‘Fayf mani tu fak fak!..’ (4)

08 Temmuz 2015 Çarşamba

Bu gelişmelere, birçok insan gibi Gülizar da seviniyordu. Bakkal Avram Efendi ile bu meseleyi ilk konuştuğu günden beri çocuğunun babasının Kore’de savaştığına inandırmıştı kendisini. Yalnız o değil, tüm ailesi de buna inanmıştı. Son zamana kadar torunuyla pek ortalarda gözükmemeye çaba gösteren Fitnat Hanım bile artık Ali’yi yanından ayırmıyordu. Sokakta, siyah saçları kıvır kıvır, çikolata renkli çocuğu, “Ne şirin şey…” deyip okşayanlara, onların bir şey sormalarına olanak bırakmadan, “Babası Kore’de asker!” diyordu.
Türk askerlerinin Kore’ye gitmelerinin Gülizar için ayrı bir anlamı vardı. Bakkal Avram Efendi’nin üst katında oturan Devlet Demiryolları’ndan emekli
Reşat Bey’den, bizim Kore’ye, “Amerikalılara yardım etmek için” asker gönderdiğimizi duymuştu. Türk askerleri Kore’ye gidecekler, çocuğunun babasına yardım edeceklerdi. Gerisi Gülizar’ı ilgilendirmiyordu.

***

“Komünistlere karşı savaş” hem orada hem de burada sürüyordu. Türkiye’nin NATO başvurusundan bir hafta sonra İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, “ülke çıkarlarına ters düşen” yazılar nedeniyle Hür Markopaşa dergisinin sahibi ve yazı işleri müdürü Rıfat Ilgaz hakkında soruşturma başlattı. İki soruşturma da Hür Gençlik ve Barışseverler Cemiyeti’nin organı Barış dergilerinin sorumluları hakkında açıldı. Beş gün sonra yeni Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, Yeşilköy Havaalanı’nda basına, “Türkiye’de bugün özellikle hükümet olarak komünizmle kesin mücadeleye karar verildiğini” açıklayacak ve “okulların komünistlerden temizleneceği” müjdesini verecekti. 26 Ağustos günü işçiler Taksim Meydanı’nda toplanarak komünizmi telin ettiler.
28 Eylül günü Türk birliği Kore’ye uğurlandı. Türkiye’deki “Amerika sevgisi” gittikçe dozunu artırıyor, antikomünizmle eşanlamlılaşarak bir paranoyaya dönüşüyordu. Bu derin sevgi, oğullarını, kızlarını kurban verecek kadar insanlara egemen olmuştu. 25 Ekim tarihli gazeteler, “Demokrat Parti milletvekili Şevket Mocan’ın, kızı Ayşe ile damadı Dündar Baştımar’ı komünizm propagandası yaptıkları savıyla güvenlik güçlerine ihbar ettiğini” yazıyordu. Milletvekili babanın söylediğine göre sanıklar, “bindikleri bir kayıkta kayıkçıya komünizm propagandası” yapmışlardı!

***

Kasım ayının son günü Kore’de 918 askerimizin şehit olduğunu öğrendik. 4 bin 500 kişilik Türk Birliği’nin yüzde 20’si iki ay içinde toprağa düşmüştü. Amerikalılar, görevlerini kendilerini korumak olarak belirledikleri askerlerimizi en ön saflarda savaşa sürüyorlar, Mehmetçikler de Çinli kurşunlarıyla delik deşik edilerek “şehadet mertebesine” erişiyorlardı. Anadolu çocukları ölmeli, Amerikan askerlerinin burunları dahi kanamamalıydı. Türk Birliği Kore’ye gönderilirken TBMM kararı bile yoktu! Bu karar onca can yitirildikten sonra “makable şamil” olarak 9 Aralık günü alındı. TBMM Genel Kurulu’nda yurt sevgileri “Amerika sevgisine” ağır basan 39 onurlu el “Hayır!” diye kalktı. Bir korkak “çekimser” kaldı. 311 Amerika sever de “Evet!” dedi. “Bu savaşta bizim ne işimiz var” diyen Barışseverler Cemiyeti üyeleri ise bir ay sonra 3 yıl 9’ar ay hapse mahkûm oldular.

***

Aradan 65 yıl geçti. Şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri, Demokrat Parti’nin devamı olduğu savındaki AKP hükümetinin emriyle Suriye sınırında savaş hazırlıkları yapıyor. Amerika “ha” deyiverse Suriye’ye gireceğiz!
İnsan, “Ne değişmez kafalarmış” demekten kendini alamıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları