Çılgın savaş projesi
Özgür Mumcu
Son Köşe Yazıları

Çılgın savaş projesi

01.07.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Başkan olmayan Cumhurbaşkanı ile kalıcı olmayan hükümet bir savaş oyunu oynuyor. Meşruiyeti aşınmış bir Cumhurbaşkanı ile koalisyon kurulursa üç beş güne gidici olacak geçici hükümet iktidarlarını sürdürebilmek için silaha sarılmak derdinde. İçeride PYD’ye karşı, dışarıda IŞİD’e karşı diye pazarlanmaya çalışılan ne deve ne kuş bir askeri operasyon hayali kuruluyor. Amaç bir tampon bölge oluşturmak.
Ne istiyorlar?
Bu tampon bölge sayesinde Suriye rejiminin ÖSO’yu zayıflatmasını engellemek.
Eğit-donat programını o tampon bölgede yürütmek.
PYD’nin varlığını zayıflatmak.
IŞİD’le mücadele eder gibi görünüp uluslararası kamuoyunda oluşan imajı toparlamak. Herhalde kimse Türkiye’nin IŞİD’le ciddi bir derdi olduğuna inanmayacaktır.
IŞİD sınır kapılarını ele geçirdiğinde sus.
IŞİD diplomatlarını rehin aldığında sus.
IŞİD Kobane’ye saldırdığında “Kobane düştü düşecek” diye gizlice neşelen.
IŞİD Tel Abyad’da yenilince gazetelerine “PYD IŞİD’den tehlikeli” diye manşet attır ve ilk tepkin güneyde devlet kurdurmayacağız olsun. Sonra IŞİD’e karşı askeri müdahaleden bahset. Herhalde kendileri bile söylediklerine inanmıyordur.
İşin hukuki kısmı felaket.
Tezkere, kalıcı ve kapsamlı bir askeri operasyona, yani tampon bölgeye imkân tanımıyor. Anayasaya göre ancak uluslararası hukukun meşru saydığı hallerde Meclis, silahlı kuvvetleri yurtdışına gönderebilir. Uluslararası hukuka göre bir Güvenlik Konseyi kararı yoksa ancak meşru müdafaa halinde bu mümkündür. Meşru müdafaa için ülkenin bir silahlı saldırıya uğraması gerekmekte. Meşru müdafaa da sadece o silahlı saldırıyı bertaraf etmek için kullanılabilir.Ortada bir silahlı saldırı yok. Tampon bölge yani askeri işgal ise bir meşru müdafaa yöntemi değil.
Hadi uluslararası hukuk es geçildi diyelim ve İsrail’in Lübnan’da kullandığı hukuk dışı gerekçeyle güvenlik için askeri işgal tezi savunuldu. Bu durumda Türkiye o bölgede etkin denetim sağlayacak. Etkin denetim sağladığında o bölgedeki bütün insan hakları ihlallerinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birden yetkili olacak.
Hadi bu da göze alında diyelim.
Askeri işgal çok ama çok masraflı bir iştir. Sadece askeri bir noktadan bir başka noktaya sevk etmekten ibaret değil. Orada belirsiz bir süre kalmak, nereden ve kimden geleceği belirsiz saldırılara karşı koymak, işgal edilen bölgede sivil halk için kamu düzenini ve gündelik hayatın akışını sağlamak da gerekecek.
Hadi işin devasa mali boyutu da düşünüldü diyelim. Hatta, bir mucize oldu ve uluslararası destek de belli bir oranda sağlandı diye farz edelim.
Ülke içinde IŞİD’in, diğer cihatçı grupların eylemleri nasıl engellenecek? Ya bir 6-7 Ekim’in önüne nasıl geçilecek?
Hukuken, siyaseten, ekonomik olarak ve iç güvenlik bakımından tel tel dökülen, acemi bir savaş hayali dayatılıyor.
Bunu dayatan da böyle bir yetkisi olmayan Cumhurbaşkanı ile hükümet kurulana kadar sadece gündelik işleri yapmakla memur eski hükümet.
Hükümetin Başbakanı’nın Suriye konusunda öngörüsü 2012’de Esad’ın birkaç haftada devrileceğiydi.
Erdoğan’ın öngörüsü ise Emevi camiinde namaz kılmaktı. Öngörüsü bu yetkinlikte yerini yeni hükümete bırakmaya hazırlanan bu şahıslar, uluslararası hukuka aykırı şekilde kendilerine yetki vermeyen bir tezkereye dayanarak savaş peşinde.
Bu kişiler savaşa da rant üretecek çılgın bir müteahhitlik projesi olarak bakıyor.
Ülkenin geleceği için bu çıldırmış savaş planına dur demekten daha acil, daha hayati bir mesele yok.  

Yazarın Son Yazıları

Tutuklu yargı

Tutuklu yargı

Devamını Oku
05.09.2018
Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Ete doyan vatandaş balığa yöneliyor

Devamını Oku
30.08.2018
Kimiz biz?

Kimiz biz?

Devamını Oku
29.08.2018
Trump gidiyor mu?

Trump gidiyor mu?

Devamını Oku
23.08.2018
Milli birlik (22.08.2018)

Milli birlik

Devamını Oku
22.08.2018
Gemi ve kaptan

Gemi ve kaptan

Devamını Oku
15.08.2018
Yazık ettiniz efendiler

Yazık ettiniz efendiler

Devamını Oku
11.08.2018
Krizin faturası (08.08.2018)

Krizin faturası

Devamını Oku
08.08.2018
Trump, Erdoğan, Brunson

Trump, Erdoğan, Brunson

Devamını Oku
04.08.2018
Brunson meselesi

Brunson meselesi

Devamını Oku
02.08.2018
Yapalım yargıda şeyini...

Yapalım yargıda şeyini...

Devamını Oku
28.07.2018
Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken

Devamını Oku
25.07.2018
Anayasa yok

Anayasa yok

Devamını Oku
14.07.2018
Afrika tipi başkanlık

Afrika tipi başkanlık

Devamını Oku
11.07.2018
Muhalefet partilerinin hali

Muhalefet partilerinin hali

Devamını Oku
07.07.2018
Yılgınlık

Yılgınlık

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu ne yapıyor?

Soylu ne yapıyor?

Devamını Oku
30.06.2018
Nasıl olacak? (28.06.2018)

Nasıl olacak?

Devamını Oku
28.06.2018
Demokrasi. Şimdi!

Demokrasi. Şimdi!

Devamını Oku
23.06.2018
Büyük uzlaşmaya doğru

Büyük uzlaşmaya doğru

Devamını Oku
20.06.2018
Bir hafta kala

Bir hafta kala

Devamını Oku
16.06.2018
Az kaldı

Az kaldı

Devamını Oku
13.06.2018
İhtimaller

İhtimaller

Devamını Oku
09.06.2018
Adayı alkışlamak

Adayı alkışlamak

Devamını Oku
06.06.2018
En tuhaf seçim

En tuhaf seçim

Devamını Oku
31.05.2018
Akıldışı

Akıldışı

Devamını Oku
30.05.2018
Nedir bu ‘senaryo’?

Nedir bu ‘senaryo’?

Devamını Oku
26.05.2018
Gençlik Bayramı

Gençlik Bayramı

Devamını Oku
19.05.2018
Tekme

Tekme

Devamını Oku
17.05.2018
Seçime damgasını vuranlar

Seçime damgasını vuranlar

Devamını Oku
16.05.2018
Bir umut

Bir umut

Devamını Oku
12.05.2018
T A M A M derken

T A M A M derken

Devamını Oku
10.05.2018
Sıkıcı manifesto

Sıkıcı manifesto

Devamını Oku
09.05.2018
Devlet imkânı

Devlet imkânı

Devamını Oku
03.05.2018
100 bin imza?

100 bin imza?

Devamını Oku
02.05.2018
Teşhis ve tedavi

Teşhis ve tedavi

Devamını Oku
28.04.2018
İlk tur, ikinci tur

İlk tur, ikinci tur

Devamını Oku
26.04.2018
Biraz dinlen

Biraz dinlen

Devamını Oku
25.04.2018
Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Geçmişin Türkiye’sinin erken seçimi

Devamını Oku
21.04.2018
Cin şişeden çıktı (18.04.2018)

Cin şişeden çıktı

Devamını Oku
18.04.2018