Yaşam denilen “şey” nedir? Niye yaşıyoruz, şimdiye kadar neden yaşadık? Böyle bir soruyu yalnız şairler, filozoflar mı düşünmüştür? Hemen herkesin zaman zaman içine düştüğü boşlukta aradığı nedir?
Felsefecilere soralım en iyisi.. Onlar daha iyi bilirler mi? Nerden nasıl öğrenmişler? Kitaplardan mı, yaşantının kendisinden mi?
Aldım yine sizi bir yere götürdüm. Bilmediğiniz tanımadığınız bir uzak yurt köşesine mi, yoksa dünyanın uçsuz bucaksız bir yerine mi? Henüz keşfedilmemiş bir köşeden seslenmeye kalkışıyorum. Evet, anlamı ne bu boşlukta çırpınmamızın? Doğmuşuz bir kez. Elimizde değildi dünyaya gelmemek. Hem de belli süre yaşamak için!.. O süre değer mi bunca acılar, kırgınlıklar içinde ömür sürmeye? Böyle diyecekler çıkabilir. Hem sorar hem de yanıt bekler! İşte sana belli süreyle bir yaşam olanağı. Aşklar, sevgiler, dostluklar senin, hepsi sana sunulmuş! Kim sunmuş? Doğa olayıdır çözülememiş. Nasıl rüzgâr, yağmur, kar, güneşli günler kendiliğinden sana gelmişse.
Elimizde değildi doğmamak... Belki babamız, annemiz de farkında değildi. Bir doğa olayı deyip geçtiler. Şu kadar zaman yetti mi bir tohumdan çıkmamıza? Kadın oluyorlar, erkek oluyorlar. Bir yol bulup orda yürüyorlar. Nereye kadar mı? Kendi bilemedikleri bir zamana kadar. Sonra yine geldiğin yerde değil de bambaşka bir yerde buluyorsun kendini! Yaban bir çevre, ağlamaklı günler geceler! İstemezsen de bu acılı, çileli dünyada yaşayacaksın. Bir süre, bilmediğin bir zaman parçası senindir. Kaç yıl, bilemezsin... Kendi verir süreyi. Beğeniyorsan günleri geceleri, ne güzel! Sürdürebilirsin sana açılan daracık yolu... Umut denen “şey”dir yaşatan bunca insanı. Bilerek mi isteyerek mi dünyaya gelmişler, yoksa rüzgârın uçurduğu bir yaprak gibi beklenmeden mi?
İnsanın kendisiyle hesaplaşma vakti vardır? Bilinçaltı diye bir yer bulmuşlar, işte ordadır gerçek serüvenimiz. Düşlerle, karabasanla... Onlar da olmasa yaşamın değerini nasıl anlayacağız? Bir düş çoğunlukla bütün bir dünya demektir. Zaman geçse de izi kalır. Senin dışında bir sen olduğunu duyarsın. O “sen” bir kez gelir sana, bakarsın değişivermişsin. Dün ne düşünüyorsan bugün başka “şey”dir. O “şey”dir yaşam dediğimiz! Kendimizin içindeki! Kimi zaman yuvasından çıkan, kendini unutup yeryüzü güzelliklerini, deliler gibi arayan sen...
Filozofca bir düşünce mi? Şiirce demek daha iyi. Yaşamdaki şiiri kendinize sunmakla tamamdır olay.
Yaşam Denen Şey...
Yazarın Son Yazıları
Huzur
Yağmurda Bir Gün
Seçimlere Doğru
Öykü Gibi
‘Gizli Kalanlar’
‘Susacak mısın?’
Gerçekten Yana...
Sözler ve Gerçekler
Dön Dolap Dön!
Pazar Günleri...
Yaşamanın İçinden...
Fikret Otyam’a Sağlıklar...
Güz, Şiirlerle
Bir Başlarsam
Özgürlüğü Beklerken
Zamanla Yarışmak
Anılar Gerçek midir?
Güçlü Olmak Deyince
Emek Gücü Bir Araya
Masal Yapın Kendinize
İktidar Güçlü Olursa
Bir Mektubu Okurken
Sorunlara Çözüm...
Silivri’ye Giderken...
Neden Öldürüldüler?..
Yeniden Yazmak
Çambel’in Anısına
Kutlamalar Yararlıdır
Günler Geçer Gider
‘Bir Balbay Girer Bin Balbay Çıkar’
Günler Geçip Gider...
Şu Kamer Genç’i Tartışmak!
İsmet Paşa’yı Unutmamak
Bir Masal Gibi
Seçim Üzerine
‘Fenerbahçe Cumhuriyeti’
‘Yine Akşam’
Edebiyat Üstüne
Yeni Yıla Doğru
O Ağaç Orada...