Dersim’e Dersim Diyememek...
Aydın Engin
Son Köşe Yazıları

Dersim’e Dersim Diyememek...

04.12.2014 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bir okur mail yollamış, uyarıyor: Evet, Dersim’in adı Tunceli’dir...
Bir başka okur mail yollamış, tebliğ ediyor: Türkiye sınırları içinde ‘Dersim’ adında bir bölge, yerleşim bulunmamaktadır!
Her iki okur da çok, ama çok haklılar. Bencileyin milli duyguları zayıf, sık sık vatan hainliği filan yapanlar her zamanki gibi yanılıyorlar.
Kendilerine Kürt diyen, aslında hepsi de Horasan dolaylarından gelme Türkoğlu (Türkkızı) Türk olan, Türkçenin Zaza ağzı ile konuşanların o güzelim beldeye Dersim demeleri tarihi ve milli bir yanılgıdır. Orası Tunceli’dir.
Tıpkı Marmara’nın ortasındaki adanın adının Avşa filan değil Türkeli olduğu gibi; adanın Araplar denen köyünün adının da Yiğitler olduğu gibi...
Tıpkı Trakya düzlüğünün, adı türkülere geçmiş Evreşe kasabasının adının Kadıköy olduğu gibi...
Tıpkı Antakya’nın bir zamanlar Yahudi sarrafların konaklarının bulunduğu, kimilerinin “Zenginler Sokağı” dedikleri o güzelim caddenin adının, sokağın girişine belediyece çakılmış tabelada da açıkça görüldüğü üzere “Kırk bin yıldır Türk Yurdu Caddesi” olduğu gibi...
Tıpkı Erzincan’ın doğusundaki Mans dedikleri ilçenin adının aslında Çayırlı olduğu, Çayırlı’nın Yeşilkaya, Çataksu ve Çadırkaya köylerini bugün bile Ermenice Pülk, Aravans, Pekeriç diye ananların Türklüğünden şüphe duyulması gerektiği gibi...
Tıpkı Küçük Menderes ovasının sonundaki zengin tarihi geçmişi bulunan Ovakent ve Konaklı’yı hâlâ Adagide, Adagüme gibi Türkçe-Rumca karışığı tınılar taşıyan adlarla ananların milli duyguları gelişmemiş, bilinçsiz kadın ve erkekler olduğu gibi...
Tıpkı Rize’nin Kafkas halklarından Lazların ağırlıklı olarak yaşadığı Çayeli ile ilgili olarak bazı kaynaklarda “Osmanlı egemenliğine girdiğinden 1944 yılına kadar adının Mapavri (Lazca Mapaura) olduğu” bilgisinin kesinlikle bir yanlış içerdiği; Çayeli adıyla ilgili olarak belirtilen tarihin sadece 1944 değil, “Milattan önce 1944” olduğu gibi...
Tıpkı...
Aaaa, sıkıldım!.. Hangi birini sayayım?
Bu kadar örnek anlayana yeter de artar bile...

***

1. Dünya Savaşı imparatorlukların yıkıldığı, ulus-devletlerin fışkırdığı bir dönemi anlatır. Kimi imparatorluklar (Mesela Britanya İmparatorluğu) bunu yumuşak geçişle sağladılar.
Ama Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu çok sert bir yıkımla tarih sahnesinden silindiler.
Sömürge imparatorluklarına karşı yükselen milliyetçi dalga, ki dönemin ilerici, devrimci ideolojisiydi, art arda kendi ulus-devletlerini kurdular. Yüzlerce yıldır Osmanlı egemenliğinde yaşayan Balkan halkları kendi ulus-devletlerini kurarak “millet”e dönüştüler. (Bazı Avrupa sözlük ve ansiklopedilerinde “Ulus”un pek özlü bir tanımı vardır. Ulus: Devleti olan, devlet kuran halk.)
Kendini imparatorluğun asli sahibi gören Türk aydınlar arasında milliyetçi akımla tanışma ve milliyetçi ideolojiyi benimseme görece geç gelişti. Selanik’in bu bağlamda özel bir yeri var. Gerek milliyetçi ideolojinin yaygın ve keskin bir içerik kazandığı Balkan ülkeleriyle iç içe, yan yana oluşu, gerek Balkan Savaşı yıkımını dolaysız yaşayan bir bölge oluşu yüzünden Türk milliyetçiliğinin tohumları önce Selanik ve yöresinde çatladı; İstanbul’a oradan ulaştı. Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Ali Canip Yöntem’in çıkardığı Türk milliyetçiliğinin ideolojik organı Genç Kalemler Dergisi’nin Selanik’te yayımlanması rastlantı değildir.
Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı yıkımının ardından Kurtuluş Savaşı zaferiyle birlikte Türk milliyetçiliğinin yaşam alanı Anadolu oldu.
Anadolu’nun Türkleştirilmesi de Türk milliyetçiliğinin ana hedefi oldu.
Bu hedefe ulaşmak için bazen cankırımlar uygulandı. İttihat Terakki’nin 1915 Ermeni cankırımı, 1937-38 Dersim cankırımı gibi.
Bazen asimilasyona (Serbest çeviriyle: İçinde eritme) başvuruldu. Laz, Çerkes, Boşnak, Arnavut, Abaza, Gürcü, Arap gibi farklı etnik kökenlerden gelen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına Türk kimliği bir üst kimlik olarak sunuldu ve dayatıldı. Bunda büyük ölçüde başarıya da ulaşıldı.
Buna karşılık sayıca çok büyük olan Kürtlerin asimile edilebilmeleri, Kürt dilinin yasaklanması dahil bütün çabalara rağmen başarıya ulaşamadı.
Gayrimüslimler ise “devlet için yakın tehlike” olarak tanımlandı. Bu tanımlama “Sermayenin de Türkleştirilmesi” hedefiyle örtüştürüldü. 1915’te Ermenilerle başlayıp 1938’de Trakya’da Yahudilere uygulanan “pogrom” kokan saldırılarla, 6-7 Eylül 1955, 1964, 1974 yıllarında Rumlara yönelik örtülü, örtüsüz zorlamalarla süren “sermayenin Türkleştirilmesi” hedefinde de büyük ölçüde başarıya ulaşıldı.
Anadolu’da belde, köy, kasaba, kent adlarının mümkün olduğu kadar değiştirilmesi işte bu sürecin bir halkasıdır.
Kadim Ermeni bölgelerindeki Ermenice adların Türkçeleştirilmesi (yazının başındaki Mans-Çayırlı, Aravans-Çataksu, PekeriçÇadırkaya örneklerini hatırlayın) o bölgedeki Ermeni izlerinin kazınmasıdır.
Batı Anadolu’da yaygın Rumca belde ve yerleşim adlarının Türkçeleştirilmesi (Evreşe- Kadıköy, Avşa-Türkeli örnekleri gibi), bir zamanlar o topraklarda Türklerin yanı sıra Rumların da yaşadığına işaret eden izlerin silinmesidir.

***

Anadolu’nun Türkleştirilmesi hedefinde aşılamayan sadece Kürtler kaldı. Çoktular, sürüp bu topraklardan kovmak mümkün olamıyordu. Asilime olmayı ise reddediyorlar, yasaklanan dillerini gizli ya da açık kullanmaya devam ediyorlar, etnik kimliklerini “Türk üst kimliği” altında konumlandırmaya karşı çıkıyor, karşı çıkmakla kalmıyor, baş da kaldırıyorlardı.
Ama tıpkı Rumca, Ermenice, Lazca belde adlarında olduğu gibi Kürtçe belde adlarını değiştirmek mümkündü. Nihayet Ankara’da bir kurul karar veriyor, haritalar da buna uygun olarak düzenleniyordu.
Dersim denen “bela”dan kurtulunamadı ama Dersim yerine Tunceli denmesi sağlandı.
Peki, neden Tunceli? Öyle ya o bölgede ne bakır çıkıyor, ne kalay. Yani tunç elde etmek mümkün değil.
Cevap bir Dersimliden geldi: O maden adı değil, devletin eli demek!

***

Milliyetçiliğin yükseldiği dönemlerde ulus-devlet trenine epey geç binmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin bu tutumuna hak vermesek bile anlamak mümkün.
Ama 2014 yılında hâlâ bu ideolojik çizgide ısrar etmek nasıl açıklanacak?  

Yazarın Son Yazıları

Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum

Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum

Devamını Oku
09.09.2018
25 ay 13 gün sonra

25 ay 13 gün sonra

Devamını Oku
16.08.2018
(Siyasal) İslam ve demokrasi

(Siyasal) İslam ve demokrasi

Devamını Oku
15.08.2018
Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi?

Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi?

Devamını Oku
13.08.2018
Garo Paylan’la imam olmamak için...

Garo Paylan’la imam olmamak için...

Devamını Oku
12.08.2018
Hani bir Demirtaş var(dı)

Hani bir Demirtaş var(dı)

Devamını Oku
09.08.2018
CHP’nin intiharı (mı?)

CHP’nin intiharı (mı?)

Devamını Oku
08.08.2018
Habercilere, yazarlara siparişlerim var

Habercilere, yazarlara siparişlerim var

Devamını Oku
06.08.2018
Kabile devleti dişlerini gösteriyor

Kabile devleti dişlerini gösteriyor

Devamını Oku
05.08.2018
Bir FETÖ’cüden bana müjdeli haber

Bir FETÖ’cüden bana müjdeli haber

Devamını Oku
02.08.2018
Bir bardak su ver, patlıcansız olsun

Bir bardak su ver, patlıcansız olsun

Devamını Oku
01.08.2018
Leyla Halid’den Ahed Tamimi’ye...

Leyla Halid’den Ahed Tamimi’ye...

Devamını Oku
30.07.2018
Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı?

Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı?

Devamını Oku
29.07.2018
Bin yamalı bohça: CHP

Bin yamalı bohça: CHP

Devamını Oku
26.07.2018
Ahmet Şık’ın tırnağı olamazsınız

Ahmet Şık’ın tırnağı olamazsınız

Devamını Oku
25.07.2018
Sahi, Osman Kavala neden tutuklu?

Sahi, Osman Kavala neden tutuklu?

Devamını Oku
23.07.2018
Eyyy Reis’in yargıçları, sözüm sizedir!..

Eyyy Reis’in yargıçları, sözüm sizedir!..

Devamını Oku
22.07.2018
Ölü toprağı serpilmiş bir muhalefet

Ölü toprağı serpilmiş bir muhalefet

Devamını Oku
19.07.2018
Kafası kesik tavuk gibi...

Kafası kesik tavuk gibi...

Devamını Oku
18.07.2018
İki yıl önce dün

İki yıl önce dün

Devamını Oku
16.07.2018
İki yıl önce bu gece

İki yıl önce bu gece

Devamını Oku
15.07.2018
Oyalamaca: Demeç ve hitabet muhalefeti

Oyalamaca: Demeç ve hitabet muhalefeti

Devamını Oku
12.07.2018
Sultan I. Tayyip Han

Sultan I. Tayyip Han

Devamını Oku
11.07.2018
Hazin bir izin (raporu)

Hazin bir izin (raporu)

Devamını Oku
09.07.2018
Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır

Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır

Devamını Oku
08.07.2018
Ha.. Ha.. Haaacet kalmayacak...

Ha.. Ha.. Haaacet kalmayacak...

Devamını Oku
05.07.2018
‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’

‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu’nun siyasal soyu

Soylu’nun siyasal soyu

Devamını Oku
02.07.2018
Doğu Karadeniz’de bir mezar taşı…

Doğu Karadeniz’de bir mezar taşı…

Devamını Oku
01.07.2018
Güneş elbet doğuyor. Ama nerede?

Güneş elbet doğuyor. Ama nerede?

Devamını Oku
28.06.2018
Sayıların dili, gerçeğin dili...

Sayıların dili, gerçeğin dili...

Devamını Oku
27.06.2018
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti

Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti

Devamını Oku
25.06.2018
Oh be, bugün siyaset yasak…

Oh be, bugün siyaset yasak…

Devamını Oku
24.06.2018
Ne İnce, ne Uzun, parlamenter demokrasi

Ne İnce, ne Uzun, parlamenter demokrasi

Devamını Oku
21.06.2018
Yıllar sonra hatırlayıp soracak çocuklarımız

Yıllar sonra hatırlayıp soracak çocuklarımız

Devamını Oku
20.06.2018
Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..

Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..

Devamını Oku
18.06.2018
‘Yes, we can’den ‘Evet, yapabiliriz’e...

‘Yes, we can’den ‘Evet, yapabiliriz’e...

Devamını Oku
17.06.2018
Çocuk cenneti Tekirdağ

Süleymanpaşa Belediyesi için çocuklar her şeyden önde geliyor.

Devamını Oku
16.06.2018
Korkma Reis, biz kimseyi asmayacağız...

Korkma Reis, biz kimseyi asmayacağız...

Devamını Oku
14.06.2018
Demokrasispor 1 Reisspor 0

Demokrasispor 1 Reisspor 0

Devamını Oku
13.06.2018