Yeni Ortadoğu gerçekleri

Yeni Ortadoğu gerçekleri

17.07.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

İran ve BM Güvenlik Konseyi arasında varılan anlaşma, bölgede yaşanan bunca kötü gelişmeden sonra, büyük ve ilk umut verici gelişme. Türkiye, Ortadoğu siyasetini büyük macera heveslerine kurban etmemiş olsa, bu gelişmeden en çok faydalanacak ülkelerden biri olacaktı. İran Devrimi’den sonra iki ülke, rejim karşıtlığı ve uluslararası ittifaklarda uzak düşmelerine karşı, aralarındaki ilişkinin bozulmadan devam etmesini başarmıştı. Son yıllarda bu tablo tamamen değişti, şimdi değişen “Yeni Ortadoğu” gerçekleri bakalım Türkiye’yi nasıl etkileyecek.

Dengeler sarsıldı
İran-Batı yakınlaşması ve bu çerçevede gerçekleşen son anlaşmayı daha iyi değerlendirmek için, 1979 İran İslam Devrimi ardından yaşanan gelişmeleri hızla gözden geçirmek gerek. Devrim öncesi, başta ABD, Batı dünyasının bölgedeki en önemli müttefiklerinden olan İran’ın devrimin ardından Batı ittifakından kopması ve dahası karşıt bir cephe oluşturması, bölgedeki tüm dengeleri sarstı. Otuz altı yıldır bölgede yaşanan hemen hemen tüm gelişmeler, İran-Batı çatışması hattı üzerinde ilerledi. İlk gelişme, Sünni muhafazakâr rejimleri ve Batılı destekçilerinin Saddam Hüseyin’i adeta İran üzerine salmasıydı. Kissinger’in söylediği iddia edilen “Keşke iki taraf da kaybetse” (“Pitty that they can not both loose”), temennisi büyük ölçüde gerçekleşti, savaş milyonlarca cana ve iki taraf için de büyük kayba mal oldu. Savaş sonrası, zora düşen Saddam rejimi Kuveyt’i işgal etti, ardından Körfez savaşı ve Irak’ın çökmesi süreci yaşandı.

En ölümcül saldırı
Bölgede belirginleşen ve kendini “direniş hattı” diye tanımlayan Batı karşıtı ittifak (İran-Suriye- Lübnan Hizbullah’ı-Hamas) ve Batı cephesi (Suudi Arabistan- Körfez ülkeleri-Ürdün-Mısır-Lübnan’daki Batı müttefikleri-İsrail) arasında yaşanan tüm gelişmeler, İran merkezli çatışma siyasetinin sonucu oldu. İran hattına karşı en son ve en ölümcül saldırı, 2003 yılında Irak’ın işgali ile başladı, ardından müdahale gerçekleşmese de Suriye hedef alındı, 2006’da İsrail Lübnan’a (Hizbullah cephesine) saldırdı. Ancak tüm bunlara karşın Batı ittifakı bir türlü istediği sonucu alamadı, yani İran merkezli ittifakı çökertemedi. Bu esnada yaşanan “Arap Baharı”nın Suriye’ye aksetmesi, İran karşıtı cephe için büyük bir hamlenin başlangıcı sayıldı, silahlı muhalefet desteklendi, Esad rejiminin tasfiyesi, aynı zamanda ‘İran hattı’nın çökertilmesi olacaktı. Hamas, apar topar Suriye’den taşınınca, bu cephenin “mezhepçi” olarak takdimi kolaylaştı. İşte tam bunlar olurken, Türkiye Suriye’de rejim tasfiyesi projesinin ana aktörlüğüne soyundu; bu konuda başarısız olmakla kalmadı, üstelik “pirince giderken evdeki bulgurdan” oldu. Hem İran nezdinde güven ilişkisi kolay kolay tamir olmayacak ölçüde bozuldu, hem de ABD, Suriye konusunda 2012 sonu itibarı ile siyasetini değiştirince, Türkiye fazladan Batı dünyasından uzak bir noktaya düştü. Şimdi, anlaşmaya varan iki eski düşman (İran ve Batı), tüm olumsuzluklara rağmen yakın zamana kadar, her ikisi ile de dost kalmayı başaran Türkiye’ye kuşku ile bakıyor. Olayın özeti bu. Aslında bu özet dışında kalan, bazı detayların da çok önemi var ama şimdilik genel tablo ile yetinelim.

Son derece önemli
Sonuç olarak, ben İran-Batı yakınlaşmasının, yani bölgede yaşanan büyük gerilimin düşmesinin, bölgesel barış ufku açısından son derece önemli olduğunu düşünenlerdenim. Dahası, şimdiye kadar önce “komünizm, Arap sosyalizmi ve milliyetçiliği”, sonra “İran tehdidine karşı mücadele” üzerinden Batı’ya sırtını dayayarak ayakta kalan Batı’nın Sünni müttefiklerinin ve İsrail’in kendine çekidüzen vermesi için alan açacağını düşünüyorum. Kuşkusuz, bunca çatışma ve kaostan sonra tüm bunlar hızla gerçekleşecek şeyler değil, dahası bu gelişmeyi sabote etmek isteyen o kadar çok güç var ki, hepsi ile baş etmek ne kadar mümkün göreceğiz.
Umarım, gelişmeler, “İran-Batı anlaşmasından yana olanlar”ın umduğu, “bu çatışmadan beslenenler”in ise korktuklarının başına gelmesi yönünde olur. Yine, umarım Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve hatta hafiften de olsa ısınma turları yaptığı İsrail ile karşıt cephe oluşturma gayreti yerine, İran ile ilişkileri toparlayıp son gelişmelerden zarar görmez.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017