Ayşe Yıldırım

İmralı’ya giden bakanı Öcalan açıkladı

03 Mart 2016 Perşembe

Ağırlıklı olarak Kürt siyasi hareketinin haberlerini veren Fırat Haber Ajansı ANF sitesi 15 Ağustos 2015’te Türkiye’de ses getiren bir iddia ortaya attı. Amed Dicle imzasıyla yayımlanan bir yazı dizisinde 2014 Nevruzu öncesi AKP’den bir “üst düzey bakanın” İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştüğü ileri sürülüyordu. Söz konusu haber Cumhuriyet’in de manşetinde yer alınca kulislerde çeşitli isimler konuşulmaya başlandı. Öne çıkan isim bir dönem çözüm sürecini yürüten Beşir Atalay’dı. Atalay hemen bir açıklama yaptı ve “Böyle bir şey söz konusu değil. Tamamen yalan” dedi.

Ve mesele unutuldu gitti. Bugünlerde herkesin elinde bir kitap var. Türkiye’de basılmayan ama elden ele dolaşan kitap İmralı’da HDP heyeti ile Öcalan’ın yaptığı görüşmelerin bir kısmının tutanaklarını içeriyor. Kitabın adı “İmralı Notları”. 2013 yılını kapsıyor. HDP heyetinin, tabii “devlet” diye anılan MİT ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı görevlilerinden birinin de “yetkili” sıfatıyla katıldığı Ada’daki görüşmeler tüm detaylarıyla yer alıyor.

İşte o detaylardan ‘küçük’ bir kesit...

Tarih 21 Temmuz 2013. Abdullah Öcalan her zamanki gibi yanındaki “yetkili” ile o gün kendisiyle görüşmeye gelen Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan’ı karşılıyor. Selamlaşma ve sağlık durumunun sorulmasının ardından Öcalan sürecin gidişatına ilişkin görüşlerini anlatmaya başlıyor.

“Süreç gerçekten kritik bir aşamaya geldi” diyor ve AKP’den duyduğu rahatsızlıkları dile getiriyor:

“Özal’la başladık. Şimdi 21. yılına girdik. Özal, Erbakan, Karadayı ‘Bir yıl içinde bitirelim’ diyorlardı. Erdoğan’la bu çatallaşıyor. Söylemde ‘Baldıran zehiri içerim’ diyor, ‘Çözmek istiyoruz’ diyor, ama pratik tam tersidir. Şimdi devletin temsilcileriyle burada çatışmasızlığı barışa doğru evriltmek istiyoruz. Son görüşme dün oldu. Sonuçta biz devletle devam etmek istiyoruz. Sayın Yetkili de vardı zaten...

Emre Bey döneminde adımlar attık, Habur’u planladık, bir eve dönüş yasası bile çıkaramadılar. Emre Bey gerçekten çözmek istiyordu ama AKP adım atmadı.”

1 Eylül Dünya Barış Günü’ne kadar çatışmasızlık ortamını devam ettirme taraftarı olduğunu, o zamana kadar gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini anlatıyor Öcalan. Bu sırada ilginç bir şey daha söylüyor:

“Emre (Taner, eski MİT Müsteşarı, A.Y.) Bey bile ‘Kanun çıkmazsa ben de dağa çıkarım’ diyordu. Özal da, askerler de kanun çıkaracağız diyorlardı. Lobiler bunları cesaretlendirip tasfiyeye heveslendiriyorlar. Bir kez daha diyorum: Bu bir oyundur, ama bu oyun 1 Eylül’e kadar bitecek.

Kanun dediğin nedir ki. Niye böyle bir yasa çıkmasın? Peki, ne istiyor bunlar, dağılmamızı mı istiyorlar? Yoksa açıkça çatışma mı istiyorlar? İşte benim paralel devlet dediğim bunu isteyen güçtür. Bizim ‘norm’ dediğimiz şey çıkarsa normalleşme de olur.”

Ve can alıcı sözler dökülüyor ağzından:

“Dün de Beşir Bey söyledi. (Kitapta bu sırada Yetkili’yle göz göze geldiği ancak Öcalan’ın cümlesini düzeltmediği vurgulanıyor. A.Y.) Aklınıza hayalinize gelmeyecek düzenlemeler var diyordu. Ama tek taraflı olmaz. Benim içinde olmadığım bir pakete imza atmam. Kırk gününüz var. Siz de BDP olarak hükümetle görüşün bunları.

Umarım siz de demokratik bir çözüm için katkı sunabilirsiniz. Kendisi söyledi bunları Beşir Bey. Hazırlık yapıyorlar. Ama siz de taleplerinizi bildirip ortaklaştırın.”

Kitapta yer alan görüşmelerin hiçbiri bugüne dek yalanlanmadı. Beşir Atalay bu kez ne diyecek bilemem ama zaten söz konusu tutanaklar “devlet”te de hükümette de HDP’de de var.

 

'Anlaşılabilir' açıklama

Gazetemizde dün sürmanşetten yayımlanan “Fişini çektim çıktım” başlıklı “Günün Kulisi”ne ilişkin olarak 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün resmi ofis hesabından bir Twitter mesajı atıldı. Dün öğle saatlerinde gazetemizin adı anılmadan “ortaya” yapılan açıklama şöyleydi:

“Bugün bir gazetede Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’la 9 Şubat 2016 tarihli görüşmemiz hakkında yakışıksız ve asılsız ifadeler kullanılmıştır. Söz konusu ifadelerin hiçbiri kesinlikle doğru değildir. Abdullah Gül”.

Siyasette zamanlamanın önemini bilen herkes için “anlaşılabilir” olan bu açıklamanın anlamı önümüzde süreçte yaşanacak yeni gelişmelerle gerçek değerini bulacaktır. Gül’ün en yakınındaki isimlerden Bülent Arınç’ın dün yaptığı açıklamalar bunun çok da uzun sürmeyeceğini göstermektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları