Ayşe Yıldırım

TSK’nin yok dediği köye gitmiştik

03 Ağustos 2015 Pazartesi

Twitter’a düşen fotoğraflara üzüntü ve korkuyla bakıyordum. İki ay önce çayını içtiğim, bahçesinde otururken ikram ettiği meyveyi yediğim, elini sıktığım kadınlardan, erkeklerden ya da çocuklardan birisi var mıydı aralarında. 7 Haziran seçimleri öncesi Kandil’in nabzını tutmak için yola çıkmıştık. Dağın eteklerindeki Zergele bölgesindeki köyde mola verdik. Dağa çıkmak için bizi alacaklardı.

Etrafta hayvanlar otluyor, köylüler günlük işlerini yapıyordu. Kimi kadınlar bahçeleri çapalıyor, kimi çardağı onaran erkeklere çay götürüyordu. Hiçbirinin elinde silah yoktu. Hepsi Irak yurttaşıydı. Eğer bir suçları varsa misafirperverdiler ve PKK ile sıcak ilişki kurmuşlardı o kadar.

Arabamız, saldırıda sahibinin öldüğünü öğrendiğimiz bakkalın biraz ilerisinde durmuştu. Hava sıcaktı ve soğuk bir şey içip içmeyeceğimizi sormuşlardı.

Şoförümüz cep telefonlarımızı kapatmamızı rica etmiş ve eklemişti: “Bizim için değil köylüler için. Türk uçakları koordinatları izleyip gelip ateş açıyor, sivil insanları vuruyor.”

TSK’nin dün yaptığı açıklamada, “Kuzey Irak’ta vurulan yer, bir köy değil bölücü terör örgütü mensuplarının barınma alanı olduğu, bombanın tesir alanı içinde sivil yerleşim alanı bulunmadığı tespit edilmiştir” dediği yerdeydik. Hepsi sivildi, köylüydü. PKK araçları köyün içinden geçen yolu kullanıyordu ama kamp alanları dağın içlerinde, köylerden uzaktı. Sivil halkın zarar görmesini istemiyorlardı.

2011 yılında Türk uçaklarının bombalarından kaçarken öldürülen 7 köylünün anısına dikilen anıt bunun simgesiydi. Kortek yolu üzerindeki Golle Köyü’nden Hüseyin beş çocuğuyla birlikte ailesini alıp kaçmak için arabayla yola çıkarken üzerlerine bomba yağmıştı. Türk devleti özür dilememiş, Barzani de Türkiye’den bir açıklama talep etmemişti. Hüseyin ve ailesi için Kortek yolu üzerinde bir anıt dikmişlerdi. Kucağında çocuğunu taşıyan annenin anıtı ve arkasında ailenin diğer fertlerinin fotoğrafları. Hurdaya dönen araba da anıtın yan tarafındaydı

Önceki gün Türk savaş uçakları Kandil eteklerine bir kez daha gittiğinde saat sabahın 03.00’üydü. Zergele’den ulaştığımız kaynaklardan dinliyoruz yaşananları:

“Önce insansız hava aracı geldi. 04.20 civarında ise savaş uçakları. İlk bombada bir kadın yaralanıyor. Komşular, biraz ötedeki Kandil Belediyesi çalışanları yardım için koşuyor. 20 dakika sonra doğrudan toplanan kalabalığın üstüne bomba atılıyor. Planlı bir katliam bu. Doğrudan sivilleri hedef aldılar. İkinci bombalama olmasaydı bir yaralı olacaktı sadece.”

Saldırıda 3’ü kadın 8 kişi ölüyor. 2 kişinin belediye çalışanı olduğunu öğreniyoruz. “Belediye çalışanlarını gerilla sanmışlar, oysa köyde gerilla yoktu” diyor kaynağımız. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bölgeye gönderdiği heyete göre 11 sivil de yaralı. 4’ünün ağır olduğu belirtiliyor.

Bir hafta önce Kandil’e yapılan hava saldırısında da yaylalardaki 3 sivilin yaralandığını öğreniyoruz ve Enze bölgesinde köylülerin mezarlığının vurulduğunu.

Kandil kasabasının eteklerindeki 60 köyün kaderi bir kez daha tekrarlandı. “Bizi daha önce İran bombaladı, Saddam bombaladı. Köylerimizi yerle bir ettiler. 83’ten beri de TC bombalıyor. 1991’de, 1997’de, 2000’de, 2011’de bombalamalarda 38 kişi, 50 kişi, 3 kişi, 7 kişi öldürdüler” diyorlar.

TSK’nin açıklamasına isyan ederken katliamın Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun Irak ziyaretinin ardından gerçekleşmesine dikkat çekiyorlar. Bir kaynak, “Barzani bile PKK’ye Kandil’i terk et derken sivillerin öldürüldüğünü kabul etti. Ama Türkiye açıklamanın bu kısmıyla ilgilenmedi bile” diyor.

Cami imamı anlatıyor

ANF, Zergele köyüne yönelik bombardımanda zarar gören ve kullanılamaz hale gelen caminin de görüntülerini yayımladı. Cami imamı Hacı Qadir’in görüntülü konuşmasında “Daha önce birçok sefer köyümüz Saddam Hüseyin’in saldırılarına hedef oldu. 1991’den sonra köy tekrardan şenlenmeye başladı. Biz bu camiyi 1992’de yaptırdık. Türk devleti gelip köyümüzü bombaladı. 8 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı. Camimiz de saldırılarda bu hale geldi. Türk devleti ve AKP kendisine ben İslamım diyor ancak bu İslamın yapabileceği bir şey değil. Türk devleti ve AKP Kürt düşmanlığı yapıyor” diyor.

Bir başka köylü Emir Qadir de yaşananları şöyle anlatıyor: “Bizim köyümüz talan oldu, viraneye döndü. Çok sayıda sivil insanımız hayatını kaybetti. Bu bir insanlık dışı olaydır. Biz Güney Kürdistan hükümetinden bu bombalamaların durdurulması için girişimlerde bulunmasını istiyoruz. Gerilla burada ne arıyor, bu köy tamamen sivil ve kendi halinde insanlar. Çok sayıda ev yerle bir oldu. Camii de kullanılamaz hale geldi. Herkes bunu görsün.”

(Türk uçaklarının bombardımanında Zergelê’de cami de hedef alındı! - Video || BestaNûçe Mobil)

Genelkurmay: Vurulan hedef köy değil

Genelkurmay, Irak’ın kuzeyindeki PKK hedeflerine yönelik hava harekatında bir köydeki sivillerin vurulduğu yönündeki iddialara ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, vurulan hedefin bir köy değil terör örgütünün barınma alanı olduğu dile getirildi. Açıklamada, basında yer alan operasyonlarda bir köyün bombalandığı ve sivil şahıslardan ölenlerin olduğu yönündeki iddia anımsatıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Konu ile ilgili olarak Dışişleri Bakanlığımız bir açıklama yapmıştır. Irak Kuzeyindeki ve yurt içindeki Bölücü Terör Örgütü mensubu teröristlere ait hedefler, çok titiz ve detaylı bir çalışma sonucunda, görüntülü verilere dayalı olarak teyit edilmiş şekilde, ehil personel tarafından belirlenmektedir. Basında yer alan iddia yeniden değerlendirilmiş, vurulan hedefin bir köy olmayıp Bölücü Terör Örgütü mensubu teröristlerin barınma alanı olduğu, bombanın tesir alanı içinde ve yakınında sivil yerleşim alanı bulunmadığı belirlenmiştir.”

Tanrıkulu: Sorumlular yargı önüne çıkmalı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Zergele’de sivillerin öldüğünün kesin olduğunu belirterek “Kürdistan yönetimi de resmi açıklama yaptı. Türk devletiyle ilişkileri nedeniyle açıklamanın dozu düşük olsa da sivillerin öldüğünü kabul etti” dedi. TSK’nin “orada köy yoktu” açıklamasına “Roboski’de de aynı şeyi söylemişlerdi. Örgüt üyeleri kaçakçıların arasına karışmış demişlerdi. Sonra doğru olmadığı ortaya çıktı” diye değerlendiren Tanrıkulu, şöyle devam etti: “Savaş uçaklarıyla dünyanın en öldürücü silahını kullanırken sıfır yanlışla hareket edebilirsiniz. Uluslararası hukukta bu savaş suçudur. Özürle ya da aralarına teröristler karışmıştı, canlı kalkan olarak kullanıyorlardı gibi mazeretlerle de geçiştirilemez. Sivillere yönelik harekât kabul edilemez. En ufak bir şüphe bile varsa operasyonun, bombardımanın derhal durdurulması gerekir. En üst düzeyde araştırılıp sorumluların mutlaka yargı karşısına çıkarılması gerekir.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları