Kişi egemenliğinden milli egemenliğe (01.11.2015)
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Kişi egemenliğinden milli egemenliğe (01.11.2015)

01.11.2015 12:47
Güncellenme:
Takip Et:

1 Kasım 1922 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihi değiştiren kararlarından birini vermişti: “Türkiye halkı, [...] millî iradeye dayanmayan hiçbir kuvvet ve heyeti tanımamaya karar verdiğinden Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetiminden başka yönetim biçimi tanımaz. Binaenaleyh Türkiye halkı kişi egemenliğine dayanan İstanbul’daki yönetim biçiminin [...] ebediyen tarihe karıştığını kabul etmiştir.”

 

Altı yüz yıllık bir monarşiyi sona erdiren bu karar, görünüşte Lozan görüşmelerine İstanbul ve Ankara hükümetlerinin birlikte davet edilmesi üzerine alınmıştı; gerçekte ise uzun bir sürecin yeni bir halkasıydı.
Tahta çıkan kişinin saltanatı uğruna kardeşlerini, çocuklarını ve torunlarını katlettiği Osmanlı İmparatorluğu, tarihin gördüğü en vahşi monarşilerden biriydi. Bu monarşide padişahın kulu olarak görülen yönetici sınıf üyelerinin yargılanmadan idam edilmesi ve malına el konulmasının hukuksal adı ‘siyaseten kâtl’ idi.

İktidar Dolmabahçe’deyken...
Birinci Ahmet kardeş katlini yasaklayarak hanedan üyelerinin hayatını kurtarmıştı. Tanzimat Fermanı ise ‘‘siyaseten kâtl” uygulamasına son verip yönetici sınıfın hayatını güvenceye alarak hükümeti iktidara ortak etmişti. 1876’da Anayasa ile padişahın mutlak otoritesi sınırlandırılmak istenmiş, ancak İkinci Abdülhamit savaşı vesile edip anayasayı askıya almış, Meclis’i kapatmış ve Yıldız Sarayı’nı iktidar merkezi yapmıştı. İkinci Meşrutiyet ile padişahın yasama ve yürütme üzerindeki yetkileri kısıtlanmıştı, ancak İstanbul’un işgalini fırsat bilen Vahdettin Meclis’i kapatıp iktidarı Dolmabahçe Sarayı’na taşımıştı.

Ve saltanat bitiyor…
TBMM, 23 Nisan 1920’de padişaha ve saraya rağmen toplanmıştı. 1921’de kabul edilen anayasa ile “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi kabul edilmiş ve o güne kadar padişah ve saraya ait olan bütün yetkiler TBMM uhdesine alınmıştı. Meclis ile saray, millet egemenliği ile tek kişi egemenliği arasındaki bu kavga 1 Kasım 1922’de TBMM’nin saltanatı kaldırmasıyla sona erecekti.
Aslında TBMM bu noktaya kolay gelmemişti. Mecliste’ki Birinci Grup ve İkinci Grup üyeleri iki ayrı teklif vermişler ve bu tekliflerin ortak bir komisyonda birleştirilmesi kararlaştırılmıştı. Bu iki teklif meclis komisyonlarında görüşülürken Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa sıraların üstüne çıkarak “Egemenliği hiç kimse, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla veremez.
Egemenlik, güçle, erkle ve zorla alınır. [...] Söz konusu olan, ulusa saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız sorunu değildir. Sorun, zaten gerçekleşmiş bir olayı yasa ile saptamaktan başka bir şey değildir. Bu, kesinlikle yapılacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki uygun olur. Yoksa yine gerçek, yöntemine göre saptanacaktır; ama belki birtakım kafalar kesilecektir” demişti. Bu konuşmadan sonra iki teklif birleştirilerek tek bir metin halinde Meclis Genel Kurulu’na getirilmişti.

Osmanlı yıkılıyor…
Meclis’teki muhalefetin sözcülerinden Hüseyin Avni Bey Genel Kurul’daki görüşmeler sırasında, itirazlar üzerine, Mustafa Kemal Paşa ile benzer bir görüşü savunarak bu kararın aslında daha TBMM toplandığı anda alındığını söyleyip, bu durumu anlamak istemeyenlere bir kez daha sesleniyordu: “Efendiler! Türk milleti hukukunu fiilen idare etmek için ayaklanmış ve karşısında kişisel hiçbir kudret görmüyor. Bizim kanunlarımızı inkâr edenler, işte o kanunlar uğrunda milletimiz binlerce insan kurban verdi. Aşığı bulunduğu milli egemenlik uğruna üç sene felaketten felakete atıldı. Nihayet saadete kavuştu. Bizi bu saadete eriştiren kanunlar uğruna bundan sonra da icap ederse yine aynı fedakârlığı yapacağız. Biz koyun sürüsü değiliz...” Bu konuşmadan sonra iktidar ve muhalefet gruplarının anlaşmasıyla TBMM Osmanlı tahtına millet adına el koyacak ve Osmanlı devletini yıkacaktı. Bu karar alındığı sırada Padişah olan Vahdettin ise hiçbir sonuç vermeyen birkaç girişimden sonra bir İngiliz zırhlısına sığınarak kaçmak zorunda kalmıştı.

Tarihin cilvesi
Bugün, tarihin bir cilvesi olsa gerek, saltanatın kaldırılıp egemenliğin millete geçmesinin 93. yıldönümünde tarihimizde ilk kez beş ay ara ile ikinci bir seçim yapılıyor. Bu seçimin nedeni ise Saray’ın 7 Haziran’da yapılan seçimin sonucunu beğenmemesi ve Meclis’i feshetmesi. Bu duruma iyimser açıdan bakarsak geçmişten farklı olarak savaş bahanesiyle Meclis’in tamamen kapatılmamasına sevinebiliriz. Kötümser açıdan bakarsak, yaşanan onca deneyime rağmen iktidarın Meclis’ten Saray’a, egemenliğin milletten tek bir kişiye aktarılmaya çalışılmasına üzülebiliriz. Ancak nasıl bakarsak bakalım geçen sürede değişmeyen bir şey var: “Biz koyun sürüsü değiliz.”  

DR. FARUK ALPKAYA
Ankara Üniversitesi
SBF Öğretim Görevlisi

Yazarın Son Yazıları

Umut korkuyu yensin - Abdullah Yüksel

2025’in omuzlarımızda bıraktığı ağırlıkla giriyoruz yeni yıla.

Devamını Oku
31.12.2025
İyilik biriktirenlerin yolu - Serpil Güleçyüz

Yeni bir yıla, bin bir umutla merhaba derken tartışmaların dayatmaların gölgesinde, bizi biz yapan değerlerimizden ne kadar uzaklaştığımızı fark ediyoruz.

Devamını Oku
31.12.2025
Cumhuriyetin kurucu felsefesine dönüş - Basri Gürsoy

Türkiye bugün yalnızca bir iktidar değişimi tartışması yaşamamaktadır.

Devamını Oku
31.12.2025
Askeri hastanelerin yeniden açılması - Dr. Süleyman Kalman

Sıkça gündeme gelen askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki tartışmalar, yalnızca yönetsel bir düzenleme sorunu değil, görünüşte ani ama belki de “bile bile” yapılmış bir yanlıştan dönmenin ve silinmeye yeltenilmiş Cumhuriyetin sağlık belleği ile kurulan ilişkinin de bir göstergesidir.

Devamını Oku
30.12.2025
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz

Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.

Devamını Oku
30.12.2025
Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Devamını Oku
29.12.2025
Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025