Aydın Engin

Baraj Korkusu Bacayı Sardı

03 Aralık 2014 Çarşamba

Dün gece bütün kanallarda harıl harıl “seçim barajı” konuşuluyordu.
Sanki Anayasa Mahkemesi barajın bir hak ihlali olduğuna hükmetti, bir iki gün içinde açıklayacak da, ondan sonra ne olacak tartışılıyor gibi bir hava, bir heyecan var. Dahası, yüksek mahkeme bunu bir hak ihlali olarak değerlendirirse sanki her şey tereyağından kıl çeker gibi yürüyecek, AKP elebaşıları kaderlerine razı olacak; ilk seçimden yine birinci parti olarak çıksalar bile koalisyona mecbur kalacak ve “Çoğunluk bizde. Yani biz ne dersek millet onu demiş olur. O yüzden istediğimizi istediğimiz gibi yaparız” diye özetlenebilecek demokrasi saldırganlığından vazgeçmek zorunda kalacak, falan filan…
Oysa kazın ayağı hiç öyle değil. AKP’nin ünlülerinden, bu ülkede anayasa profesörlüğü yaptığına oldum bittim şaştığım Burhan Kuzu fetvayı verdi bile: “…Böyle bir karar verilirse de yok hükmünde sayarız. Bu karar uygulanmaz.”
Zaten Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da Hürriyet’ten Taha Akyol’a açıkladı:
“…Bu konuda bireysel başvuruda bulunan partiler, bizden yüzde 10 barajının hak ihlali olduğunu tespit etmemizi ve iptal kararı vermemizi istiyorlar. Tabii şu aşamada esasa dair bir şey söyleyemem. Öncelikle halledilmesi gereken önemli usul sorunları var çünkü. … Bunlar ayrıntılı olarak müzakere etmemiz gereken sorunlardır. Usul konusunda bir ‘kabul edilebilirlik’ müzakeresi yapacağız. AYM’nin bu konuda vereceği karara göre, ya esasa geçeceğiz veya usulî engellerden dolayı reddedeceğiz. Daha bu müzakereyi yapmadık. Usul açısından dava ‘kabul edilebilir’ mi, değil mi? Bu bile belli değilken davanın sonucu hakkında hiçbir şey söylenemez.”
Yani medyadaki AKP sözcülerinin telaşını da, sanki Anayasa Mahkemesi seçim barajını kaldırmış ve böylece AKP’nin defteri dürülmüş gibi bayram edenleri de ciddiye almak anlamlı değil.
Berberin “Berberbaşı söyle bana, saçım ak mı, kara mı” diye soran münasebetsiz müşteriye verdiği “Önüne düşünce görürsünüz” cevabı gibi, birkaç hafta içinde göreceğiz.
Yani hele Anayasa Mahkemesi kararını versin, o zaman tartışalım.

***

Ancak seçim barajının kalkmasının daha sözü edilince, bırakınız barajın kalkmasını, kalkabileceğine ilişkin görüşler ortalığa saçılınca AKP elebaşılarının telaşı, paniği üstünde durmaya sahiden değer. 2002’de yayımladıkları “Seçim Bildirgesi” ile seçmene şu sözü vermiş bir AKP’den söz ediyorum:
“…Demokrasimizin önündeki önemli engellerden biri de Siyasi Partiler Kanunu ile Seçim kanunlarındaki halkın katılımını sınırlayan hükümlerdir. Hazırlayacağımız yeni anayasanın sağlayacağı geniş hak ve özgürlükler anlayışına uygun olarak, bu kanunlar daha geniş katılımı ve fırsat eşitliğini sağlayacak, Meclis’te daha adaletli bir temsile imkân verecek şekilde değiştirilecektir…”
Yukarıda aktardığım ve iktidarının 12. yılında, ucundan kıyısından bile düzeltilmemiş, düzeltmek için parmak bile kımıldatılmamış Siyasi Partiler Kanunu’nda öncelik taşıyan, halkın katılımını sınırlayan ana hüküm kuşkusuz seçim barajı. Daha değişmesinin sözü bile edilince AKP tepelerinin uykularını kaçıran da bu.
Neden?
Cevabı son seçimlerde 12’den vuran tahminleri ile haklı bir güvenilirlik sağlayan SONAR kamuoyu araştırma kuruluşunun başkanı Hakan Bayrakçı kısa ve kesin bir cümle ile veriyor:
“…Baraj kalktığı zaman 5- 6 puanlık emanet olarak verilen Saadet Partisi oyu Saadet’e döner, en az 2- 3 puanlık Büyük Birlik Partisi oyu da oraya gider, AKP’ye gelecek oy yüzde 30 - 32- 33. yani barajın kalkması AKP’yi paçavra haline getirir, mahveder, her şekilde…”
Bayrakçı bu kehanetin ardından ekliyor:
“…HDP bu konuda en organize parti. Baraj onları hiç ırgalamaz. Bağımsız da girse 30- 40 milletvekilini alacak, baraj kalkıp da tek başına girse bu sefer daha fazla milletvekili çıkaracak...”
Bu kadar açık.
Yüzde 10 barajı denen prangadan kurtulmuş bir seçmen kitlesi Meclis’e 50’yi aşkın milletvekili çıkarmış bir HDP taşıyacak. Haydi eşyayı adıyla çağıralım: Baraj kalkarsa Kürt siyasal hareketi Meclis’in kilit partisi olacak. Hangi parti olursa olsun onunla koalisyon yapmadan hükümet kuramayacak.
Böyle bir olasılık 12 Eylül faşizmi için bir karabasandı ve yüzde 10 barajını esas olarak bu yüzden koydular. “İstikrarlı hükümetler” mavalı bu gerekçeyi örtmeye yarayan bir sostan ibaretti.
AKP’nin paniği de aynı nedenden kaynaklanıyor. MHP sözcülerinin “Baraj kalksın mı kalkmasın mı” sorusuna cevap verirken ha bire kekelemeleri de aynı nedenden.
Ya CHP’nin?
O henüz bir karara varamadı…
Ama “varmak” zorunda…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları