ABD ile stratejik ortak mıyız?

11 Ekim 2017 Çarşamba

Filmi biraz geriye saralım. Tarih 23.02.2003. Irak krizine bağlı olarak “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için hükümete yetki verilmesine” ilişkin Başbakanlık tarafından TBMM’ye gönderilen tezkere 1 Mart günü oylanarak reddedildi.
Bu, ABD’nin Irak işgali öncesi Türkiye’ye yaptığı “stratejik işbirliği” önerisinin reddi anlamına geliyordu. Tezkerenin reddedilmesi ABD’de hayal kırıklığı yarattı. Türk hava sahasını, liman ve topraklarını kullanamayan ABD, Irak işgali sırasında ağır bir ekonomik ve sosyal fatura ödemek zorunda kalmıştı.
Tarih 4.07.2003. Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde bir binbaşı komutasında karargâh kurmuş bulunan 11 TSK mensubu ve Türkmen mihmandarları Irak’taki işgal kuvvetlerinin bir parçası olan ABD 173. Hava İndirme Tugayı’na bağlı askerler tarafından derdest edildiler, başlarına çuval geçirilerek götürülüp 60 saat sorguya çekildiler.
Bu, 1 Mart tezkeresinin reddine karşı bir rövanş olarak değerlendirildi.
O günlerden bugüne ABDTürkiye ilişkileri normalleşemedi, tam tersine giderek bozuldu.
İki ülke arasındaki ilişkiler bir sorunlar yumağına dönüştü.
Kim haklı, kim haksız yargısından bağımsız olarak yumak haline gelmiş sorunlara bir bakalım.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminin baş faili Fethullah Gülen yıllardır ABD devletinin korumasında Pensilvanya’da yaşıyor. Buradan dünya ölçeğindeki faaliyetlerini yönetiyor. Türkiye’nin iade talepleri sürekli geri çevriliyor.
Türkiye’nin “suçsuz” olduğunu iddia ettiği İran asıllı T.C. vatandaşı Rıza Sarraf 19 Mart 2016’dan beri New York’ta tutuklu olarak yargılanıyor. Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da aynı davanın tutuklu sanığı. ABD makamları, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında yakalama kararı çıkarmış, şayet ABD’ye girerse tutuklanıp aynı davanın sanıkları arasında yer alacak.
ABD’nin Suriye iç savaşındaki en yakın müttefiki Türkiye’nin “terörist” olarak gördüğü PKK uzantılı PYD/YPG örgütü. Bu müttefikini Türkiye’ye tercih ediyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyareti sırasında 16 Mayıs 2016 günü T.C. Büyükelçiliği konutu önünde bir Türk grubu ile PKK yandaşları arasında çıkan kavgaya katılan Türk Cumhurbaşkanlığı korumalarının 15’i hakkında ABD makamları tarafından yakalama kararı çıkarıldı. Nitekim Cumhurbaşkanı son Birleşmiş Milletler toplantısına yanında koruma olmadan gitti.
ABD’li bir papaz olan Andrew Craig Brunson 9 Aralık 2016’dan bu yana FETÖ’cülük suçlamasıyla İzmir’de tutuklu bulunuyor.
Geçen günlerde tutuklanarak cezaevine gönderilen ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz’dan sonra iki gün önce yeni bir gelişme yaşandı. Amerikan Konsolosluğu’nda Emniyetle ilişkileri götüren bir isim için Başsavcılık tarafından verilen tutuklama kararı tebliğ edildi. Tutuklama kararı verilen kişinin de Türk vatandaşı olduğu ve eşinin FETÖ’nün çağrısından sonra Bank Asya’ya para yatırdığı saptandı. Gözaltı kararı verilen kişinin henüz yakalanmadığı ve konsolosluktan dışarıya çıkmadığı belirtiliyor.
Ve sonunda vize başvuruları karşılıklı olarak durduruldu.
Cumhurbaşkanı’na, hükümet sözcülerine ve devlet yetkililerine göre ABD, Türkiye’nin “stratejik ortağı”!
Oysa ABD-Türkiye ilişkilerinin “stratejik ortaklık” ile uzaktan yakından bir ilgisi yok! Her şey ortada.
Hem kendilerini hem bizi avutuyorlar. Onların belki ama bizim avutulmaya hiç ihtiyacımız yok. Çünkü biz emperyalist bir devlet ile henüz gelişmekte olan bir ülke arasında stratejik ortaklık olamayacağını biliyoruz.
Gelecek yazımızda stratejik ortaklığın ne olduğu üzerinde duracağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları