Olaylar Ve Görüşler

Seçimler ve eşcinseller

26 Mayıs 2015 Salı

İrlanda, eşcinsel evlilikleri dünyada bir ilk olarak halkoylamasıyla yasalaştırdı. Türkiye’de ise eşcinsel hareket ‘can güvenliği’ için mücadele ediyor. AKP’nin seçim kampanyasında ise ‘eşcinsel’ kelimesi diğer partileri karalamak için kullanılıyor.

Yüzde 62’lik oranda ‘evet’le sonuçlanan referandumla İrlanda, eşcinsel evlilikleri halkoyuyla kabul eden dünyadaki ilk ülke oldu.

Tarihi oylama
Tarihi oylamadan hemen bir gün sonra Avustralya’da eşcinsel evlilik karşıtlarının “o zaman halka soralım” demeye başlamış olmaları, İrlanda örneğinin dünya tarihinde eşcinsel hakları konusundaki tartışmalara farklı bir yön vermeye başlayacağının ilk somut kanıtı.
Neler halkoylaması ile belirlenir? Bilirsiniz, anayasa değişiklikleri halka sorulur, ama temel hak ve hürriyetler için referandum yapılmaz. 2009’da, başbakanlığı döneminde, Erdoğan da İsviçre’deki minare referandumu tartışmasında “Bunlar doğuştan verilmiş, alınmış haklardır, bunu referanduma götüremezsiniz” demişti.

LGBTİ ve Türkiye
Türkiye’de LGBTİ hareketi özellikle 90’ların başından itibaren örgütlü bir şekilde kendini ifade etmeye başladı. Varlığından utanması ve kendini gizlemesi gerektiği söylenen insanlar bu gidişata ‘dur’ diyorlar ve şu kısacık hayatlarını hak ettikleri saygıyı ve alanı görerek yaşamak istediklerini kamusal olarak ifade ediyorlar.
Ekin Keser ve Emrullah Yavuz’ın Boğaz’da bir teknede düzenledikleri düğünün LGBTİ camia içinde sevinç ve mutlulukla karşılandığını gözlemlerime dayanarak ifade edebilirim. Ama LGBTİ söylemlerine baktığımızda eşcinsel evliliği gibi bir gündem görmüyoruz.

LGBTİ’nin gündemi
LGBTİ hareketinin yasal alanda temel gündemi nedir peki? “Genel ahlak” veya “Türk aile yapısı” gibi ifadelere dayanan yasa uygulayıcılar nedeniyle haklarımızı savunmakta zorlanıyoruz. İşten, evden, yurttan atılıyoruz. Öldürüldüğümüzde katilimiz kimliğimiz nedeniyle ceza indirimi alabiliyor. Ayrımcılığa ve nefret söylemine karşı bizleri koruyacak yasalara ihtiyacımız var. Bu, konunun bir boyutu.

Eşcinsel evlilikler
Eşcinsel evlilikler heteroseksüellerle eşitlik çerçevesinde ele alınarak bir temel insan hakkı olarak mı değerlendirilmeli diye tartışabiliriz. Ama ülkemizdeki mevcut siyasi yapıya baktığımızda, bu tartışmanın “eşcinsellerin hakları olmalı mı” tartışması olduğunu görüyoruz.

AKP demeçleri
2002’de, partisi iktidar, kendisi de başbakan olmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, eş- cinsel haklarıyla ilgili bir soruyu şöyle cevaplamıştı: “Eşcinsellerin de hak ve özgürlükleri çerçevesinde, yasal güvence altına alınması şart.” Partisinin milletvekilleri kimi zaman benzer çizgide, kimi zaman da Halil Ürün’ün “Bu konuda cahiliz, ama bu cahilliğimle iftihar duyuyorum” söyleminde olduğu gibi cahil çizgilerde çeşitli demeçlerde bulundular.

Peki, siyasi partiler?
İçinde bulunduğumuz seçim döneminde ne söyleniyor peki? HDP, CHP ve Anadolu Partisi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine yönelik ayrımcılığa karşı olduklarını seçim bildirgelerinde açıkladılar. HDP Eskişehir’den eşcinsel bir aday, Anadolu Partisi İzmir’den trans bir aday gösterdiler. CHP bu seçimde LGBTİ kimlikli bir aday göstermiş olmasa da, Beşiktaş Belediye Meclisi’nde arkadaşımız Sedef Çakmak’ın bulunması CHP’nin siyasette LGBTİ’lere açıklığının bir göstergesi.
AKP’ye baktığımızdaysa propagandasını HDP’nin barajı geçmemesi üzerine kurmuş gibi görünüyor. HDP’ye karşı yürüttüğü propaganda ise birkaç eksende ilerliyor. Bunlardan biri de eşcinsellik.
HDP Eskişehir milletvekili adayı Barış Sulu üzerinden partiyi ve adayı kötü gösterme amacıyla yazılmış haberler yapmaya başladılar. Zaten Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın “8 defa Kürt geçiyor beyannamelerinde 9 defa da lezbiyenler falan geçiyor. Türkiye toplumu bu mudur?” demeci seçim kampanyalarının ilk çıkışlarındandı.

Eşcinseller her yerde
Evet, Türkiye toplumu budur.Eşcinseller her yerde. Alışveriş yaptığınız bakkal, hastanede kolunuza serum takan hemşire, komşunuz, anneniz, babanız, çocuğunuz, öğretmeniniz... Bizler toplumun her kesimindeyiz. Dolayısıyla yasalarda da, demokrasi tartışmalarında da, Meclis’te de olmak istiyoruz, varız.
“Toplum hazır değil” söylemlerine, “zamanında toplum köleliğin kalkmasına da hazır değildi, kadınların seçme ve seçilme haklarına da hazır değildi, kadınların başörtüleriyle kamuda var olma haklarına da hazır değildi, zamanında toplum çözüm sürecine de hazır değildi” gibi cevaplar veriyoruz.
Varız, buradayız, aklınıza gelen her soruyu tartışmaya hazırız ve siyasetin içindeyiz.  

YEŞİM TUBA BAŞARAN LGBTİ Hakları Aktivisti

 

-

 

11. Ulaştırma Kongresi

 

11. Ulaştırma Kongresi, yararı tartışmalı, fakat doğa ve çevre kıyımına neden olan, İstanbul’un kimliğine zarar veren rant odaklı yatırımların yaşattığı kaygı verici bir ortamda gerçekleşiyor.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin düzenlemiş olduğu 11. Ulaştırma Kongresi 27-29 Mayıs 2015 tarihlerinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek.

Kongrenin amacı
Bu Kongre ulaştırma alanında hem akademik çevrelerin hem de uygulamadaki uzmanların giderek artan bir ilgiyle izledikleri ve 33 yıldır kesintisiz sürdürülen ülkemiz koşullarında önemli bir bilimsel etkinliktir. Temel amaç, ülkemizin ve İstanbul’un ulaştırma sorunlarına bilimsel yaklaşım ve yöntemlerle çözümler geliştirmek, elde edilen bilimsel sonuçları yerel ve merkezi yönetimlere iletmek, toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olarak özetlenebilir.
11. kongrede yine planlamadan işletme sorunlarına, ulaştırma ekonomisine, altyapı ve üstyapı konularına, karayoluna, demiryoluna, denizyoluna, kombine taşımacılığa, lojistiğe, trafik yönetiminden trafik kazalarına kadar ulaştırmanın çeşitli alanlarında 50 bildiri sunulacaktır. Dört çağrılı konuşmacı da yaşanmakta olan önemli so- runlarla ilgili değerlendirmelerini, görüşlerini ve çözüm önerilerini açıklayacaklardır. Forum, Kongre’nin, gelenekselleşmiş son oturumunu oluşturacaktır.

11. kongrenin önemi
Dönemin olayları kongrenin önemini artırmaktadır. İşlevlerini yerine getirmekteki etkinlikleri ile değil, üçüncü köprü örneğinde olduğu gibi ayaklarının yüksekliği, genişliği ve uzunluğu ile Üçüncü havalimanı örneğindeki gibi harcanacak paranın büyüklüğü ile övünülen, doğaya ve çevreye verecekleri büyük zararlar konusunda duyarsız davranılan ve çılgın diye tanımlanan plan dışı projeler gündemden eksik olmuyor.
Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı ulaştırma yatırımları sayılıyor, fakat Kanal İstanbul’un ne olduğu tam olarak anlaşılmış değil. Bir de iki yakada milyonluk kent projeleri var. Bu projelerin hangisi hangisinin kaynağı, tamamlayıcısı ya da itici gücüdür? Belirsizlikler sürüyor, sorular yanıtlanamıyor.

Plansız gelişmeler
Bunlar yetmezmiş gibi akıl yerine çılgınlığı yeğleyen yeni projeler gündeme getiriliyor. Marmaray bir türlü tamamlanamazken, Avrasya Karayolu Tüneli sürerken, dinmeyen Boğaz geçişi hevesiyle, çok katlı bir tünelle Boğaz geçişinden söz ediliyor.
Yüksek hızlı demiryolu denilen proje, yıllar süren yapım çalışmalarına ve harcanan milyarlara karşılık henüz yararlanılabilir konuma erişememişken ve İstanbul gibi bir büyük dünya kentini demiryolu bağlantısı yoksunluğuna mahkûm ederken yeni bir Ankara-İstanbul Hızlı Tren projesi müjdesi veriliyor.
Bu olan bitene şaşmamak elde değil. Daha kaygı verici bir durum ise, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin başvuruları üzerine yanlış ulaştırma yatırımlarına karşı yargı kararlarına uyulmamasıdır.

Şeffaf süreç
İşte bu gelişmeler nedeniyle ve çılgın değil akılcı çözümler için, 11. Ulaştırma Kongresi’nin ana konusu: “Ulaştırma Kararlarının Ekonomiye, Doğaya, Çevreye, Kent ve Ülkeye Etkileri Konusunda Toplumun Bilinçlendirilmesi - Ulaştırma Kararlarına Halkın Katılımı” olarak belirlenmiştir.
Kongre, çağrılı konuşmacı Doğan Kuban’ın “Bugünkü Yapılaşma ve Tüketim Parametreleri İçinde Ulaşım Rasyonel Bir Statüye Yerleştirilemez” başlıklı konuşması ile başlayacak.
Katılımcıların görüş, öneri ve sorularıyla canlı bir ortamda gelişeceğini umduğumuz “Ulaştırma Yatırımları Kararlarına Katılımının Sağlanması- Doğaya ve Çevreye Zararlı Plan Dışı ve Yanlış Ulaştırma Kararlarına Karşı Hukuk Güvencesi” konulu forum, kongrenin özü ve sonuç bildirgesi niteliğinde bir oturum olacak.
Halkımızın katılımı ile 11. Ulaştırma Kongresi’nin sesi daha gür ve güçlü çıkacaktır.  

Prof. Dr. GÜNGÖR EVREN Kongre Düzenleme Kurulu Üyesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları