Hikmet Çetinkaya

Suç ve ceza...

04 Eylül 2016 Pazar

Bu kez Van’dan ve Hakkâri’den acı haberler geldi: Van’da 8 şehit, 8 yaralı...
Hakkâri Çukurca’da 7 şehit, 20 yaralı...
Hakkâri Şemdinli’de 5 şehit, 6 yaralı...
Van’ın Çaldıran ilçesi Tendürek Dağı bölgesinde yürütülen operasyonlar sırasında çıkan çatışmada bir teğmen, iki astsubay, beş uzman çavuş, hain PKK’li teröristlerce şehit edildi...
Tendürek’te 100, Çaldıran’da 11 PKK’linin öldürüldüğü bildirildi.
Bir pazar sabahı, insanın içini acıtan, hüzünlendiren “Yeter artık!” dedirten bir yazı yazmak istemezdim.
Sonbaharın esintisinden, hayattan, denizden, doğadan söz edecek, belki “aşk kırgını” diye başlayan tümcelerle sevdaya dair yazacaktım.
Durgun akan bir ırmağı, talan edilen dağlarımızı, ovalarımızı, kırlangıçların göçünü, kirli havayı, doğayı anlatacaktım.
Sabah sabah acı haber yüreğimin derinliğindeydi.
Bir süre masmavi gökyüzüne baktım...
Yolda yürürken aklıma Shakespeare’in bir dizesi geldi:
“Yaşlısın deseler de bana... İnanma aynalara... Gençlik ve sen aynı yaştasınız ya...”
Anılarım canlandı birden.
Kör terör sarmalında yaşıyorduk 30 yıldır. Kör terör kuşatmıştı canım ülkemi. Silahın namlusunda barış arayanlar, ölümler karşısında suskundu.
Kürtler ve Türkler kardeştir...
PKK, IŞİD, FETÖ...
Acımasızlıkları tescillenmiş terör örgütleri bunlar.
Böyle bir süreçte, hele hele PKK’nin kanlı saldırılar yaptığı günlerde “çözüm süreci”nden söz edilir mi?
İnsanlarımız ölüyor, hayatın derin sularında yaşamlar bitiyor. Acılarımızı içimize gömerken gözyaşlarımız dinmiyor.
Yaşamı kucaklamak istiyor çocuklarımız...
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak...
Bu coğrafya, kadim topraklar hepimize yeter artar bile...

***

15/16 Temmuz’da bir felaketin, FETÖ’cü darbenin kıyısından döndük... Halkımız darbeye karşı tepki koydu, tank paletlerinin altına yattı ölümü göze alarak...
Darbe girişimi bir travma yarattı. Asker giysileri giymiş FETÖ’cüler kendi çıkarları için halkın üzerine ateş açtı.
Şimdilerde soruşturmalar sürerken gözaltılar devam ediyor.
Biz gazeteciyiz, demokrasiyi, hukuk devletini savunur, halkı bilgilendirmek için haber yapar, yazı yazarız.
Bir gazetenin sahibinin, üst düzey yöneticisinin bir suça bulaşması, suç işlemesi gazeteciyi bağlamaz. Bunda suçu işleyen kişi sorumludur.
Suç kişiseldir, bir örgütü destekleyen gazetede çalışmak o gazeteciyi terör örgütü üyesi yapmaz, bu hukuka aykırıdır.
O nedenle FETÖ’yü ya da PKK’yi destekleyen gazetelerde çalışanlar kendi yazdıkları haber ve yazılarında suç işlemiyorlarsa “suçlu” sayılmazlar.
Tanrı aşkına söyleyin, Aslı Erdoğan’ın, Necmiye Alpay’ın tutuklu olmasını nasıl açıklayacaksınız?
Her ikisi de hangi suçu işlemişler, yazılarında, çevirilerinde...
Nazlı Ilıcak’ı, Şahin Alpay’ı, Mümtaz’er Türköne’yi, Aslı Erdoğan’ı, Necmiye Alpay’ı ve daha pek çok meslektaşımızı tutuklayarak darbe tehlikesi ya da terör ortadan mı kalkacak?
FETÖ’cüler devletin kılcal damarlarına dek girerken bu devlet uykuda mıydı?
Cumhurbaşkanı’nın yaverinden, Genelkurmay Başkanı’nın özel kalem müdürüne dek FETÖ’cüler devletin olanaklarını kullanarak örgütlenmişler, alçakça bir darbe girişiminde bulunmuşlardır.

***

Bugün tutuklamalarda özensizliklerin ivedi olarak düzeltilmesi gerekir.
Özensizlikler, FETÖ’cülere ve PKK’ye yarar...
Hiçbir anlam ifade etmeyen gazeteci tutuklamaları yerine şu darbeci zihniyeti ortadan kaldırmak gerekir.
Bir daha söyleyeyim, gazetecilik suç değildir.
Şiddeti desteklemeyen, suç olan bir fiili övmeyen, sadece bir düşünceyi açıklamak asla suç değildir...
Çözüm sürecinin gündeme gelmesi için PKK’nin saldırıları durdurması gerekir...
Devlet silah bırakmaz...
Devletin de işi haber yapmak, yazı yazmak olan gazetecileri gözü kapalı tutuklamaması gerekir. Özen gösterilerek demokrasiyi bir yaşam biçimine dönüştürmemiz Türkiye’yi daha güçlü hale getirir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları