toplu tecavüz, kölecilik, talan gibi ortaçağ uygarlıklarının vahşetini aratmayan taktiklere, bunları gururla, bir vahşet pornografisiyle sergileyen propaganda yöntemlerine dayanarak Irak ve Suriye topraklarında bir “devlet” kurdu, halifelik ilan etti. Bu kadar hızlı bir yükseliş, bu kadar büyük vahşet gösterisi, bu kadar cüretli bir iddia (halifelik) ister istemez akla Churchill’in ünlü sözünü getiriyor: Adeta, “Bir enigmanın (anlaşılamaz şey-E.Y) içindeki gizeme sarılı bilmece”...
IŞİD’i açıklama çabalarında öne çıkan savları kısaca toparlarsak ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Uzun dönemli, tarihsel bir sorun olan Sünni-Şii çatışması, Osmanlı İmparatorluğu çökerken emperyalist güçlerin çizdiği yapay sınırların ülkeleri... Sonra, ABD dış politikalarına karşı Ortadoğu’da 1950’lerden bu yana mayalanmakta olan tepkilerin giderek dinci Vahabi - Selefi kanallara akıtılması, SSCB’ye karşı bu geleneğin silahlandırılarak eğitilmesi... Daha yakın bir zamana gelirsek, Irak’ın işgaline karşı direnişi bastıramayan güçlerin Sünni-Şii çelişkisi “canavarını” uyandırarak tetikledikleri iç savaş... Devletlerin gizli örgütlerinin provokasyon, yönlendirme girişimleri, komplo projeleri...
Bence, IŞİD’i doğuran denklem, bir sorunun cevabı dışında, genel olarak tamamlanıyor: Neden dünyanın her bölgesinden genç insanlar IŞİD’e katılarak kendilerini adeta bir kıyma makinesinin içine atıyorlar, hem de şiddet pornografisine dayalı propagandaya karşın?

Haz kültürü - ölüm kültürü
Burada, demografik ve kültürel, kalıcı, hatta yapısal dinamikler söz konusu. IŞİD’e “bir enigmanın içindeki gizeme sarılı bilmece” özelliğini kazandıran da bunlar.
Suriye, Lübnan, Irak, İran’da toplam yaklaşık 30 milyon genç (15-24 yaş arası) yaşıyor. Tüm Ortadoğu’da bu nüfus 100 milyona ulaşıyor. Bu nüfusun 1/5’i iş bulmak, evlenmek, yaşam kurmak kaygısı içinde. Geri kalanın yüzde 30’u; 14-15 yaş arasındakiler, sıralarını bekliyorlar.
Avrupa’da gençler arasında işsizlik oranları, ortalamanın üzerinde seyrediyor. Azınlıklar ve Müslüman azınlıklardan gençler arasında bu oranlar yüzde 40’lara ulaşıyor.
Ne Ortadoğu’da ne Avrupa’da devletlerin bu genç nüfusun beklentilerini karşılayacak, enerjileri, kaynakları, umut veren projeleri var.
Bu genç nüfus aslında, işçi sınıfına katılamayan, düzen dışı bir “artık-nüfus” oluşturuyor. Bu genç nüfus, Ortadoğu’da ama özellikle Avrupa’da büyük bir kültürel karmaşa içinde yaşamaya çalışıyor. Bir taraftan, metaları, mutluluk vaadini, cinselliği öne çıkararak satmaya çalışan bir haz kültürünün, sürekli arzuları “gıdıklayan” basıncı altındalar. Diğer taraftan bu basıncın yarattığı arzu nesnelerine ulaşmalarına olanak verecek kaynaklardan yoksunlar. “Kapitalist gerçekçilik” bu gençlere, bu kültürel karmaşa içinde yaşamlarına anlam ve yön verecek insani ilkeler de sunamıyor. Dahası, Avrupa’da Müslüman azınlığın gençleri, kimliklerini oluşturma sürecinde karşılaştıkları beyaz, Hıristiyan özdeşleşme nesnelerini, cinselestetik pratikleri, içselleştirmekte çok büyük ölçüde zorlanıyorlar.
Bu haz ve mutluluk kültürü, oluşmakta zorlanan kimlikler karşısında, hazları bastıran, mutluluğu bu dünyanın ötesinde (Cennet) bulmayı vaat eden, bu berbat yaşamı bunun için feda etmeyi (Şehadet) öneren, iktidarsızlığa karşı “aşkınlık” (Cihat ve “özgürleştirici” şiddet), kimliksizliğe karşı evrensel kimlik (Umma) seçeneği sunan bir “ölüm kültürü” var.
Bu iki kültürün çarpışması da IŞİD gibi yapıların insan kaynağını üretiyor. Bu, kapitalizmin bu döneminde, kalıcı ve yapısal bir sorun. Bu sorunu aşmak için gençlere yaşamlarını bu dünyanın sorunlarına karşı, bu dünyayı terk etmeden, hazlarından vazgeçmeden mücadele etmelerine olanak verecek ilkeleri sunan bir başka III. kültür gerekiyor.
Bu kültür, Tahrir Meydanı’nda, İşgal Olayları’nda, “Gezi Olayı”nda kendini gösteren özgürlük, paylaşma, barış, işbirliği, dayanışma pratiği, kimliğini, yaşamın anlamını bu pratikte kurma kültürüdür. Bu kültür gençlere ulaşmadıkça, ne IŞİD ve benzeri canavarların insan kaynağı kesilecek ne de ABD ve Avrupa’nın savaş uçakları, fantastik silahları bu canavarı yok etmeye yetecek...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları