Hitler meselesi

Hitler meselesi

04.01.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir basın toplantısında, “Başkanlık sistemi ile üniter yapı bir arada olur mu” sorusuna, Hitler Almanyası’nı hiç de olumsuz anlamda olmayacak şekilde örnek verdiğini kulaklarımızla duyduk, tevil edilecek yanı yok. Tabii büyük bir gaf olduğu için, ardından düzeltme geldi, ama o kadarla kalmadı, Cumhurbaşkanı’nın sözlerini çarpıtmak ithamı ile birlikte geldi. İşte otoriter rejim tam da budur, gerçeğin yerini, kulaklarınızla duyduğunuza karşın, otoritenin buyurduğunun alması, bunu kabul etmek zorunda kalmak demektir.

Durumu kurtarmaz
Tabii ki, bu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisinin kafalarında tıpkı Hitler Almanyası gibi bir düzen kurmak, soykırıma girişmek olduğu anlamına gelmiyor. Her şeyden önce, tarih kendini hiçbir zaman aynı şekilde tekrar etmez, AK Partisi Nazi partisi ile kıyaslanamaz, ama o kadar. Bundan sonrası fevkalade sorunlu, bir kere Cumhurbaşkanı’nın siyasi sistem açısından tek kriterin “adaletli olmak ve toplumsal kabul” olduğunu hatırlatması durumu kurtarmıyor. Tam tersine, “adaletli olmak” son derece tartışmalı bir kavramdır, hiçbir otoriter düzen veya lider adaletsiz olmak üzere yola çıkmaz, aksine kendi kafasındaki adaleti uygulamak için her yolu mubah görür. En aşırı örnekler olarak, Hitler “Almanya’ya yapılan adaletsizliği onarmak”, Stalin sınıfsal adaletsizliği yok etmek adına yola çıkmıştı. “Toplumsal kabul” ise daha da tartışmalı bir konudur, en kestirme örnek yine Hitler Almanyası’dır.
Demokrasinin önemi ve lüzumu, “adalet” kavramının kendisinin de tartışılabilir ve üzerinde farklı kanaatlerin olabileceğinin kabulü, özgür tartışma ve “adalet dağıtacağım” diye yola çıkanın denetlenebilirliği anlayışına dayanmasıdır. Doğu dünyasında siyasetin merkezinde “adalet”in olduğu ve o nedenle Batı siyasetinden ayrıştığı anlamsız bir iddiadır. Ona bakarsanız, Ortaçağ Batı’sında da siyaset, Hıristiyan adaletini tesis etmek üzerine kurulmuştu, zaten başka türlü hiçbir siyasal otorite kendini meşrulaştıramaz. Batı feodalitesi ile Osmanlı arasındaki fark, Osmanlı’nın vaz ettiği adaleti uygulama gücüne sahip olmasına karşın, Batı’da otorite dağınıklığının yaygın ölçüde keyfiliğe ön açması idi, bu ayrı bir konudur.
Asıl konumuza dönersek, diğer bir sorun alanı, Hitler Almanyası’nın aslında, sağmuhafazakâr- İslamcı-milliyetçi çevre için tam anlamıyla “lanetli” bir rejim olmamasıdır. Her şeyden önce ve en başta, “Yeni Türkiye”nin “üstat” kabul ettiği Necip Fazıl azılı bir antisemit ve demokrasi karşıtıdır. Bu konuda en aşırı örnek, Cevat Rıfat Atilhan, Büyük Doğu dergisi yazarıydı ve Batı Ortaçağı’nın antisemitizminin ana temalarından biri olan “kan iftirası”nı (blood libel) “İğneli Fıçı” adı altında ilk kez 1937’de (Akşam Matbaası) neşretmişti. En şedit yazarlarından biri birkaç gün önce vefat eden Vakit gazetesi bu çizginin en iyi takipçilerindendi ve bu iktidar çevresinin bu gazeteye gösterdiği itibar, Türkiye’yi yöneten ve Başkanlık sistemi ile gücü pekiştirilmeye çalışılan düşünce çizgisi açısından önemli bir göstergedir. Daha dün, Yeni Şafak gazetesinde bir hahamın söylediklerine dayanılarak “Yahudi Soykırımı abartıldı” haberi yapılması da bu açıdan şaşırtıcı değil.

Hitler ile ittifak
Diğer taraftan, Ortadoğu ve genel olarak Müslüman dünyada antisemitizmin İsrail’in kuruluş sürecinde yaygınlaştığı doğrudur, ama bu süreç aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı öncesi ve esnasında Hitler’e sempati bağının kurulduğu bir köprü niteliği taşır. Kudüs Müftüsü Hacı Emin Hüseyni’nin soluğu Hitler’in yanında aldığını unutmayalım. Dahası, Türkiye’de sağ milliyetçiliğin “dış Türkler” dediği Rus ve daha sonra Sovyetler yönetiminde yaşayan Müslüman nüfuslar arasında yükselen milliyetçilik de, Hitler ile ittifak içindeydi. Bu çevrenin organize ettiği “Türkistan lejyonları” Hitler yanında Kızıl Ordu ile savaşıyordu. Hitler hayranlığı ve antisemitizm, savaş yıllarında Türkiye’de sol Cumhuriyetçi çevrelerde de sempatizan bulmuştu, ama düşünsel mirası esas olarak sağ-milliyetçi-İslamcı cenahta beslenme alanı buldu. Bu konu uzun ve derin bir konudur, sadece tehlikenin büyüklüğü, konunun ciddiyeti açısından dikkatinizi çekmek istedim. Konu hakkıyla tartışma mevzusu olursa yazacak daha çok şey var.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017