‘Büyük felaket’ mi, ‘büyük iftira’ mı?

‘Büyük felaket’ mi, ‘büyük iftira’ mı?

06.06.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kurucu ‘mit’lerini sorgulayamayan, geçmişi ile yüzleşemeyen, bu yolla kendini dönüştüremeyen her ulus devlet, kendisine yöneltilen iddialara karşı ergen tepkileri verir. ‘Ermeni soykırımı’ meselesine ilişkin tavrımızın hep aynı çizgide kalması ‘ergenlik’te ısrar eden bir toplum olmamızla ilişkili olsa gerek. Tam da bu nedenle, hiçbir konuda anlaşamayan iki siyasi gelenek, yani laik Cumhuriyetçi ekol ile, İslamcı Milliyetçilik, bu konuda ortak tepki veriyor. “Milli bir konuda, doğal olan ortak tepki verilmesi değil mi” denilebilir. İşte asıl sorun burada; hangi ortaklık aidiyeti söz konusu olursa olsun, ‘aidiyet’, her konuda aynı tepkiyi vermek değildir veya artık değildir, olmamalıdır.
Doğrusu, ‘ulus devlet’ler ve ‘ulus veya millet’lerin oluşma sürecinde ‘türdeşlik’ esastır ve ‘ortak geçmiş’ birleştirici ‘mit’tir. Ancak, siyasal ve toplumsal demokratikleşme, yani farklılıkların ve özgürlüklerin baskıdan kurtulması, bu siyasal kurgunun, bu istikametinde aşılması ile mümkün olur. Türkiye’de Cumhuriyet rejimi ile kurulan veya kurgulanan ulus devlet yerini, ‘Yeni Türkiye’ denilen yeni bir rejime bırakma süreci yaşıyor. Ancak, bu yukarıda sözünü ettiğim türden bir dönüşme süreci değil, söz konusu olan; laik, Batıcı ulusçuluğun ve devletin yerini, İslamcımilliyetçiliğe ve devlete bırakması. Kürt ve Ermeni meseleleri eski ve yeni ulus-millet kurgularının ortak kalkış noktaları; biri seküler, diğeri İslami çıkışlı iki milliyetçililik ve bu temelde yükselen devletçilik anlayışının bu konularda çatışması zaten beklenemezdi.

‘Kanı bozuklar’
AK Parti’nin otoriter ulus devlet, yani eski statükoya karşı çıktığı noktada önümüze açılan demokratik imkân alanında, her iki konuda da dönüşme çabaları öne çıktı, ama maalesef ömürleri çok kısa sürdü. Kürt meselesinde ‘terörle mücadele’, Ermeni meselesinde “Asıl Ermeniler Müslümanları kırdı”, sonraları ise “Hocalı katliamını kınayın” anlayışı geri geldi. Komploculuk ve içe kapanışın yükseldiği son zamanlarda, ‘Batılıların kurduğu tuzaklar’, yaptığı ‘operasyonlar’, ‘üst akıl’lar, ‘iç ve dış düşmanlar’, ‘kanı bozuklar’ dili ve zihniyeti daha da tazelenmiş vaziyette.
Tabii ki, ‘tarihi gerçekler’in tartışma alanı parlamentolar değil, tabii ki Alman parlamentosunun verdiği karar siyasi. Ama işin orası da ayrı bir sorun; çünkü, bir yandan içinde olduğumuz ‘Batı ittifak sistemi’nin dışında kalmak gibi bir seçenek yok gibi görünüyor, ama diğer yandan ‘Batı emperyalizmine isyan bayrağı çeken bir lider ülke’ olma havasında, müttefikler ile ilişkilerin bozulmasının sonuçlarına katlanılamıyor. Dahası, Batı ittifak sisteminin üzerinde anlaştığı ‘değer’ler, ön kabuller, iddialar, Yeni Türkiye’nin işine geliyorsa kabul görüyor, değilse muhalefet etmek de değil, Batı ve değerleri yerden yere vuruluyor. Bu gidiş, ucuz pragmatizmden ağır şizofreniye doğru seyrediyor.

Utandırma yarışı
Son olarak, hiçbir toplum diğeri ile soykırım, katliam yarıştıracak kadar temiz bir geçmişe sahip değil, Almanlara ‘Yahudi soykırımı’nı hatırlatmanın lüzumu yok, zaten Almanya, İkinci Dünya Savaşı sonrası bu tarihle yüzleşme iddiası temelinde inşa edildi. Dahası, son yıllarda, Almanya’nın Ermeni katliamlarındaki sorumluluğu çokça tartışılıyor ve parlamentoda oylanan soykırım metninde de bu sorumluluk kabul ediliyor. Özetle, adına ister ‘soykırım’, ister başka bir şey deyin, Türkiye’nin Ermeni meselesi ile yüzleşmesi, kendi ‘ruh sağlığı’ açısından şart, yoksa bu tür yüzleşmelerin hiçbir toplumu karalamak, utandırmak, damgalamak gibi bir hedefi veya sonucu olmamalı. Ama birileri için ‘büyük felaket’ olan, diğerleri için ‘büyük iftira’ olarak kalmamalı.
Tam da bu nedenle, karşılıklı utandırma yarışı üslubunda ‘açtırmayın geçmiş defterleri’ dili bana çok rahatsız edici geliyor. Ancak, geçmişi daha iyi anlamlandırabilmek için o defterleri açmalı, konuşmalı. Açılmışken o defterler; Birinci Dünya Savaşı dönemi Alman emperyal siyasetlerinin bu ülkedeki karşılığı ile de, İkinci Dünya Savaşı atmosferinde, İslamcıların, sağ milliyetçiliğin geçmişte Nazi Almanyası ile ilişkileri de tartışılmalı, yok yaftalamak için değil, geçmişle sağlıklı ilişki kurmak için.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017