Cinayeti gördük, derhal durdurun!

Cinayeti gördük, derhal durdurun!

04.09.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Suriye, Suriyeli çocuk(lar), Suriye’nin Doğulu, Batılı, Türkiyeli katilleri… Bir önceki seçimin sonucunu beğenmediği için bu sefer “işi sıkı tutmak” adına baskı, dayatma, kafa ezme, susturma yolunda emin adımlarla ilerleyen eskimiş iktidar, parti, parti/devlet… Eskimiş iktidarın “çıkmayan canında umut”, kendine yer arayan haysiyet düşkünleri, yaşlı başlı itirafçılar, siyasi liderlik sevdasını yitirdiği anda, sıra sıra, tükürdüğünü yalayıp iktidar gemisine atlayan kocaman adamlar, dini, peygamberi sırnaşma vesilesi yapmaktan utanıp sıkılmayan küçük adamlar, kısacası berbat dönemlerin gözümüze soktuğu berbat insan portreleri... Ve daha fazlası…

Neden başladı?
Hepsini uzun uzun yazmak isterdim, ama bugün, her şeyden önce kiminin “savaş”, kiminin “çatışma”, kiminin “terör” dediği, uzadıkça uzayan şu lanet cenaze törenini, nedenini, nasılını yazmak, daha doğrusu “sormak” istiyorum. Öncelikle, hiçbir şey şu temel sorunun üzerini örtmesin, unutturmasın istiyorum; neden başladı bu “çatışmalı süreç?” İktidar partisi seçim sonuçlarını beğenmediği için savaş ortamının önünü mü açtı? Nasıl yani? Diğer taraftan, Kürt siyaseti tarafı neden aynı yola revan oldu? Suruç katliamı mı, onun sorumlusu aslında iktidar mı? Peki geçen ekim ayında Kobani için sokaklara dökülen insanların uğradığı katliam değil miydi? İktidarın müzakerelerde samimi olmadığı mı anlaşıldı? Seçimler öncesinde samimi olduğu mu düşünülüyordu? Dolmabahçe mutabakatına uyulmadı mı? Ama, Dolmabahçe’nin hemen ardından, iktidar zaten “yok böyle bir mutabakat” dememiş miydi? Ne değişti, neden seçimlerden sonra değişti?
“HDP, umulanı başaramadı, demokrasi alanını yeterince kullanamadı” mı? Ciddi bir seçim başarısından öte neydi beklenen, demokrasi alanı, bu kadar dar bir zamanda daha iyi nasıl kullanılabilirdi? Yok bunların cevabı. “Başkan Apo”, müzakerenin en önemli aktörü olarak devreden çıkarıldığı için mi? Ama bu da seçimlerin sonucu değil, tam tersine daha önce başlayan bir süreçti.
En önde gelen konu bu ise, seçim boyunca neden pek mevzu edilmedi, sorumlusu HDP ise, neden o zaman, “demokratik mücadele bizim için ikincil bir alandır, en önemlisi Başkan Apo ile müzakeredir, bu böyle biline” denmedi? Kısacası cevaplanması gereken çok soru var ve artık soru sormadan yol yürümek imkânsız, özellikle de yeni bir seçim ilan edildikten sonra.
En önemli soru, Kürt siyaseti tüm unsurları ile, demokratik zeminde mücadeleyi mi, devrimci stratejiyi mi önceliyor? Zira, mevcut şartlarda, ikisini birlikte veya biraz birini, biraz diğerini yürütmek imkânsız. Çatışmanın devam ettiği koşullarda seçim güvenliği ve dahi seçimlerin yapılma imkânı ortadan kalkabilir, Kürt siyaseti bunu öngörüyor ve istiyor mu?

Özerklik mi seçim mi?
Özerklik ilanı, “ben bu sistemi tanımıyorum, kendi sistemimi inşa ediyorum” demektir; seçim ise bu sistem çerçevesinde gerçekleşebilecek bir iştir; hem özerklik ilanı, hem seçim birlikte yürümeyeceğine göre, özerklik mi, seçim mi? Malum tabirle, “demokrasi güçleri” olarak, Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelesine destek vermek adına hangisinin desteklenmesi bekleniyor?
“Demokrasi güçleri” ancak demokratik stratejilere destek olabilir, bu yönde ses verebilir. Dahası, ben dahil, Kürtlere, özerklik veya başka bir ad altında siyasal statü tanınması fikrini destekleyenler için, özerklik veya statü demokratik siyaset çerçevesinde tartışılmasını, müzakere edilmesini ve dahi özerklikten ne anlaşıldığının özgürce tartışılabilmesini bekleriz.
Yok mesele, Kürt siyasetinin kendine has tahlil ve gerekçeler ile devrimci stratejiye geri dönmesi ise, bu bizim gibi fanilerin kavrayabileceği ve dahi müdahil olabileceği bir süreç değil. Daha kötüsü; mevcut halin iki taraf için de “kontrollü çatışma” süreci olduğunun ifade, daha doğrusu ima edilmesi.

Taktikler, hesaplar
Nitekim, daha önce de yazdım; “iktidara yakın bir akademisyen”, “PKK zayıflatılacak sonra masaya oturulacak” diyerek bu stratejiyi doğruladı. İki gün önce de “iktidara yakın bir gazeteci, belli bir aşamada, Apo devreye sokulacak ama şimdi değil” diye yazdı. Yani, iki tarafın da bir bildiği var, ama biz bilmiyoruz, bilmemiz beklenmiyor.
Ülkemiz kan revan içinde, çocuklarımız ölüyor ve bizim neyin neden olduğunu bilme hakkımız yok, öyle mi? Bilmediğimiz nedenler, taktikler, hesaplar yüzünden çocuklarımızı ölüme gönderecekler, biz de seyirci kalacağız, öyle mi? Teklif bu mu? Bu teklif iki taraf için de geçerli mi? Bu mudur, bir iktidarın yönettiği, canını feda etmesini beklediği insanlardan talep ettiği? Bu mudur, Kürt siyasetinin demokrat kamuoyundan beklediği?
Öyleyse, bu çok ama çok rezil bir iş. Ne demek kontrollü çatışma; “merak etmeyin, kontrollü sayıda insan ölecek” demek mi, bu düpedüz cinayet! Demokrat kamuoyu olarak, bu durumda, ancak “cinayeti gördük, derhal durdurun” diye haykırabiliriz.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017