Yandaş medyada şahsıma yönelik büyük bir taarruz başladı. Neymiş, ben Trump karşıtı olduğum için “hep kaybedene oynuyormuşum”.
Ay gülerim size. Yahu kazanmak ne demek, kaybetmek ne demek? Ben sizler gibi ilkesiz, vicdansız ve kaşıkla beslenen bir gazeteci miyim? Çıkarın bakın, 2011 ve 2012’de hepiniz Cemaat için ne methiyeler dizmişsiniz? Hanginizin hangi polis müdürlerinin kapısına paspas olduğunu, hangi sitelerin zamanında kimlerden beslendiğini hepimiz biliyoruz. Birçoğunuzun iktidar kimdeyse ona biat ettiğini de. Darbe başarılı olsaydı, bu medyanın yarısı bugün saf değiştirmiş olacaktı. Bu ‘kazanmak’ mı oluyor yani? Âlemsiniz.
Bayılıyorum bizdeki İslamcılığa! Dengeler değişiyor, hop, Halep’i, Bayırbucak Türkmenlerini unutuyorlar. Ya da hop, Müslümanlara küfrederek, her fırsatta İslamı aşağılayarak seçimi ‘kazanan’ birine hayran oluyorlar. Ne diyeyim. Trump ve kabine için adı geçen danışmanlarının İslam konusunda öyle 3-5 dil sürçmesi yok. Son derece bilinçli ve kararlı bir İslamofobik pozisyonları var. Aralarında ‘İslam bir kanserdir’ cümlesini sarf edenler var. Siz bunları yiyip yutuyorsanız, bize ‘Allah akıl fikir versin’ demek dışında söyleyecek laf yok.
Ama şimdi bu medyayı bir kenara bırakalım, daha ciddi konulara gelelim. Trump’ın Türkiye için iyi haber olmadığını, “Yaşasın, insan hakları baskısı kalktı” diye göbek atmanın âlemi olmadığını geçen yazımda yazdım. Anlatmaya devam...
NATO SIKINTIYA GİRER; UKRAYNA GİDER: Trump, başından beri NATO’yu eleştiren bir tutum almış durumda. “Neden NATO’nun bütün yükü bizim üzerimizde? Diğerleri de elini cebine atsın” diyor. Eyvallah. Ama NATO, 2. Dünya Savaşı sonunda kurulan Transatlantik ittifakının temel direği. Bunu yıpratmak demek, Soğuk Savaş’ta kurulan ve bugün de devam eden Rusya-Batı dengesini sarsmak demektir. Avrupa ülkeleri savunma harcamalarını bütçelerinde yüzde 2’ye çıkararak NATO’ya daha fazla para ödeyebilirler. Bunda sorun yok. Ama bu mantıkla Transatlantik ittifakı zayıflar. Sizce Türkiye; İran, Suriye, Rusya’nın olduğu bir coğrafyada, NATO kalkanı olmadan rahat edebilir mi? Ayrıca kısa vadede en büyük sıkıntı Ukrayna ve Baltık ülkelerinde yaşanır. Rusya zaten kuzeyde Baltık ülkelerine yönelik tacizkâr bir tutum içinde. ABD kalkanı olmadan, Letonya, Litvanya, Estonya zora girer. Ukrayna direnemez. Rus yanlısı milisler, Ukrayna’nın yarısını alır. Rusya’nın bu kadar güçlenmesi bize yarar mı?
İSRAİL-FİLİSTİN’DE DENGE NETANYAHU’YA KAYAR: Yine sanal dünyada yaşayan bizim trol medyasında alttan alta Trump’ın ‘İsrail karşıtı’ olduğuna dair bir şayia yayıyorlar. Trump, New York sosyetesinin her bireyi gibi İsrail dostu bir isim. Daha da ötesinde, Obama nefretini gizlemeyen Binyamin Netanyahu’nun kişisel dostu. Kızı Ivanka, Yahudiliği seçti. Kendi dininden çıkıp bir ‘conversion’ süreciyle Musevi oldu. Bildiğim kadarıyla damadı, yani Ivanka’nın kocası, bir Ortodoks Yahudi ve İsrail’e bağlı bir işadamı. Benim açımdan bunların hiçbirinin sakıncası yok. Ailelerde dini çeşitlilik iyidir. Ama Trump etkisinin İsrail-Filistin meselesinde yıllardır baz alınan ‘Two state solution’ (2 devlet çözümü) yani nihai çözümün yan yana ve eşit statüdeki İsrail ve Filistin devletleri olması yönündeki fikri öldüreceği aşikâr. Filistinlilerin devlet olma hayalleri, bugün biraz daha uzak.
DOLAR YÜKSELDİKÇE YÜKSELİR: Trump’ın ekonomik konularda FED’i fazla temkinli bulduğunu ve NAFTA, TPP, TTIP gibi serbest ticaret anlaşmalarına karşı olduğunu biliyoruz. ‘Önce Amerika’ sloganının ardında, izolasyonist bir ekonomik bakış var. Geçen gün Cumhurbaşkanlığı danışmanı Cemil Ertem’in köşesinde bu serbest ticaret anlaşmalarının feshedilmesinin Türkiye’ye yarayacağı tezini okudum. Nasıl? Türkiye, solcuların ‘neo-liberal’ diye adlandırdığı küresel ekonomik düzenin bir parçası. Hatta Kemal Kirişçi gibi siyaset bilimcilere göre ‘tüccar devlet’ tanımına uyuyor. Rakamlar ortada. Şimdi Trump, Çin ve Avrupa ile olan ticareti ABD lehine çevirmek için bu ülkelere yönelik gümrükleri arttırır ya da söylediği gibi Çin’e bazı zorluklar çıkarırsa, bu Türkiye’ye nasıl yarar anlamadım. Ayrıca Trump FED’i aşırı temkinli olmakla eleştiriyor. Ama FED bu zamana kadar dünya dengelerini gözetti. Şimdi Washington sadece ABD’de büyümeye odaklanır, parayı geri çağırır, ABD içinde kamuyu büyütür ve yüksek dolar politikası güderse, bu bize nasıl yarayabilir ki? Dolar 3.4 olursa başımız göğe mi erecek?
Rusya ile ilişkilerde de Trump dönemiyle ilgili beklentilerin Türkiye’yi zora sokacağını, baş edemeyeceği bir Putin’le yalnız kalma riski olduğunu düşünüyorum. Ama bu ayrı bir yazı konusu...
Trump için delirenlere...
Yazarın Son Yazıları
Yaklaşan facia
Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?
Bu mu devlet aklı?
Lale Devri bitti!
Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter
Avrupa ile yakınlaşmak için
Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?
Alis harikalar diyarında
Türkiye ile ABD arasında tarihin en büyük krizinde gerilim düşüyor. Henüz bir “el sıkışma” olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Formül, iki ülkenin de aylardır konuştuğu “Andrew Brunson-Hakan Atilla” takası. Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi karşılığında Atilla bir süre sonra Türkiye’ye gelecek.
Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar
Brunson’la takas fikri kimden çıktı
Al Papaz’ı ver Halkbank’ı
Sessizlik
Bir demokrasi kendini nasıl savunur?
Batı’yla pazarlık
Osmanlı bu değildi
Yeni dönem ne olur?
Dünya karıştıkça biz geriliyoruz
Hüzün
Sonuçlara bir de böyle bakın
Kazanacağız
25 Haziran Türkiye’si
Emanetim sende saklı
İki seçim arası
MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim
Oyun büyük
Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i
Ben sana iktidar olamazsın demedim...
Sessiz çoğunluk
Burası Rusya değil kardeşim
Ne yapmalı?
Dip dalga ne gösteriyor?
Baskıda kaosa geçiş süreci
Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?
Attım bunu cebe
Bilinenler, bilinmeyenler
Piyesin son sahnesi
Diktatörlüğün sıradanlaşması
CHP’nin zor kararı
İki çift lafım var...