Aydın Engin

Bu da mı gol değil?

04 Mayıs 2016 Çarşamba

Başlık futbol yazısını çağrıştırıyor ama Hrant Dink cinayetinden söz edilecek… Nasıl yani? Ortalık toz dumanken, dokunulmazlık saldırısı ile HDP’liler Meclis dışına, Kürt siyasal hareketi siyaset dışına itilirken; Pelikan Dosyası mükemmel bir siyasal gerilim filmi olmaktan çıkıp AKP’nin bağırsaklarının dışarı akmaya başladığı bir başka siyasal gerilime dönüşürken Aydın Engin efendi yine yaza yaza bitiremediği Hrant Dink cinayetinden mi söz edecek?
Cevap: Evet.
Yaza yaza bitiremediğim, ama daha önemlisi Türkiye Cumhuriyeti yargı erkinin bir türlü sonuçlandıramadığı; işsiz, aşsız, hünersiz, geleceksiz üç beş tetikçiye razı olmamız beklenen Hrant Dink cinayetinden söz edeceğim…
Buyrun.

***

Yakından takip ettiyseniz hatırlayacaksınız, Hrant Dink davası tam küllendi, dosya kapandı kapanacakken; katiller Ogün Samast, Yasin Hayal gibi Trabzon’un Pelitli varoşundan, “milliyetçi hisleri kabarmış” üç beş cahil delikanlıdan ibarettir denmişken…
… denmişken yargıda bir şeyler kıpırdadı. Yıllar boyu devletin gözünün bebeği gibi koruyup kolladığı, yargıç karşısına çıkarmamak için bin dereden su getirdiği üst düzey güvenlik görevlilerinden bazılarının (Dikkat: Bazılarının) yargılanmaları için devletin tepelerinden icazet çıktı.
Hayır, Hrant Dink davasını gerçekten aydınlatmak, tetikçilerin gerisindeki katilleri, en azından Hrant’ın ölümüne giden yolun kanlı taşlarını adım adım ve özenle döşeyenleri cezalandırmak için değil. Bu kez de Dink cinayeti üstünden Cemaatçi polis şeflerini hem tasfiye etmek, hem cezalandırmak için.
Cinayet işlendiği günlerde o polis şefleri ile can ciğer kuzu sarması olanlar, cinayetin ertesinde bile o polis şeflerinin suça katkıları, en azından göz yumuşları bilindiği halde ısrarla, inatla onları koruyup kollayanlar, Cemaatle papaz olunca Dink davasının bir yüzünü aydınlatmayı yeğlediler.
Ama bu “çok yüzlü” cinayetin sadece bir yüzünü: Cemaatçi polis şeflerinden oluşan yüzünü…
Ancak Dink davası öyle bir tarafı örtülüp, sadece istenen tarafı gün ışığına çıkarılabilecek bir dava değil. Bu mümkün değil. Nitekim soruşturmanın önündeki “devlet katından gelen” engeller kalkınca görevini ciddiye alan bir savcı yeni ve çok ciddi bulgulara ulaşıverdi.
Bir özet aktaracağıım:
“Cep telefonu kayıtlarında Samast’ın yakınında dolaştıkları tespit edilen o dönem Jandarma İstihbarat’ta görevli 1 yüzbaşı ile 5 astsubayın kamera görüntülerine ulaşıldı. 6 jandarma istihbaratçının ilk olarak cinayetten bir gün önce Şişli’ye gittikleri belirlendi. Görüntülerde Hrant Dink’in öldürdüğü 19 Ocak 2007 günü saat 15.00 öncesinde 6 jandarma istihbaratçısının bölgeye gelip katil Ogün Samast’ı adım adım izlemeye başladıkları ortaya çıktı. Kamera görüntülerine göre olay yeri olan Halaskargazi Caddesi ve Şafak Sokak’ta dolaşmaya başlayan jandarma istihbaratçılar Samast’ın bölgeye gelmesiyle onu yakın takibe alıyor. Cinayet anına kadar çapraz şekilde ayrılarak takibi sürdüren jandarma istihbaratçılar cinayet sonrası da Samast’ı bir süre takibe devam ettiler…”
Hatırlıyor musunuz, o dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz’ün yargılanmasına uzun süre izin verilmedi. Sonra da yargıç karşısına çıkarıldı ama “ana dava” ile birleştirilmesi engellendi; görevi ihmal gibi sudan bir suçlama ile yargılandı…
Bu son bulgulara bakarak Dink davasını örtbas etmek için çabalayan, olmadı sulandıranlara, “düşman” olmuş sanıkları yargılatıp, “dost” sanıkları kollayanlara sormak hakkımız değil mi:
Bu da mı gol değil?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları