Çiğdem Toker

Acı Tazminat

13 Kasım 2013 Çarşamba

Onlara Meclis’te bir değil; birkaç kez rastladım.
Ellerinde, sonsuza dek genç kalacak bakışlarla dolu fotoğraflar, koridor koridor dolaşırken...
Kopmuş kollarını gece karanlığında tarladan topladıkları evlatları için adalet arıyorlardı.
Derinden etkilenmiştim.
Korku filmlerinde dahi güç rastlanacak hakiki bir karabasanın hayatta kalan kurbanları olmalarına karşın vakurdular.
O sıra, küçük de olsa umutlanmaya yetecek gerekçeleri vardı.
Diyarbakır’daki soruşturmadan “mağdur” sıfatıyla dahi hiçbir şey öğrenemeseler de Ankara’da o “olay” için kurulmuş Komisyon, çalışıyordu.
Kimi bombardımanda paramparça olmuş sarı bir kol saatini, kimi -altını çize çize- Türkçe kitabını gösterip haykırdı.
Gittiler, geldiler... Sesleri, yüksek tavanlı koridorlardan çarpa çarpa geri döndü.
Önce Meclis’teki Komisyon, -göreve başladıktan 15 ay sonra- sonu “Çok sarsıcı ama kasıt yok” diye biten bir rapor yazdı.
Sonra da Savcılık “görevsiz” olduğuna karar verdi. Bir buçuk yıl sonra...
Dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi.
Uludere’de savaş uçaklarının bombardımanıyla parçalanan 34 köylünün dosyası beş aydır orada.

***

Dün önemli bir gelişme oldu...
Hem de Başbakan Erdoğan’ın; Diyarbakır’da Barzani ile görüşeceğini, Şivan Perver ile İbrahim Tatlıses’in düet yapacağını anlattığı dakikalarda.
Bundan 19 yıl önce, Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde, (yine!) savaş uçaklarının bombalayarak öldürdüğü 41 köylünün yakınlarının AİHM’ye taşıdığı dava sonuçlandı.
Türkiye, “yaşam hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle 2 milyon 305 bin Avro tazminat ödemeye mahkûm oldu.
Strazburg’dan gelen bu kararla birlikte, Genelkurmay Askeri Savcılığı’ndaki Uludere soruşturması, düne göre daha kritik bir eşiğe taşınmıştır.
Sadece tazminat ve bu tazminatın tekrarlanma olasılığı nedeniyle değil
Kararda, Uludere dosyasını ilgilendirebilecek çarpıcı bir ayrıntı yer alıyor:
AİHM, Kuşkonar-Koçağılı dosyasında, “uçuş kayıtlarının gizlenmesi”ni de ihlal olarak saptadı.
Bu durumun “AİHM önündeki bir davayla ilgili soruşturma sırasında mahkemeye her türlü kolaylığın sağlanması yükümlülüğüyle bağdaşmadığına” karar verdi.
Dahası, Türkiye’den, uçuş izinleri dikkate alınarak bombalamayla bağlantılı sorumluların bulunup cezalandırılmasını istedi.

***

O davada gizlenen uçuş kayıtları, mağdurların avukatı Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin ısrarlı çabalarıyla ortaya çıkmıştı
Uludere dosyasında ise bütün kayıtlar gizlenmedi...
Tersine; Meclis’te Komisyon üyelerinin seyrettiği 9 saatlik hızlandırılmış Heron kayıtları; sınır içinden başlayıp, mal alışverişleri, alışveriş sonrası sınıra yönelmeleri ve bombalamayı içeren görüntülerle doluydu.
Hatta; 40 dakika içinde dört bombardımandan, “katırların ayaklarına, üzerlerindeki yüke” kadar, öyle net görüntüler vardı ki, Komisyon üyesi bazı vekiller, izlediklerinin etkisinden uzun süre kurtulamadı.
AİHM’nin son kararındaki ihlal tespiti ve sorumluların bulunup cezalandırılması istemi, işte bunun için önem taşıyor.
15 aylık bir çalışma sonucu hazırlanan rapor, “Kasıt yoksa, 40 dakikada 4 bombardıman nasıl izah ediliyor” sorusuna yanıt veremediği için...
Konunun “rücu” boyutu da var. Şimdilik “Kamu hizmeti görevlilerinin, hukuka aykırı eylem ve işlemlerinden ve kendi kusurlarından doğan zararı toplum ödemek zorunda değildir” kararını not düşmekle yetineyim. (Danıştay 5. Daire, 3.6.2008, 7369/3234).
AİHM kararının Uludere dosyasına, güçlü bir adalet ışığı düşürmesini diliyorum.
Çocuklarının parçalanmış bedenlerini tarladan toplayan ana babalar adına.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları