Şu tarihe bir mim koyun. 18 Şubat 2015. Başbakan Ahmet Davutoğlu Pakistan’dan dönerken uçaktaki gazetecilere “Eski Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile geçen hafta bir vesileyle görüştük” diyor. Ve hiç beklenmedik şekilde Gül’ün milletvekilliğini gündeme getirip “yani bunun şu anda konuşulması için erken veya en azından böyle bir talep, ortam oluşmuş değil” diye konuşuyor. Davutoğlu’nun Gül ile “gazetecileri atlatarak” yaptığı görüşme Hakan Fidan’ın istifasının ardından Tayyip Erdoğan’ın Latin Amerika gezisi sırasında “Ona birtakım vaatler verilmiş olabilir, doğru bulmuyorum” çıkışını yaptığı günlere denk geliyor. Burada kısa bir not: Fidan, Erdoğan’ın “sır küpü” bilinir ama Gül ile de ilişkileri hayli iyidir.
Davutoğlu ile Gül’ün yaptığı görüşmeden devam. Önemli bir notla... Bir süredir Gül’ün ziyaretçi sayısı hayli fazla. Bu ziyaretçilerin büyük çoğunluğunu AKP’li milletvekilleri oluşturuyor. Aklınıza hemen “üç dönemlikler” yani bir daha vekil seçilmeleri mümkün olmayanlar gelmesin. Her dönemden milletvekili var aralarında. Bürokrasiden isimler de var. Ziyaretçilerin Gül’e başta “yeni sistem arayışları ile ilgili” pek çok konuda rahatsızlıklarını ilettikleri kaydediliyor.
Ve dün yani 20 Şubat, cuma namazı çıkışı. Alanda çalışan Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık muhabirliği yapanlar iyi bilirler. Lider konuşmak isterse bu yakın ekip tarafından hissettirilir. Gül’e mikrofon uzatılması ve yaptığı çarpıcı açıklamalar tesadüfi değil yani. Popüler tanımla zamanlaması manidar. Üstelik Gül özellikle bir cümleyle doğrudan Erdoğan’ı hedef alıyor:
Türk tipi bir başkanlık sistemi olmaması gerekir.
Unutanlar için hatırlatma. 2011 yılı. O dönem Başbakan olan Erdoğan, Brunei’den dönüyor. Tabii yine uçak yine gazeteciler. Kelimesi kelimesine başkanlık ile ilgili şunları söylüyor:
“Ben illa ABD sistemi olsun demiyorum. Öyle çalışalım ki başkanlık Türk sistemi olsun.”
Tekrar düne, Gül’e dönelim. Erdoğan “illa ABD sistemi olsun demiyorum” diyor ya. Gül net:
“Bir başkanlık sistemi olacaksa ABD’de olduğu gibi gerçekten kuvvetler ayrılığının açık seçik, sarih bir şekilde yazıldığı, her şeyin çok iyi tarif edildiği gelişmiş demokrasilerde hukukun üstünlüğüne dayalı şekilde olursa şüphesiz o da demokratik bir sistemdir.”
Yani Gül sistem konusunda Erdoğan’a açıkça cephe alıyor. Bunu yaparken Davutoğlu’nun da yanında olduğunu söylemek mümkün. Davutoğlu, Erdoğan’ın ısrarlarına rağmen “başkanlık konusunda net konuşmuş hatta seçim beyannamesinde öncelikli konu olarak planlamış” değil.
Siyasette yeni bir fotoğraf oluşuyor. Fotoğrafta Gül ile Davutoğlu birbirine yaklaşıyor. Yanlarında hem bakanlardan hem partiden isimler de var. Bu isimlerin Erdoğan’ın başta başkanlık demokrasi konusundaki kimi yaklaşımlarına katılmadıkları ortaya çıkıyor.
Peki ne olacak? Cevabı Gül yine dün veriyor: “Herkes biliyor ki ben AK Parti’nin kurucusuyum. Kuruluşundan da öte AK Parti’nin kuruluş sürecini başlatanım. O zamanki yenilikçi hareketi herkes hatırlar.”
Gül’ün hatırlattığı “yenilikçi hareket”; Erbakan Hocalarının yaklaşımlarına karşı “hayır” diyen ve partiden ayrılıp yeni parti kuran bugün iktidardaki isimler. Bu hatırlatmanın kimileri için rahatsız edici olacağını tahmin etmek zor değil. İzleyeceğiz. İlginç günler...
Gül’e konuş baskısı başkanlık çıkışını getirdi
Yazarın Son Yazıları
Yalçın Akdoğan yaptıklarına değdi mi
91 kere maşallah
Bozdağ hak etti!
Kırmızı odalarda ışıksızım
Arınç’ın adımı, bir dönem Türkiye’nin bir bölümünün “demokrat” diye umut bağladığı Abdullah Gül’ün tüm bu yaşananlara sessiz kaldığı dönemde saygıdeğer. Demokrasinin rafa kaldırıldığı bu dönemde doğruyu söyleyerek Bülo olmak, saklanarak Abdullah kalmaktan daha iyidir.
Fatih Çekirge nereye sıçrıyor?
erdoğan’ın G20’deki kritik Obama görüşmesinde damat Berat Albayrak da hazır bulundu. Merak ediyorum, Türkiye tarafı Albayrak’ı nasıl takdim etti ABD heyetine? Dışişleri Bakanımız, Maliye Bakanımız, MİT Müsteşarımız, bu da damadımız diye mi?
Havuz küskünleri:
Havuz küskünleri: Mustafa Karaalioğlu gazete patronu oluyor
Seçimden sonra 2 kongre birden
Babacan, Gül’ü hayal kırıklığına uğrattı
Fidan gidici MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a seçim sonrası yeni görev arandığını söyleyen AKP ’li, çözüm sürecinin bitmesinin sorumlusu olarak da Erdoğan’ı gösterdi.
Gül, NTV’de konuşurken Twitter’da çoğu isim Gül’ün “yeterince sert-net” konuşmadığını yazıyordu. Gül cephesi diyor ki: “Daha ne desin.” AKP’deki küskünlere göre ise “1 Kasım’da iktidar çıkmazsa, Gül partiye döner”...
AKP yeniden ‘Merkez’i arıyor
Üçüncü seçim olur, dolar 4 TL’yi zorlar
Karargâh’tan fısıltılar
Devlet dilim benim biricik sevdiğim
İktidar basını postal giydi
Gül olmadı, beyaz Türkler başka kapıya
İktidar kalemlerine ‘Sakin ol şampiyon’ diyorum
Evren’in MDP’ye yaptığını Erdoğan AKP’ye yapıyor
Partizanlaştıkça 'babacan'lığını kaybetti
Beştepe’de degav degav, dıkşın dıkşın sesleri
Şems’in aşkı mahalleyi karıştırdı
Erdoğan işine gelmeyince ‘Fatih’ bulamadı
AK P içindeki kaynaklar Babacan’ın bu eleştirisinin “7 Haziran seçimleri sonrası AKP’de ortaya çıkacak yeni tabloda ben de varım” duygusuyla yapıldığını belirtiyor.
‘Polemik olacak, seçim sonrasına kalsın Ahmet’
Altın Nesle Karşı Erdoğan Nesli
Davutoğlu, sürecin bildirgede olmayışını “Dijital ortamda düşmüş” diye açıkladı. Nerede, kim düşürdü sorularının peşine düştüm.
Küçüldükçe ödüllendirirler seni...
Alternatif TÜSİAD Kuruldu
Abdullah Gül ‘kayıp 10 Yıl Başladı’ dedi
Öztürkgillerin ‘Muhalif’ Yazıyla İmtihanı
HDP’nin Can’a CHP’nin Sucu’ya yaptığı...
Erdoğan’ın damadını bakan yaparlar
Saray’da Limon Kabukları Atılmıyor, Oh İçim Rahatladı
Başkanlık İçin ‘Baldıran Zehrini’ Topluma İçirecek
İktidar yanlısı ‘medya çarşısı’ karıştı. Bir yanda “reis”. Öte yanda kısa süre önce “Davutoğlu Ahmet Hoca” diye sundukları lider. Yıllardır danışmanlığında, bakanlığında yanında durdukları. Ve tabii yılların “Bülent Abi”si...
Dolarda 4 TL’lik Kâbus Senaryosu
Kaybolan Özel Harp belgelerinde ‘tanıdık’ isimler mi var?