Kaç on yüz bin milyon kişi geberecek?
Tayfun Atay
Son Köşe Yazıları

Kaç on yüz bin milyon kişi geberecek?

02.04.2017 00:38
Güncellenme:
Takip Et:
<video:710871>

Mavinin en göz alıcı tonlarından birine sahip ve son derece “modern” tasarımla bağlanmış başörtüsünün üzerine gayet şık güneş gözlüğünü de itinalı şekilde yerleştirmiş kadın, bu tabloyu adeta “büyübozumu”na uğratan bir ses tonu ve rengiyle savuruyor sözleri… Otobüsün ortasında:

“Dünyaya nam saldı Erdoğan!.. Siz, öleceksiniz, gebereceksiniz! Az kaldı! … ... Az kaldı!..”

Ümraniye-Sultanbeyli seferi yapan İETT otobüsündeki Tayyip Erdoğan sevdalısı bu AKP’li kadın, bir “Yeni Türkiye” gerçeği… Ve artık bu ülkede bir mağduriyet durumu olmaktan çoktan uzaklaşmış “modern mahrem”in mağrurluk, nobranlık ve gaddarlık halini işaret ediyor.

Elbette bir yanıyla da Prof. Şerif Mardin’in 1980’lerin sonunda, geleceğin Türkiye’sine ilişkin tehlikeli bir kehanet olarak önümüze koyduğu şu iddianın bugün doğrulandığını, yani “geleceğin geldiği”ni düşündürüyor:

“Hiç kimse Türkiye’de biri seküler [laik] diğeri İslâmi, iki ‘ulus’un ortaya çıkma ihtimalini kesinkes reddedemez. Bu ikisinin şiddetli şekilde karşı karşıya gelme durumu şimdilik uzak görünüyor ama bu, gelecekte gerçekleşebilir.” (Ş. Mardin, “Culture and Religion towards the year 2000” başlıklı makale, 1989).

Göz alıcı mavilikteki başörtüsünün üzerine asortik güneş gözlüğünü şıkça yerleştirmiş modern-tesettürlü kadının otobüsteki sözlerine bakılırsa, Mardin’in bahsettiği geleceğin, bırakın gelmesini, neredeyse gelmiş de geçmekte olduğunu, hatta o geleceğin “tarih” olma noktasına ramak kaldığını düşünmek mümkün!..

Baksanıza kadın, “Az kaldı; öleceksiniz, gebereceksiniz” diye nasıl şehvetli bir nefretle konuşuyor. Sadece konuşmuyor, “davranıyor” ayrıca! Vücut dili, sözlerinden de kat kat ürkütücü…

Elbette bu sürecin önünü “fiilen” açan, Gezi Parkı olaylarıydı. Zaten Şerif Hoca’nın yukarıda zikredilen öngörüsüne ilk vurguda bulunmamız da o zamandır. Tayyip Erdoğan’ın “Yüzde 50’yi zor tutuyorum” ifadesiyle başlayan toplumsal ayrışma, kutuplaşma ve karşılıklı bilenme, aynı toprakta adeta “iki düşman ulus” halinin o günden bugüne kristalleşmesine yol açtı.

Evet, bu kristalleşti, çünkü ayrışmayı giderme yolunda ülke nüfusunun bir yarısının diğeriyle “farklılık içinde birlik” algısı, bilinci ve duygusuyla dolmasının önünü açabilecek hiçbir şey yapılmadı. Yangına hep körükle gidildi, bol bol benzin döküldü.

Kuşkusuz bu tek taraflı değildi. Ama iktidar partisi ve muktedir iradesi, elbette gücü elinde bulundurmanın farkı, sorumluluğu ve olgunluğuyla hareket etmemesi itibarıyla bunda çok daha büyük pay sahibidir.

İşte bu yüzden şimdi İETT otobüsündeki kadın, Tayyip Erdoğan’lı “Evet” afişlerini cumhurbaşkanının tarafsızlığı noktasından eleştirmeye kalkanlara gayet rahat ve fütursuzca “Gebereceksiniz, az kaldı” diyebiliyor.

Geriye artık sadece “geberecekler”in yekûnu kalıyor! 

Ona bakalım!..

Eskiden beri hep söylenir AKP cenahında, “Bizim bu memlekette ulaşabileceğimiz azami oy oranı yüzde 60’tır” diye… Elbette bu (hâlihazırda da olduğu gibi) MHP’ye oynamak demek. Tabii buna MHP gibi geleneği köklü bir parti ne kadar cevaz verir, bu (Bahçeli faktörü de dâhil) görülecek!..
Fakat velev ki böyle diyelim; yani yüzde 60’a varan bir destek oluştu. O zaman geri kalan yüzde 40’a bakalım biz de! Özellikle onun içinde bugün “Hayır” için kitlelere seslenen, bu nedenle iktidarca ha bire “şeytanlaştırılan” iki kitlesel ve meşru siyasi güç olan CHP ve HDP’ye…

Onların bu ülkedeki destekçileri ne kadar insana karşılık geliyor?

Ayrıca, AKP ile MHP’nin (tekrar edelim, “teorik” olarak!) buluşmasının dışında ve karşısında kalan diğer irili-ufaklı bileşenleriyle yüzde 40, kaç milyon vatandaşa denktir?

5 mi, 10 mu, 20 mi, 30 mu, kaç?..

5’lik, 10’luk desteler halinde kaç milyon insan ölecek, geberecek?!

Şu, bir zamanların unutulmaz reklam filmindeki “On yüz bin milyon baloncuk yuttum” hesabı…

Kaç on yüz bin milyon “boyun”cuk yutacaksınız?..

Yazarın Son Yazıları

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Kalacak bir türkü söyler gideriz

Devamını Oku
10.09.2018
Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın!

Devamını Oku
05.09.2018
Betona tapanların mabedi yapıldı

Betona tapanların mabedi yapıldı

Devamını Oku
03.09.2018
Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri

Devamını Oku
20.08.2018
‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu!

Devamını Oku
15.08.2018
Doların da Allah’ı var!

Doların da Allah’ı var!

Devamını Oku
13.08.2018
‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

‘Üniversite pazarı’nın düşündürdükleri

Devamını Oku
08.08.2018
Üniversite pazarı

Üniversite pazarı

Devamını Oku
06.08.2018
Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Diyanet, sayende gidiyor din elden, dikkat et!

Devamını Oku
01.08.2018
‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

‘Topluma karşı devlet’ ve polisi

Devamını Oku
30.07.2018
‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

‘En doğru, en hakiki tarikat’ hangisi?

Devamını Oku
25.07.2018
Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Bikinili Müslümanlık, tesettürlü münafıklık

Devamını Oku
23.07.2018
Meşihat makamı

Meşihat makamı

Devamını Oku
18.07.2018
‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

‘Adnan Hoca’ya da ne istediyse verdiler!

Devamını Oku
16.07.2018
Ters köşe (10.07.2018)

‘Cülus töreni’

Devamını Oku
10.07.2018
Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Düzyatan Gazi’nin ABD seferi

Devamını Oku
08.07.2018
Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Matbaa kapitalizmi ya da ‘Gutenberg Galaksisi’nin sonu

Devamını Oku
04.07.2018
Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Şehit cenazesinde ‘protokol’ olur mu?

Devamını Oku
02.07.2018
‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

‘Yüzde yedi’yi kim yedi?

Devamını Oku
26.06.2018
Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Bitmiş iktidarın uzun ölümü sürüyor

Devamını Oku
25.06.2018
‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

‘Yüzde yedi'yi kim yedi?

Devamını Oku
25.06.2018
‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

‘Antroposen’, ama umudu kesme Doğa’dan!

Devamını Oku
11.06.2018
Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Devamını Oku
06.06.2018
Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’

Devamını Oku
04.06.2018
Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Başkanın değil babanın Ali’sisin Ali Koç!

Devamını Oku
30.05.2018
Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Markalaşıp ‘makara’laşan tarikatlar

Devamını Oku
28.05.2018
İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

İmam-hatipten kaçanlar Galatasaray kuyruğunda

Devamını Oku
23.05.2018
‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

‘Allah ruhumu diğer bedene koymuş Hocam!’

Devamını Oku
21.05.2018
Eğlenceli ciddiyet: İnce

Muharrem İnce’nin mevcut iktidar ağzı karşısında en büyük avantajı, yerli ve milli “mizah duyusu”na sahip olması. Sanki Erdoğan, hiç beklemediği bir “lügat”le karşı karşıya kalmış gibi geliyor bana. Öyle hissediyorum.

Devamını Oku
17.05.2018
İnanç borsası nefslere açılırken…

İnanç borsası nefslere açılırken…

Devamını Oku
16.05.2018
‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

‘Rabia gösterdikçe adalet görünmez oldu’

Devamını Oku
13.05.2018
‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

‘Afrin Türküsü’nde kim başrolde?

Devamını Oku
09.05.2018
Eşeğe kurban olun!

Eşeğe kurban olun!

Devamını Oku
07.05.2018
Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Fenerbahçe ‘Türk takımı’ mı?

Devamını Oku
02.05.2018
Hitler’i anıyoruz (!)

Hitler’i anıyoruz (!)

Devamını Oku
30.04.2018
Biz tarihin yüzüne bu fotoğrafla bakacağız

Eve dönüş yolunda...

Devamını Oku
25.04.2018
‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

‘Çocukluğun ilanı’dır 23 Nisan!

Devamını Oku
23.04.2018
Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Geçmişimizdeki yarın: Köy Enstitüleri

Devamını Oku
18.04.2018
ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

ABD ‘simülasyon’a dönüşürken…

Devamını Oku
16.04.2018
Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Dört duvar arasında havadır sudur kâğıt kokusu!

Devamını Oku
11.04.2018