‘Acil Kamulaştırma!..’ #zeytinime kıyma!..

24 Ekim 2014 Cuma

Soma acının kasabasıdır artık, katliamların...
Ne insan canının anlamı var ne de doğanın orada.
Sermayenin, iktidarın çıkarları için ilkel koşullarda, kör kuyularda can veren madencileri unuttular çoktan.
Unuttular ki, öylesine önemsiz ve değersiz sayıyorlar ki, dün ocaklara yeniden soktukları işçilerin ücretlerini ödemediler.
İş bırakıyor, direniyor madenci....
Bir başka katliamla birlikte yeni bir direniş, dava var Soma’da.
Termik santral uğruna, yandaşlara kıyak adına zeytin ağaçları katlediliyor.
Zorla, despotlukla, yasadışı şekilde bine yakın ağacı kestiler; 7 bin zeytin sırada.
Bakanlar Kurulu’nun acele kamulaştırma kararıyla toprakları gasp edilen, ağaçları ellerinden alınan Yırca köylüleri direniyor şimdi, duyarlı yurttaşlar destekliyor...

***

Konunun o kadar can alıcı yanı var ki, hangisinden başlayayım?
Ancak savaş hali ve olağanüstü durumlarda “yurt savunması” için acele kamulaştırma yöntemine gidilebilecekken küresel ve yerli sermayenin, yandaş holding ve işadamlarının çıkarları adına yayımlanan Bakanlar Kurulu kararından mı?
Acele kamulaştırmanın, sömürünün, talanın en etkili silah olmasından mı?
Ey iktidarın bakanları, ortada savaş hali mi var, yurt savunması için mi o imzaları basıyorsunuz?
AKP’nin Bakanlar Kurulu İzmir Efemçukuru’nda da Kanadalı altıncı şirket uğruna acele kamulaştırma kararıyla köylülerin topraklarına el koydu.
Çeşme ve Karaburun’da yandaş şirketlerin rüzgâr enerji santralları için aynı yol izlendi.
Başta Karadeniz olmak üzere ülkenin dört bir yanında doğayı katleden HES’ler için “yurt savunması” adına acele kamulaştırma kararları alındı...

***

Daha başka, konunun hangi boyutuna değineyim?
O termik santralın imar planlarında bile yer almadığını mı?
Her büyük ihalenin altından çıkan yandaş şirketin yasadışı biçimde, dozerlerle ağaçlara dalmasına, Kolin görevlilerinin köylüleri dövüp, tartaklayıp, ellerini kelepçelemesine mi? Hukukun ayaklar altına alınmasına mı?
Köylülere destek veren Greenpeace üyelerinin de özel güvenlikçilerin şiddetine uğramasını mı anımsatayım?
CHP Milletvekili Özgür Özel’in, şirketin böylesi saldırılarda bulunma cesaretini bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan aldığını öne sürmesini mi gündeme alayım? Vali, kaymakam ve savcının Kolin’e yol vermesini mi?..
Hangisine değineyim?
Onlarca yıllık ağaçların kesilmesine seyirci kalan, buna karşın utanmadan televizyonlardaki kamu spotuyla “tarım alanlarını koruyun” diye halka seslenen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ikiyüzlülüğüne mi?
Yoksa gıda savaşlarının gündeme geldiği bir dönemde gelecekte enerjiden daha değerli olacak, zeytinin, zeytinyağının feda edilmesindeki çelişkiye mi?
Toprakları elinden alınan köylünün geleceğinin kömür kuyularında karartılmasına mı dikkat çekeyim?
Çevrenin kirletildiğini, doğanın yok edildiğini mi haykırayım?
Kâbus oldu; bu kadar hukuksuzluğu, uğraşsalar, didinseler yan yana getiremezlerdi.
Kararmış gözleri...

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları