Sözleşmeli erler kayıtsız silahlar

Sözleşmeli erler kayıtsız silahlar

27.05.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Çok “hassas” bir konu; zaten bu tür hassas konular hiç açılmasın, konuşulmasın diye zamanında tedbir alınmış; “halkı askerlikten soğutma” suçlaması ile soruşturma, kovuşturma. Ama asıl hassasiyet gösterilmesi gereken “insaniyet”, o yüzden hassas konularda konuşmak insanlık vazifesi. Bunca gencin “şehit” düşüp, ailesine tabut olarak geri döndüğü bir dönemde, benim gözüm yaşarmadan izleyemediğim bir kamu spotu var; “Sözleşmeli er kamu spotu”. Bir köy kahvesinde, iki genç dertleşiyor, birinin derdi, “askerlik hizmetini yaparken ailesine kimin bakacağı”, diğeri “sözleşmeli er”liği çözüm olarak tavsiye ediyor; üç yıl boyunca hem vatan hizmeti yapılacak, hem üç bin lira maaş ile fakir genç kalkınacak. Hatta, iyi bir örnek de varmış; bu yolu tutan bir genç memlekete dönüp dükkân açmış. Bu ülkenin, fukaraya teklifi bu; zengin olan bir yolunu bulup paralı askerlik yaparken, fakiri canını ortaya koyup, fakirliğin pençesinden bir nebze kurtulacak.

Kan üzerinden ahkâm kesmek
Mesele fakir gencin kendini bakmakta zorlanması bile değil, söz konusu olan yirmi yaşında “ailesine bakmak” zorunda kaldığı bir yoksulluk tablosu. Teklif; anasına babasına bakmak için anasının babasının “in yürek, çık yürek”, uykusuz geçireceği üç yıl. Veya fukaralıktan kurtulmak için bir dükkâncık umudunun peşinde üç yıl. Gelişmiş dediğimiz ülkelerde, askerlik tümden profesyonel; oralarda da en fakirin çıkış yolu askerlik, üstelik oralarda işin içinde bir de ülkesinden çok uzaklarda, askeri müdahale yapılan yerlerde can pazarı söz konusu. Zamanımızın adaleti bu. Ama askerliğin “vatan savunması” olarak kutsandığı ülkemizde, bu teklif daha bir “tuhaf” kaçıyor. Vatan savunması kutsal ise bir ülkede yaşayan herkes eşit sorumluluk almalı değil mi? Bana sorarsanız, sorunlar askeri yöntemler ile değil, barışçıl yollar ile çözülmeli, kimsenin kanı, canı üzerinden siyaset belirlenmemeli. Bu manada, ilk tercihim, ölümde eşitlik değil; ama mesele kan ve can fedakârlığı ise, eşitlik olsa, barışçıl siyaset de öne çıkar, başkasının kanı üzerinden ahkâm kesmek bu kadar kolay olmaz diye düşünüyorum.

Barışçıl siyaset
17 Mayıs tarihli Yeni Şafak gazetesinde, “Dövizli askerliğe rekor başvuru” başlıklı haberi okurken aynı şeyleri düşündüm. Dövizli askerliği kolaylaştıran ve bin Avro’ya düşüren yasal düzenleme sonrasında, başvurularda “patlama” olmuş. Tam da böyle bir zamanda, çok düşündürücü değil mi? Biliyorsunuz, bu yöntem sadece yurtdışında yaşayanlar ve çalışanlar için bile değil, bir yolunu bulup yurtdışında yaşar veya çalışır görünen herkes için “sağlam” bir yöntem. Bedelli askerlik konusunda da benzer bir durum yaşanıyor, nedense çok milliyetçi, çok savaşkan bir toplum ama kendisi veya çocuğu askere gitsin istemiyor, iş fukaraya kalıyor. Tabii, asıl mesele o bile değil, dediğim gibi, asıl çözüm kan akmadan, can gitmeden varılabilecek çözümleri zorlamak. O nedenle, kim ne derse desin Kürt meselesinin müzakere ve barışçıl siyaset yolu ile çözülmesinden yana olanlardanım.
Diğer taraftan, güvenlik güçlerinin hukuki sorumluluğu konusunda girdiğimiz karanlık tünel var. “Özel birim”lerin aslı faslı meselesi var. Söz konusu olan, gittikçe militerleşen siyasetlere eşlik eden militer yapılanma, kurumlaşma. MİT’e ilişkin yeni düzenlemeler de aynı resmin bir parçası. Son olarak, MİT’in, “görevlerinin ifası amacıyla aldıkları silah ve araçların kayıt dışı olması” yetkisi tam bir karanlık devlet tasavvuru.
Bu arada, hemen hatırlatalım, Türkiye, bugün bu hale gelmedi, eski Türkiye, aynı yapı ve anlayış üzerine yükseliyordu. Eski Türkiye’nin bu yüzünü sorgulamayanların, yenisini sorgulama mecali yok. Nitekim, fazla sorguladıkları da yok; onlar hâlâ daha ziyade Yeni Başbakan’ın eşinin kılık kıyafeti ile daha fazla ilgileniyorlar. İşte tam da bu nedenle, “yeni derin devlet” inşası hiç zorlanmadan gerçekleşiyor, işte bu yüzden kurtulalım bu “derin karanlık”tan derken bir kez daha bu sefer yenisi ile yüz yüze geldik.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017