Çare: Siyasi restorasyon, büyük uzlaşma

Çare: Siyasi restorasyon, büyük uzlaşma

19.06.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kâbus bitti, uykusuz geceler başladı. Belli ki kimse seçimin ertesi gününü pek düşünmemiş. Cumhurbaşkanı, kampanyasını üstlendiği iktidar partisinin oylarında düşme olacağını fark etmiş, ama çareyi daha fazla tarafsızlık, daha fazla düşmanlaştırma, daha fazla gerilimde görmüş. Siyasetten anladığı, esip savurmak olduğu için, başka türlüsüne kendini hazırlamamış, en fazla bir seçim daha yaparız diye düşünmüş. İktidar partisi genel başkanı Başbakan, “ben de bağırayım sahneden düşmeyeyim” telaşına düşmüş. Muhalefet partileri, “iktidarı zayıflatalım, gerisine bakarız” demiş ve belli ki iktidarı düşüreceklerine pek de güvenmemiş. En tuhafı, muhalif entelektüeller, kanaat önderleri, yazarı, çizeri de daha ötesini düşünmemiş. Mevcut şaşkınlığın nedeni bu!
Biliyorum, kimsenin işi kolay değil. Önümüzde şahane çözüm imkânları yok. Ama seçmenler demokrasi için ciddi bir alan açtı, tüm siyasi aktörler bu imkânı en iyi şekilde değerlendirmek zorunda. Biliyorum, yüzde 60 seçmen AK Parti’den şu veya bu nedenle gına geldiği için muhalefet partilerine oy vermiş ve uzlaşma fikrini seçmene kabul ettirmek de zor. Ama yüzde 60 ne yazık ki büyük ölçüde değişik konularda birbirinden çok ama çok farklı düşünüyor. Bu durumda “yüzde 60 iktidar olsun” demek çok anlamlı değil.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti, bu seçimleri normal bir parlamenter sistem seçimi olmaktan çıkardı, ortalarda İstiklal Harbi, 2002 devrimi naraları atıldı. AK Parti seçmeni dışında kalanlar “millet düşmanı” ilan edildi. Tam da bu nedenle sıradan bir koalisyon hesabı yeterli değil, ciddi bir “siyasi restorasyon” gerekiyor.

Bu nasıl bir akıl
Halihazırda, siyaset hâlâ sığ sularda yapılıyor. O kadar ki ana muhalefet partisinin koalisyon için ileri sürdüğü 14 ilkesi içinde “çözüm süreci” yok! Bu nasıl bir akıl? Yok, kimse, “zaten o ilkeler çözümün de temelini oluşturuyor” falan demeye kalkmasın, çünkü anlamı yok. Kürt barışı sadece demokrasinin değil, Türkiye’de siyasi restorasyonun en önemli ayaklarından biri. Hal böyle iken, “HDP, asla ve asla AK Parti ile uzlaşma aramasın ama biz olduğumuz yerde duralım, mesela Kürtçe eğitim konusunu pedagoglara havale edelim” izah edilir bir siyaset mi? Hal böyle iken memleketin aydını, demokratı, “AK Parti ile uzlaşma içeren bir formül olmasın da ne olursa olsun” çağrısını ne akılla yapar? Çözüm sürecini toptan reddeden MHP ile koalisyon nasıl tercih edilir?
AK Parti, otoriterliğe savrulmuş, aklıselimini toptan yitirmiş, çözüm sürecini de sonunda rehin alma noktasına gelmiş bir iktidar tablosu çizdi ve tam da bu nedenle güç kaybetti. Ama sonuçta hâlâ yüzde 41’i temsil ediyor, dahası muhafazakâr-sağ kesimi toptan dışarda tutan bir demokratik restorasyon mümkün değil. Evet, bu gerçeği en başta AK Parti’nin dikkate alması, üst perdeden esip savurmak yerine külahını önüne koyması gerekiyor. Ama, muhalefetin de bu gerçeği görmezden gelme lüksü yok.

Gedik aklıselimle dolmalı
AK Parti’nin temel sorunu, yolsuzluk, hesap veremezlik olmanın ötesinde, merkez siyasetten ve demokratik çerçeveden uzaklaşmış olması. En büyük sorumluluğu, siyasetin merkezinde kocaman bir gedik açmış olması. Demokratik restorasyon için bu gediğin aklıselimle doldurulması gerekiyor. AK Parti çevrelerinde henüz bu yönde olumlu bir işaret yok, ama böylesi bir iş “dışardan” hiç olmaz. Doğrusu, bizim memlekette bu işlerin heveslisi çok olur, Abdullah Gül’ün heveskârlığı, çoktan ucuz bir şekilde piyasa dolaşımına girdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve çevresindekilerin siyaset anlayışı fazlasıyla otoriter ve bu siyasetin ülkeyi ne noktaya getirdiği ortada. Ama tüm bunlar olurken, ülkenin tepesinde bir makam işgal edip, etliye sütlüye karışmadan, “gününü” beklemek, tüm sorumluluğu Erdoğan’a yıkıp aradan sıyrılmak da siyasetle değil, kişilikle açıklanacak bir mesele. Türkiye’nin geleceğinin bu kişilik yapısı ile inşasını ummak da ayrı mesele!
Aslına bakarsanız Sayın Gül, böylesi bir hamleyi 2007’de Erdoğan’a rağmen Cumhurbaşkanlığı’nda ısrar ederek daha önce de yaptı, AK Parti’nin merkezden uzaklaşmasında bu açıdan da sorumluluğu var. Bakmayın, sonradan iş “kardeşlik” edebiyatına döküldü, “demokrasi mücadelesi” haline geldi; ama o mesele de ayrıca tekrar tartışılmaya değer. Kısacası, AK Parti’nin merkezden savruluşunun ilacı bu tür senaryolar değil, aklı başında bir sorgulamayı göze almaları. Olur olmaz bilemem, ama AK Parti’nin, Kürtler ile barışı da, “Türkler ile barışı” da birinci gündem haline getirmesi gerekiyor. Zira başta Cumhurbaşkanı, AK Parti’nin, toplumun düşman ilan ettiği kesimleri ile barış süreci başlatması gerekiyor. Bu çerçevede, muhalefet çevrelerinin de Erdoğan’ı “Lahey”e veya “hapse gönderme” aklından caymasında fayda var. Aklımızı başımıza almazsak sadece geçmiş iktidar değil, hepimizi kötü bir son bekliyor.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017