HDP’nin demokrasi mücadelesine köstek olmayalım

HDP’nin demokrasi mücadelesine köstek olmayalım

22.05.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yazdığım gazetelerin manşetlerine karışma hakkını kendimde görmem, ama bağımsız biri olarak, tepki gösterme hakkımın olduğunu düşünüyorum. Bu meyanda, gazetemizin çarşamba günü “HDP dışardan desteğe sıcak” manşetini en az HDP’liler kadar yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. “En az HDP’liler kadar” diyorum, çünkü manşete konu olan Demirtaş’ın Adıyaman mitingi ertesinde, Cumhuriyet gazetesi ile yaptığı röportaj-sohbette ben de vardım. Yazdığım kısa izlenim yazısında da belirttim, Demirtaş ile yaptığımız yemekli görüşme sohbet havasında geçti; zaman zaman ikili sohbetlere daldık, belki o esnada Demirtaş’ın genel siyaset üzerine yaptığı yorumlardan manşete konu olan yorumu çıkarmak mümkün idi, bilemiyorum.
Bence asıl önemli olan, sohbet içinden çıkan bu “izlenimin” manşete taşınması; kötü niyet söz konusu değilse de, unutmayalım ki “cehenneme giden yollar iyi niyet taşları ile döşenebilir”. Mevcut siyasi atmosfer dikkate alındığında böylesi bir “izlenim”in, HDP’ye yönelik kuşkucu bakışı pekiştireceği bilinmek gerekirdi. Tam da bu nedenle, manşeti tartışmaktan ziyade daha faydalı bir iş yaparak, HDP’ye karşı kuşkucu bakış üzerine birkaç kelam etmek istiyorum.
Yok, “Bazı siyasi parti, görüş, çevreler ve münhasıran HDP sorgulanmadan övülsün, desteklensin” demiyorum.

İki yönlü kıskaç
HDP konusunda asıl sorun, bu parti ne yaparsa, ne söylerse söylesin, iki yönlü bir kıskacın baskısından kurtulamaması. Şöyle ki: Bir yandan iktidar partisi, başkanlık sistemine açık muhalefetinden dolayı HDP’ye karşı, demokrasi sınırlarını fazlasıyla zorlayan bir karalama kampanyası sürdürüyor. İş iktidar partisi ile kalmıyor, bu kampanyanın başını Cumhurbaşkanı çekiyor; yani bir siyasi parti, doğrudan devlet baskısına maruz kaldığı bir seçim süreci yaşıyor. Diğer taraftan, tüm bunlara rağmen muhalefet çevreleri, HDP’nin iktidar partisi ile gizli bir ittifak yürüttüğü paranoyasını bir türlü terk edemiyor.
Kürt siyasetinin, müzakere sürecine ilişkin dikkatli tutumunun, bu kuşkuyu canlı tuttuğu ileri sürülebilir. Keşke, bu konuyu kuşku zemininde tutmaktan ziyade, doğru dürüst tartışmayı başarabilseydik, olmadı. O halde şimdilik kısa bir iki not düşmekle yetineyim: Birincisi, Kürt siyasetinin müzakere masasında ısrar etmesinin, iktidar ile ittifak değil, bir zorunluluk olduğu gerçeği. İkincisi, Kürt siyasetinin bu ısrarının kıymetinin bilinmesi zorunluluğu; Kürt siyasetinin demokratik zeminde mücadele etme gayretine köstek değil, destek olmak gerekliliği. Hal böyle iken muhalefet cephesi müzakere sürecine uzak durmayı tercih ediyor, sonra da “neden iktidar ile müzakere ediliyor?” diye sorguluyor.

Daha ne yapsınlar?
Affedersiniz ama mevcut şartlarda Kürtlerin kiminle müzakere etmesini bekliyordunuz? Veya müzakere yerine çatışma siyasetine mi dönselerdi, daha mı iyi olurdu? Şimdi, iktidar kanadının “müzakere sürecini başkanlık pazarlığına rehin alması”na rağmen, HDP, Kürt siyaseti, başkanlık sistemine açıkça karşı çıkıyor, sizi inandırmak için daha ne yapsınlar? Doğrusu ben HDP’nin tavrının daha ötesinde, muhalefetin bir gerçeği daha anlamasında fayda olduğunu düşünüyorum.
Bu gerçek şu: Kürtler ile bir barış, uzlaşma olacaksa, bu, iktidar veya değil geniş sağ-muhafazakâr kesimi içine almak zorunda. Şu anda asıl sorun, iktidar partisi ve Cumhurbaşkanı’nın ılımlı, demokrat sağ-muhafazakârlıktan, otoriter, milliyetçi-dinci-mezhepçi bir yöne savrulmuş olması, yoksa, bu ülkede gerek Kürtler ile, gerek daha genel çerçevede demokratik siyaset ve toplumsal barış, sağ-muhafazakârlığı dışlamak değil, içermek durumunda.
İktidarın Kürtler ile barışı, sol muhalefeti dışlayarak gerçekleştirme gayreti de toplumsal barış açısından başarısızlığa mahkûm, muhalif çevrelerin muhafazakârların içinde olmadığı bir Kürt meselesi çözümü temennisi de son derece isabetsiz.
Şu anda birincil meselemiz, bu ülkede yaşayan, iktidar partisini sorgusuz sualsiz destekleyenler dışındaki herkes için tam bir cehennem senaryosu olacak, despotik bir gidişata karşı topyekûn demokratik muhalefet seferberliğini başarmak. İktidar, demokratik dirençleri sindirmek, susturmak konusunda elinden geleni yapıyor, ama asıl sorun muhalefet çevrelerinin böylesi bir demokrasi seferberliğinin gereklerini hâlâ kavrayamamış olması.
Bu kavrayışsızlık, iktidarın genelde otoriter rejim inşası, özelde ise HDP’ye karşı yürüttüğü sindirme kampanyasına su taşımaktan başka işe yaramayacak, haberiniz olsun. İster CHP’ye, ister HDP’ye oy verin, ama lütfen asıl büyük tehlikeyi görmezden gelecek işlerden uzak durun.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017